Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Halkı küçük görme duygusu kiminizde tamamen bilinçsizdir, içgüdüsel dersek yanlış olmaz. Bu, toprağa bağlı kölelik düzeni kalıntılarıdır. Avrupalılaşmak adına halka tükürüldüğü o dönemlerde başlamıştı bu.
Sayfa 1176 - Yapı Kredi Yayınları
Geleneklerin, inançların, değerlerin sınırlanmasından kurtulmayı özgürlük olarak empoze eden algı yönetmenleri yeni bir kölelik biçimi oluşturmuşlar, insanları hazza, keyfe, konfora ve teknolojiye bağımlı hale getirmişlerdir. İrade ve insiyatifini hemen hiç kullanmayan, kendini zevk ve hazzın seline bırakmış bir nesil aynı zamanda daha sorunlu bir neslin de habercisidir.
Sayfa 127
Reklam
Gerçekleri açıkça söylemekten korkmuyorsak (ki ödümüz kopar bundan) "ana sevgisinin" ömür boyu süren gönüllü bir kölelik olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Kölelik kalkmadı, şekil değiştirdi.
Sayfa 37 - Foliant YayıneviKitabı okuyor
Allah'ın dediği oldu : Toplum örgüsü insanı şerefinden mahrum bir konuma yerleştirdi. Ellerimizin mahsulü ürünler bize tekaddüm ediyor. İnsan kendi soyundan gelen ferdlere yabancı kaldığı kadar kendisin de bağlı olduğu soya duyarsız. Yani usul ve füru arasındaki bağ ancak toplum kurumları aracılığıyla kurulabiliyor. Kölelik azad edilebilme imkanı ortadan kaldırılmış şekliyle teessüs etti. Alışveriş sadece insanları zincirleyen malların alımı ve satımı haline girdi. İnsanlar ev diye kendilerini delirtecek mekanları tanıyorlar. Çalışma diye bildikleri şey ne kendilerinin ne de bir başkasının anlam veremediği bir yorulma yolu. Eğlence zamanı sandıkları şey şahsiyet bozukluklarının teşhir edildiği dönemler. Bu çarpık mecburiyetlerin sayısı çoğaltılabilir. Belki her şeyden önemlisi insanların felaketlerini büyük bir telaşla arzulamalarıdır. Dolap böyle dönüyor. Nefret ettikleri şeyler için bütün güçlerini harcamaya hazır insanlar. Eğlencede eğlenmediklerini biliyor, ama buna kendilerini mecbur hissediyorlar. Çalışma alanlarının kendilerine ne büyük tahribat yaptığının farkındalar, ama büyük bir işsizlik korkusu içindeler. Konutlarında aradıklarını asla bulamayacaklarını bildikleri halde evsizlikten ölümcül bir korku duyuyorlar. İnsan ilişkilerinden bunalıma düştükleri halde bu ilişkilerin daha ileri noktalara vardırılması için çırpınıyorlar.
Zincirler ve kölelik pahasına satın alınacak kadar değerli midir hayat, o kadar tatlı mıdır barış..?
Sayfa 95 - Sel*...Kitabı okuyor
Reklam
Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü Sensiz, kıtalar boyu uzayan vatan düştü Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü
Sayfa 19 - YağmurKitabı okudu
“Kendinizi yönetmeyi öğrenin,” diyordu Raçinski öğrencilerine. “Bu işin ehli olun; kalbinizin, duygularınızın ve arzularinizin dizginlerini iyi tutun. Bağımliliklardan uzakdurun. Her çeşit bağımlilik, ruhsal kölelik getirir. Kimseye ve hiçbir şeye köle olmayın.
Tüm dinlerin iki temeli cehalet ve korkudur, diyeceksiniz onlara. İnsanın Tanrı karşısındaki kararsızlığı tam da onu dine bağlayan güdüdür. İnsan karanlık içindeyken hem fiziksel olarak hem de moral olarak korkar; korku onda alışkanlık halini alır ve ihtiyaca dönüşür: Ümit edeceği ya da endişe duyacağı bir şey kalmadığında kendinde bir şeylerin eksik olduğuna inanır. Şimdi, ahlâkın yararına yeniden bir bakalım: Bu önemli konuda onlara ders anlatmaktan çok, örnekler verin; kitaptan çok kanıt sunun, o zaman onları iyi birer yurttaş haline getirirsiniz; iyi birer savaşçı, iyi birer baba, iyi birer eş yaparsınız; ülkelerinin özgürlüğüne öyle bağlı insanlar olurlar ki. Akıllarına hiçbir kölelik fikri gelmez, hiçbir dini korku onların dehasını bulandıramaz. Bu koşullarda, herkesin ruhunda gerçek yurtseverlik ortaya çıkacaktır; tüm gücüyle ve tüm saflığıyla bu ruhlarda hüküm sürecektir, çünkü tek hâkim duygu halini alır ve hiçbir yabancı fikir onun enerjisini azaltamaz; bu durumda, ikinci kuşak güvenilir olacaktır ve sizin eseriniz, onun tarafından sağlamlaştırılarak, evrenin yasası halini alacaktır. Ama kaygı ya da ödleklik yüzünden bu öğütlere uyulmazsa yok edildiği sanılan yapının temellerinin varlığını sürdürmesine izin verilirse, neler olur? Yapı bu temeller üzerinde yeniden inşa edilir ve aynı dev heykeller oraya yerleştirilir, şu korkunç farkla ki, bu heykeller bu kez oraya öyle bir güçle yerleştirilir ki ne sizin kuşağınız ne de sonrakiler onları devirmeyi başarabilir.
"Aklı bir kenara bırakıp insanları etkilemek için daha düşük özelliklere başvurduğumuzda daha düşük ve ucuz insanlar yaratıyoruz Josef; sorun burada yatıyor. İşe yarayan bir şey istediğini söylediğinde duyguları etkileyen bir şey istediğinden söz ediyorsun. Bu konunun uzmanları var zaten! Kim onlar? Rahipler tabii ki! Onlar insanları etkilemenin sırlarını biliyorlar! İlham veren müziklerle onları yönetip yönlendiriyor, yüksek çan kuleleri ve geniş ibadet alanlarıyla bizi cüceleştiriyor, boyun eğmeye teşvik ediyor, bize ilahi rehberlik, ölümden korunma, hatta ölümsüzlük vaat ediyorlar. Peki bunun bedeli nedir? Dini kölelik; zayıflara hürmet, eylemsizlik, bedenden, zevklerden ve bu dünyadan nefret. Hayır, bu yatıştırıcı ama insani olmayan yöntemleri kullanamayız! Akıl gücümüzü keskinleştirmenin yollarını bulmalıyız."
Reklam
296 syf.
10/10 puan verdi
Sonsöz"dən...
Biliniz ki, toprak temizlenmeden insan temizlenemez. Toprak demek yaşam demektir. Bozuk topraktan sağlam ürün çıkmaz. Ürün sağlam değilse insan da sağlam değildir. İnsanın tabiî yapısına geri döndürülmesi için siz de bir şey yapabilirsiniz.... GDO, insanlık için tarifsiz bir musibettir. Çünkü GDO demek: Sayısız hastalık demek, Kölelik demek, İnsanlığın ortak mülkü tohumları birkaç küresel gücün insafına terk etmek demek, Bağımsızlığından vazgeçmek demek, Kısırlaştırılmayı kabul etmek demek, Bitkilerin ve hayvanların bedduasını almak demek, Dünyayı yaşanamaz bir yer haline getirmek demek, Her mideyi misket bombası ile doldurmak demek, Beden ve ruh sağlığından vazgeçmek demek, İnsan ve hayvanlarda yamyamlaşma belirtileri demek, Kötülük ve bela demek, Zulüm ve haksızlık demek, Bağımlılık demek, Dedelerimizden aldığımız emanete ihanet demek, Ona rıza göstermek şeytana rıza göstermek demek... Karşı durmazsak bu belâlar gelir hepimizi bulur. Kurunun yanında yaşı da yakar. Okuyun! "Bu şeytani gıdaları yemektense şerefli bir şekilde ölmeyi tercih ederim" diyorsanız okuyun. Çünkü bu kitap sizi vicdanınzla baş başa bırakıyor. Global Devlerin Oyunu'nu nasıl bozacağınızı, sofranıza habersiz oturan Deccali güçlerle nasıl savaşacağınızı, nasıl insan kalacağınızı anlatıyor....
Deccal Tabakta
Deccal TabaktaKemal Özer · Hayykitap · 2010217 okunma
Diğer insanları öldürmeyi kendine hak gören bir tek silahlı insan dahi mevcut oldukça, bozuk gelir dağılımı -yani kölelik- devam edecektir.
‘Alçakça duyguları olan bir kadınsınız siz, eski zaman terbiyesi , kölelik zamanının terbiyesi var sizde!..’
….evlilikten nefret ederdi;evlilik zavallı insanlığı baskı altında tutmak için yeryüzüne ait olan güçlerin uyduğu en korkunç kölelik şekliydi.
Sayfa 27 - Paris YayınlarıKitabı okudu
Canı sıkılıyordu, hepsi bu, insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu. Bu yüzden kendine karmaşa ve dram yüklü bir yaşam yaratmıştı. Bir şey olması gerek, insan ilişkilerinin birçoğunun açıklaması işte bu. Bir şey olması gerek, aşksız bir kölelik, savaş ya da ölüm. O halde yaşasın cenaze törenleri!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.