Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Birer küçük bardak su ve kahve fincanlarının yanına birer güllü lokum koymuştu. Tam eski İstanbul işi. Ne Starbucks'ta bulunurdu bu, ne de House Cafe'de. İnsanlar niye bu güzel âdetleri bırakır da karton bardaklarda kahve içerler diye bir kez daha merak ettim. Hem de tadı yabancı bir kahve. Aslında nedeni belliydi. Dünyanın değişik yerlerinde yaşayan,birbirinden farklı özellikteki milyarlarca insan, aynı tür yiyecek ve içecekleri sevmeli, aynı tarz giysileri almalı, bunun için de aynı tarz bir hayat yaşamalıydı. Böylece uluslarüstü büyük firmalar, ürünlerini dünyanın her yerinde satabilirdi.. Belki de daha korkuncu, bu sistemin yerel kültürleri yok ediyor oluşuydu.
Acıya ve yalana ne kadar dayanabileceğimi hep merak etmişimdir. Aslında sadece birkaç yıl merak ettim çünkü bir gece aynaya baktığımda,kıpkırmızı gözlerim bana bütün dünyayı ve iğrençliklerini hazmedebileceğini söylemişti.
Reklam
Zaten acıya ve yalana ne kadar dayanabileceğimi hep merak etmişimdir. Aslında sadece birkaç yıl merak ettim çünkü bir gece aynaya baktığımda, kıpkırmızı gözlerim bana bütün dünyayı ve iğrençliklerini hazmedebileceğini söylemişti.
“…herkesin ömrünün sonunu ancak Hak Teâlâ Hazretleri tayin eder. Benim ölümüme bir sey kalmamış olduğunu nereden bilip de bu derece yürekten söylüyorsun, merak ettim...”
Sayfa 3 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyacak
Yanıma sokulurken Angelina'nın nefesi yan tarafıma vuruyordu. Bacaklarından birini benimkinin üstüne "Angelina?" "Efendim?" diye mırıldandı göğsüme doğru. "Yatağa dönmelisin bebeğim." "Hayır. Uyumaya devam et." Gözlerimi kapattım. Haftalardır aynı yatağı paylaşmamız konusunda ısrar ediyor, yanıma
Sayfa 201
"Kısa hikâyeler yazıyorum çünkü bende bir kısa hikâyeyim. Keşke roman olsaydım. Gece yarısına birkaç nefes kala, son bölümümün yaklaştığını biliyordum. Valentino'ya baktım. Hayatımda daha çok sayfa olsa neler olabileceğini merak ettim."
Reklam
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
Sarayda şarbon hastalığı
Sultan Hamid'in hususi operatörlüğüne tâyinimden birkaç sene sonraydı. Bir gün Hünkârın en sevgili gözdesi hastalanmış. Ecnebi saray hekimlerinden biri bakmış: «Ehemmiyetsiz bir çıban, låpa koyunuz, geçer!» demiş! Ama, kadıncağız bu tedavi tarzıyle iyi olmamış. Üstelik sırtındaki yara büyüdükçe büyümüş… Padişahın vehmi, malüm… Hünkâr telâşa
Onu öpüp öpemeyeceğimi merak ettim. Bugün olduğum diğer kişinin, onun olduğu diğer kişiyi öpüp öpemeyeceğini.
İnsan başka nasıl katlanır ölüme, bilmiyorum.
Tuhaf bir adam oldum Kendimle konuşuyorum evin içinde Biraz da şu koltuğa oturayım,diyorum Perdeleri ne kadar zamanda yıkardın,diyorum Bir gün olsun açık bırakmıyorum yatağımızı El ayak değmeyen yerler nasıl tozlanıyor böyle Merak etme, mutfağı tertemiz ettim Terlikler senin istediğin gibi duruyor Çamaşır ipini silmeden asmıyorum çamaşırı Bir kahve yapayım diyorum İki fincan ortaya koyuyorum, süt hazırlıyorum sana Sessizlikten mi nedir Bütün bunların yüksek sesle söylüyorum.
Sayfa 59 - Kırmızı Kedi Yayınları
Reklam
"Her Şeyi Merak Edeceğine İşine Bak!" İşim ne ki benim? Merak etmek, öğrenmek, görmek, denemek, yaşamak değil mi? Çok merak ettim şimdi.
Benim gibi başka kaç kişinin, eğer oyunu Suudiler gibi oynamış olsaydı, Saddam’ın bugün hâlâ iktidarda olacağını bildiğini merak ettim. Füzelerine ve kimyasal madde fabrikalarına kavuşmuş olacaktı; onları onun için biz yapmış olacaktık ve adamlarımız da onları geliştirmekten ve bakımlarını yapmaktan sorumlu olacaklardı. Çok kârlı bir anlaşma olacaktı; aynı Suudi Arabistan’ da olduğu gibi.
Sayfa 292 - April YayıncılıkKitabı okudu
Beni her zaman istemişti. İçimde, derinde bir yerde bunu hep bilmiştim. Hep. Son dokuz yılını o da benim gibi ya­ şamıştı. Yalnız. İkimiz de kendi yollarımıza savrulmuştuk. Ayakta durmuş birbirimize bakarken enerji birikiyordu. Zihinlerimiz bir zamanlar inandığımız yalanları inkar ederken kıpırdayamıyorduk. Her şey gün gibi açıktı. Bir
Sayfa 221
"Annemle babam el ele tutuştular. Birinin elini tutmanın nasıl hissettirdiğini merak ettim. Evrenin tün gizemlerinin bazen birinin elinde bulunabileceğine emindim."
Sayfa 149 - Dex YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.