Ön sözünden son sözüne sevdiğim bir kitap oldu Zorba. Yazarın Zorba'ya hayranlığını birçok satırda hissetmeniz mümkün. "Eğer bugün, dünyada bir ruh kılavuzu, Hintlilerin dediği gibi bir guru, Aynaroz papazlarının dediği gibi bir yeronda seçmem gerekseydi, kesinlikle Zorba'yı seçerdim." derken bunu çok keskin bir şekilde ifade ediyor aslında. Kazancakis bu kitapla aslında olmak istediği kendini anlatmış gibi. Kendisi ile girdiği sessiz hesaplaşmaya ayna tutmuş. Korkmamayı, korkmadan yaşamayı, istediğini yapmayı, özgür olmayı, yaşamayı sevmeyi ve ona karşı dimdik durmayı öğrenmeye çalışmıştır. Kazancakis Zorba ile Nobel ödülünü bir puanla Camus'a kaptırdığında Albert Camus "Nobel benden çok onun hakkıydı." demiş.Kazancakis Zorba'yı o kadar benimsemiş ki mezar taşında "Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm." yazmaktaymış. Onun izlerini heryerde görmek etkisini anlamaya yetmektedir zannımca. Zorba'nın zıtlıklardan beslenen ruhu, bilge yanı aslında geçmişinde yaptığı hatalarla bağlantılıdır. Ödediği bedellerle onu kuşatan bağlardan bir ruhtur Zorba. Kadına bakışı, anlatışı zaman zaman sizi sıkabilir ancak aslında Zorba hayata karşı böyle bir adam insanı hem kötü bilip hem kutsayan bir kişilik. İnsanın özgür yanı gibi. Kesinlikle okumanızı tavsiye edeceğim bir kitap diyebilirim. Yüzeysel bakmazsaniz bazen kızsanız bile zaman zaman Zorba'ya hak vereceksiniz. Okuyakalın