Tarihseverler toplaşın bakalım, Talat Paşa ve Ermeni meselesine dair önemli şeyler konuşacağız :) Hepimizin bildiği gibi tarihi konular, hele ki bizim tarihimiz söz konusu ise, her zaman çetrefilli konular olmuştur. Kiminin ak dediğine kimi kara demiş; bazısı objektif davranmaya çalışırken bazısı da subjektifliğin doruklarına çıkmıştır. Konu ne
... Necmettin Erbakan 18 arkadaşı ile birlikte 1970 de Milli Nizam Partisini kurdu Kurucularının çoğu İskender Paşa Dergahı Şeyhi Mehmed Zahid Kotku'ya bağlıydı Partinin kuruluşunu teşvik ve tasvip eden isim oydu Erbakan hükümetleri başarılı uygulamaları ile geniş toplum kesimlerinin desteğini aldı İslami görüş yerine Milli Görüş tabiri kullanıldı İslamın evrensel niteliğini vurgulamak ile beraber kültürel anlamda güçlü bir Türk Milliyetçiliğini de ifade etmekteydi Türkiye liderliğinde birleşmiş bir güçlü bir İslam dünyası tasavvur edilmekte idi İslam Nato'su İslam Ortak Pazarı İslam Dinarı da bu tasavvurların başında idi. Hayâller ve...
Osmanlı Hürriyet Cemiyeti'nin gelişmesinde etkili olan localar Makedonya Rizorta ve Veritas localarıdır. Talât Bey, Mithat Şükrü, Kâzım Nami, Makedonya Rizorta Locasına üyedirler.
Esat Paşa, petrol lambasının aydınlattığı toprak altındaki karargâhında tümen kumandanlarıyla bir toplantı yaptı. Toplantıya Dokuzuncu Tümen’in Kumandanı Albay Halil Sami, cepheye intikal etmek üzere bulunan Yedinci Tümen’in Kumandanı Albay Remzi, İstanbul’dan gelmekte olan Onbeşinci Tümen’in Kumandanı Albay Mehmed Şükrü katılmıştı.
24 Nisan'daki tutuklamalarda İstanbul'da gözaltına alınan avukat ve gazeteci Aram Andonyan, Antep mebusu Ali Cenani'nin başını çektiği ve eski Kilis mutasarrıfı Fadıl Bey ve yine Kilis eşrafının önde gelenlerinden Hacı Mustafa Bey'in de mensubu olduğu Antep İttihat ve Terakki Kulübü'nün Mart başında Zeytun ve Maraş'taki hadiselerden faydalanıp; İstanbul'daki merkezî hükümete Antepli Ermenileri zararlı ve tehlikeli bir unsur gibi sunarak Antep ve Kilis'teki Ermenilerin sürgün edilmesi kararını aldırmaya çalıştıklarını vurgular. Ancak dönemin Antep mutasarrıfı Mehmed Şükrü Bey ve askerî kumandan Hilmi Bey merkezî hükümeti, Ermenilerin tehcir edilmesi için bir neden görmedikleri konusunda bilgilendirir. Zira her ikisi de tehcire karşıdır. Bunun üzerine Ali Cenani, Fadıl ve Hacı Mustafa beyler tıpkı Maraş'taki ittihatçıların yaptığı gibi Ermenilere karşı provokasyon eylemlerine girişirler. İstanbul'daki merkezî hükümete gönderdikleri telgraflarda Antepli Ermenilerin silahlarla camilere saldırdıklarını, Müslümanları öldürdüklerini, Müslüman kadınlara tecavüz ettiklerini ve Müslümanların evlerini yakıp mallarını talan ettiklerini iddia ederler. Bu iddiaların asılsız olduğunu Cemal Paşa'ya bildiren Hilmi Bey, bu tür provokasyonları yaratanların cezalandırılmasını talep eder; ancak Antep'teki İttihatçı kulübe mensup kişiler Hilmi Bey'in bir Ermeni sempatizanı olduğu suçlamasını getirirler.
Sayfa 46 - İletişim Yayınları / Tarih DizisiKitabı okudu
Cami kürsülerinin hatibi, Millî Mücadele'de de o kürsü- lerden milletin mukavemetini güçlendiren, isyanları bastır- mada büyük rol alan Mehmed Akif, Burdur mebusu Akif bu kürsüde adeta yok gibi. Buna mukabil askerlerden Mustafa Kemal, Kâzım Paşa, Rauf Bey, Çolak Selahaddin; sarıklılardan Konyalı Vehbi Hoca, Balıkesirli Vehbi Hoca, Antalyalı Rasih Hoca; sivillerden İsmail Suphi, Ali Şükrü, Hamdullah Suphi, Abdülkadir Kemalî, Durak Bey, Celaleddin Arif, Tunalı Hilmi, Mahmut Esat akla ilk gelen isimlerden.
- Müttefikler Alçıtepe’ye iyice yaklaşmışlardı. Onbirinci Kolordu’nun Kumandanı Weber Paşa, Şükrü Bey’in kumandasındaki Onbeşinci, Celal Bey’in kumandasındaki Dördüncü Tümenleri ileriye sürdü. Günlerce çok çetin savaşlar oldu. Tiryandafil çiftliğine kadar ilerleyen Müttefikler geri çekilmek mecburiyetinde kaldılar. Biz de çok kayıp verdik; bilhassa Şükrü Bey’in kumandasındaki Yirmidördüncü Alay’ın hemen hemen tamamı şehit oldu.
Türkiye'den sürgün edilen İtilaf Devletlerinin işbirlikçileri
Yüzellilikler, Türk Kurtuluş Savaşı sonrası düşman iş birlikçisi olarak görülen ve Türkiye'den sürgün edilen, hepsi üst düzey makamlarda yer alan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilen isimdir.
Sevr Antlaşması'nı imzalamak üzere Paris Barış Konferansı'na giden
1. BÖLÜM
SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM
1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde
(...)10
Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan
zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine
ve ledünniyat ve
Şükrü Naili Paşa anlatıyor:
Çanakkale'de ileri hattayız. Düşman Keçideresi' nin karşısına makineli tüfeklerini kurmuş, durmaksızın bu dereyi ateş altında tutuyor. Burada her gün bizden on, onbeş kişi şehid oluyor.
Bir gün teftişe gittim. Teftiş sırasında tabii o dereden de geçmek icap etti. Dere başına gelince, alay kumandanı bana:
"Burası Sırat köprüsüdür. Evvelà ben geçeyim. Sonra siz geçersiniz" dedi. Kırk adım kadar olan mesafeyi koşarak geçti. Ben de arkasından koşarak geçtim. Düşman durmaksızın ateş edip duruyordu.
Geçtikten sonra arkama baktığımda, ne görsem beğenirsiniz: Bir Mehmedcik, elinde karavana bakraçları, ateşe hiç aldırmadan, ağır ağır geliyor. "Koş oğlum, koş. Vurulacaksın" diye bağırdım.
Sesimi işitmemiş gibi hiç istifini bozmadı. Aynı yürüyüşle yanıma kadar geldi. Niçin koşmadığını sordum. Ne cevap verdi bilir misiniz?
"Koşsaydım, bakraçlardaki bakla çorbası dökülürdü. Arkadaşlarım aç kalırlardı. Düşmandan kaçılmaz, kumandanım."
Sayfa 109 - M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı YayınlarıKitabı okudu