Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Lüzumsuzluğuma, faydasızlığıma bu andan itibaren inandım. Ara sıra hayata tekrar döner gibi olduğum, yaşadığımı zannettiğim oldu. Hatta bunları düşündükten birkaç gün sonra, yepyeni bir vaziyet, beni bir müddet için tesiri altına aldı ve oyaladı. Fakat ruhumun en derin bir köşesinde bu kanaat yeryüzünün bana ihtiyacı olmadığı kanaati her zaman için yerleşip kaldı. Hiçbir hareketim onun tesirinden kurtulamadı; ve bugün de, aradan bu kadar uzun seneler geçtiği halde her şeyi, bilhassa cesaretimi büsbütün kırarak beni etrafımdan tamamen uzaklaştıran o ânın bütün teferruatını, hatırlıyorum; o zaman kendi hakkımda verdiğim hükümlerde hata etmiş olmadığımı görüyorum...
Sayfa 120
Dorian Gray yıllarca bu kitabın etkisinden kurtulamadı. Belki de etkisinden kurtulmak istemedi demek daha doğru olur.
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
Silah arama bahanesiyle evleri basanlar Fransızlar, aramayı yapanlar Ermenilerdi. Evinde birkaç mermi bulunan Tevfik Bey'i, sömürge usulü, bir ağaca baglayıp vücudu simsiyah olana kadar kırbaçlayanlar da İngilizler oldu. Aramaları soyguna çevirmiş bulunan Fransızlar, bu olaydan sonra hırsızlığı daha da arttırdılar. Halılar, kilimler, kıymetli eşyalar, Çukurova Türklerinin ecdat yadigârı neyi var neyi yoksa Fransa'ya taşındı. Gümüş tepsiler, çatal bıçak takımları, antikalar, av tüfekleri, hiçbir şey ellerinden kurtulamadı. Bir taraftan soygun yapıyorlar, bir taraftan Arap Kulübü, Kürt Kulübü, Çerkes Kulübü, Boşnak Kulübü, Asuri Kulübü, Gildani Kulübü açıyorlardı. Zeytun ve çevresinde 30 bin kişilik silahlı bir Ermeni kuvveti oluşturmayı da unutmadılar. Aynı zulüm Antep'te İngiliz eli ile sürüyordu. Müslümanların silahları makineli tüfeklerin gölgesinde toplandı. Silah teslimi bittikten sonra, Amerikan Koleji Müdürü Meryl, "Türklerde daha 26 bin silah var." dedi. Bundan sonrası, köylerde kafaların çizmeler altında ezilmesiydi. 16 Subat'ta Ermeni lejyonerler İskenderun'da Müslüman evlerine saldırdı. Köylerde değil, dünyanın gözü önünde Müslümanlar boğazlandı. Öyle çok cinayet işlediler ki bir sayı belirlenemedi.
Emine Yayla 15 yaşında cinsel saldırıya uğradı, suçluyla evlendirildi. Evliliği boyunca gördüğü şiddete iki yıl dayanabildi, boşanmaya karar verip 1,5 yaşındaki çocuğuyla babasının evine sığındı. Ama şiddetten kurtulamadı, ailesinin evinde aynı erkek tarafından bıçaklanarak öldürüldüğünde 17 yaşındaydı. Tecavüze uğradığında çocuktu, tecavüz eden erkeğin yargılanması gerekirken evlendirilirken çocuktu, öldürüldüğünde de çocuktu. 1,5 yaşındaki çocuğuyla bize bakan yüzü, bütün uluslararası belgelerin en ağır insanlık suçu olarak tanımladığı suçların neredeyse hepsini bir arada görebilmişti. Ayrıca cinayetten önce değişik tarihlerde üç kez karakola şikayetçi olduğu, ölümle tehdit edildiği için koruma istediği ortaya çıktı.
Mo-tu tasarladığı ihtilali yaparak babasını öldürdü. Kendisine komplo düzenleyen devlet adamları da onun gazabından kurtulamadı. Böylece ülkesindeki iç düşmanlarının yarattığı tehlikeleri savuşturarak, Hun İmparatorluğu'nun başına güçlü bir şekilde oturmuş oluyordu. Ülkesi içinde kontrolü sağlayan Mo-tu artık gözünü dış politikaya çevirme fırsatı buldu. Hunların doğu sınırındaki komşuları Tung-hu'lar (Tunguz) o sırada çok kuvvetli idiler. Mo-tu'nun tahta geçtiğini duyunca, güçlerini gösterip onu baskı altına almak istediler. Mo-tu'dan önce çok değerli bir atını, sonra da kadınlarından birini istediler. O, devlet adamları ile durumu müzakere ettikten sonra ikisini de fazla direnmeden verdi. Çünkü, bahsettiğimiz gibi Tunghu'lar bu dönemde çok kuvvetliydiler. Ancak Tung-hu'lar, Mo-tu' nun ondan korktuğunu düşünerek daha da cüretkarlaşıp, iki ülkenin arasındaki ıssız çorak bir bölgeyi de isteyince, Mo-tu aşırı tepki gösterdi ve birden bire Tunghu'lara saldırıp, onları hazırlıksız yakaladı ve mağlup etti. Hükümdarlarını öldürdü ve çok sayıda esir ve hayvan ele geçirdi. Bu zaferi takiben, Mo-tu batıya yöneldi ve Yüe-chih'ları yendi, sonra eskiden güneyde Ch'in yönetimi altında Çin tarafından zapt edilmiş, eski Hun topraklarını geri almayı başardı.
Reklam
“İnkılabımız maskaralık,Meşrûtiyet dönemimiz sahtelik,yalancılık kisvesinden kurtulamadı.Her ne yapıldı ise yok oluşa yardım etmek niyetiyle icra edilmiş gibi bir şekil aldı.”
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Sultan Alparslan
SULTAN ALPARSLAN Anadolunun kapısını müslümanlara açan büyük İslâm kahramanı Üzerinde yaşadığımız bu cennet vatanı bizlere armağan eden büyüklerimizden birisi de Sultan Alparslan'dır. İslâmın bu bahadır evlâdı Malazgirt'te kalabalık Bizans ordusunu perişan ederek Anadolu'nun kapısını Müslümanlara açmıştır. Fetih ordusu da açılan
Açıktır ki, geleneksel medreselerden yetişenlerin aldığı eğitim kendilerini usulün kesinlikle yeterli olduğuna inandırmakta ve İslâm âleminin içinde bulunduğu bunalım, insanların İslâmî değerlerin yerleştirilmesi konusunda isteksiz davranmalarından ibaretmiş gibi göstermektedir. İkinci olarak, müctehidin fakih, yani aldığı eğitim sayesinde her sorunu hukuki terimlere dökebilen, hukuki çerçevede kararlar verebilen bir kişi olması gerektiği anlayışı çağın sorunlarının o sınıflar içinde hapsolmasına yol açtı. Bu, bütün çabayı fetva vermeye, yani müslümanların günlük hayatlarında yaptıkları veya yapacakları düşünülen belirli davranışlarla ilgili hukuki kararlar almaya yönelterek ictihadı daha da daralttı. Böyle tarif edilince de, geleneksel fakih ve müctehid soruna bütünselliği içinde bakamayan, konuları daha önce bir vaya daha fazla mezhepte halledildiği biçimlerde belirlemeye çalışırken kaybolan bir kişi olmaktan kurtulamadı. Durum geleneksel müctehidlerin tasavvur edemediği yeni bir yöntem, İslamî bilgi kaynakları veya usulü ile ilgili anlayışımızın yeniden düzenlenmesini gerektirmekteydi.
Büzüldüğü köşesinden karışık duygulardan uzun süre kurtulamadı. Dağınıklık vardı duygularında, düşüncelerinde, her şeyinde, bakışlarında bile.
Reklam
Tabusal problems!
...cinselliği hep günah kavramı ile aynı paralelde düşünmekten hiçbir zaman kurtulamadı.
Hiçbir hareketim onun tesirinden kurtulamadı ve bugün de, aradan bu kadar uzun seneler geçtiği halde her şeyi, bilhassa cesaretimi büsbütün kırarak beni etrafımdan tamamen uzaklaştıran o ânın bütün teferruatını, hatırlıyorum; o zaman kendi hakkımda verdiğin hükümlerde hata etmiş olmadığımı görüyorum...
Raif EfendiKitabı okudu
408 syf.
10/10 puan verdi
·
69 günde okudu
SAKLI ‘Lal Figan’ – PINAR SALMAN Merhabalar, bugün aylardır vedalaşamadığım bir kitabın yorumu ile geldim. Vedalaşamadığım dediğime de bakmayın aslında seri ama uzun zaman bir şeye kavuşmayı bekleyince insan, kelimelere dökmesi zor oluyormuş, Doru ve Erva ile anladımBu sebeptendir ki biraz buruk ama kavuştuğumuz için ise çocuklar gibi mutlu
Saklı
SaklıPınar Salman · Pukka Yayınları · 202490 okunma
296 syf.
4/10 puan verdi
Yılın en karaktersiz erkek "karakteri"
Okuduğu kitabı sevmeyince her şeyden soğuyan insanlardan mısınız yoksa normal misiniz :) Spoili yorum!! Başlıkta yazdığım şeye gelirsek, erkek karakterimiz lisedeki sevgilisini hamile bırakır ve bebeğinin annesinin ikna etmesiyle de kazandığı iyi üniversiteye giderek yıllar sonra iyi bir hukuk firmasında çalışır. Bu anlattığım ilk bir kaç bölümde görüyoruz zaten, Stanton çalıştığı şirkette meslektaşı Sophie ile beraber oluyor. Fakat memleketinde bıraktığı kızı ve kızının annesiyle de iletişime devam ediyor. Bunda yanlış bir şey yok elbette ama her şey kızının annesinin evlilik davetiyesini görmesiyle değişiyor. Çünkü nedennn Stantan hala kadından hoşlanıyormuş çünkü neden memleketini ziyaretine gittiğinde de o kadınla birlikte oluyormuş çünkü neden kadının düğününe üç gün kalmışken kadını anca öpüp de etkilenmeyince ondan artık hoşlanmadığını anlayacak kadar kazma bir adam. Bu adam ayrıca düğünü engellemek için sözde beraber olduğu Sophie'yle gidiyor, bahane de hazır sen benim birilerine zarar vermemi engelle benle gel ama her fırsat bulduğumuzda birlikte olmaya devam ederiz falan. Avukat olmuşsun ama adam olamamışsın Stanton. Serinin ikinci kitabını yıllar önce okumuş biri olarak o zaman neden ilk kitabı okumayı atladığımı hatırlamıyorum ama iyi yapmışım. İkinci kitap nerde bu kitap nerde. Emma Chase'in basit yazım dili ve yer yer espirili anlatımıyla da bu hikaye kurtulamadı gözümde. Okuyacak kısa bir şey arıyorum delirmeden okurum takılmam diyorsanız devam edin o halde diyorum.
İtiraz
İtirazEmma Chase · Nemesis Kitap · 2022339 okunma
Marksizm’in en önemli eksikliklerinden biri de bu çatışmaya dar sınıf eksenli bakmasıdır. Sınıfların direkt çatışması analitiktir. Somut çatışma toplumsal gövdeler arasında olur: Devlet toplumuyla demokratik toplumlar arasında. Dar sınıf bakış açısının sonuçları bilinmektedir. Kaldı ki, sınırları hiçbir zaman kesin çizilemeyen ve her gün geçişler yaşayabilen sınıflarda asıl olan yaşadıkları bilinç durumudur, içinde yaşadıkları kültürdür. Kendi uygarlığını tanımayan veya oluşturamayan sınıf zaten yokluk durumundadır. Uygarlıksız sınıf mücadelesi olmaz. Tek uygarlık içinde iki sınıfın mücadelesi tezinin ne denli vahim bir hata olduğu Sovyet deneyiminde açıkça görüldü. Avrupa devlet uygarlığının kalıpları kırılamadığı için, özgün bir Sovyet uygarlığı oluşturulamadı. Kapitalist modernite kalıplarını büyük oranda esas aldığı için sonunda onlar gibi olmaktan kurtulamadı. Tarihte bu durumun birçok benzeri yaşanmıştır. Başkalarının silahlarıyla (uygarlık yaşam tarzı) savaşırsan başkaları gibi olursun. Bu tür durumların ortaya çıkması, devrimlerin kendi uygarlık biçimlerini belirleyememeleri ile ilgilidir.
1.325 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.