❝
Birini sevmen için illa yakışıklı ya da güzel olması gerekmez.
Merhametli birini de sevebilirsin.
Ya da mizah anlayışı güçlü birini.
Kültürlü, donanımlı biri de olabilir.
Sadece güzel olması şart değildir. Sen sevdikçe güzelleşir zaten.
Zamanla dünyanın en güzeli olur...
❞
“Seni ışıltısız seviyorum”
Bu sözü kitapta gördüğüm andan itibaren düşünmeye başladım. Sevgi bu dünyada bize verilen belki de en güzel duygulardan birisi. Ben yokluğunu düşünemiyorum adımlarımı sevgiyle atarım, bu sadece insan sevgisi de değil her şeyi sevmek…
Attığın adımı, yürüdüğün yolu, soluduğun havayı…
Sana hiç bir çaba göstermeden
PALTO DA PALTOYMUŞ HA!
Büyük yazar Dostoyevski'nin "Hepimiz Gogol'ün Paltosundan çıktık" dediği o meşhur sözü herkes bilir. Dostoyevski bu sözüyle bence Gogol'ün hakkını fazlasıyla vermiş. Hiçbir övgü yazarın büyüklüğünü bu kadar sağlam anlatamazdı diye düşünüyorum.
Gogol'ün bu güzel kitabı "Bir Delinin Hatıra Defteri"
Ferhan Şensoy'a saygı niteliğinde, süresi uzayabilmekle beraber Ekim'e dek sürecek etkinliğe tüm okurlar davetlisiniz ≈))
"İnsan bir güzelliğin farkına varamıyorsa, o güzelliği hak etmiyor demektir" demiş yazar. Umarım bu etkinlikle
James Joyce dan etkilendiği çok aşikar.Dostoyevski den romanında çok sık bahsederken, Joyce un ise meşhur bilinç akışı tekniği kullandığını görüyoruz.Aynı zamanda kendisi Postmodernist bi yazar.Bunu kısaca sorunsallaştırma, yadsınma olarak 20.yıl ve sonrası için kabul edebiliriz.
DİKKAT! BU İNCELEME TEHLİKELİ OYUNLAR İÇERİR.
"Bütün dünya bir sahnedir.
Ve bütün erkekler ve kadınlar sadece birer oyuncu; girerler, çıkarlar.
Bir kişi birçok rolü birden oynar."
Shakespeare
Oğuz Atay'ın okuduğum ikinci kitabı ve ben yazarı çok beğendim. Kullandığı dili, ustalık isteyen mizahı ve
O güzel atlara binip giden o güzel insanlardan biriyle, Aziz Nesin'le ve onun kıymetli bir eseriyle tekrar beraberiz sevgili okur dostlarım...
Son günlerde 'timeline'larımızın bu değerli aydınımız ve onun eserleriyle dolup taşmasına vesile olan #28388406 etkinliğini tertip eden
"Beni yüzüstü gömün, çünkü yeterince gördüm!" (Hakan Günday)
Böyle bir cevheri yeni yeni tanıyan benden, yeni yeni tanıyacaklara özel olsun bu inceleme;
Şule Gürbüz, Dolmabahçe sarayında antika saatleri tamir eden bir yazarımızmış. Çok boyutlu ve çok katmanlı metinler yazmasının yanı sıra, karakter ya da kurguya değil daha çok
"𝐻𝑒𝑝𝑖𝑚𝑖𝑧𝑖𝑛 𝑘𝑖𝑙𝑖𝑡𝑙𝑖 ℎ𝑎𝑦𝑎𝑙𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑣𝑎𝑟 𝑐̧𝑜𝑐𝑢𝑘𝑙𝑢𝑔̆𝑢𝑛𝑎 𝑎𝑖𝑡."
Travmalar üzerine kurulu altı hayat. Çocukluklarını yaşayamamış altı genç.
Ve en önemlisi yalanlar ile sırlar üzerine kurulu altı hayat.
Yalan nedir? Hayatın vazgeçilmez bir alışkanlığı mi? İnsanların daha huzurlu yaşamak için durum kurtarma çabası mı? Yoksa insanların daha
"Neresi olduğunu bilmediğim bir yerim sızlıyor."
Galiba kitabı okurken ve bitirdikten sonraki hislerimi en iyi anlatabilecek olan söz, yine kitapta geçen bu söz. Sızlayan kalbim mi, ruhum mu, geçmişim mi, yoksa geleceğim mi?.. Bilmiyorum ve kitabın oluşturduğu duygu yoğunluğuyla ilk kez bir incelemeyi ağlayarak yazıyorum. Çünkü
Bu kısa hikayeye kısa inceleme. Yazar kara mizah tarzı hissettirdi bana, Osman sen ne düşünürsün bilemem. Ve çok şanslısın Osman bende böyle sevgilim olsun isterdim. Onun mektuplarını okurdum ve ondan uzak kalmazdım Osman. Bir inceleme okudum çok güzeldi seni anlatıyordu Osman, okudum tanıştık. Albayım vardı birde Osmanım oldu. Teşekkürler Aylin.
Viktor E. Frankl dan başlarsak bence doğru olur.Kendisi Holocaust luktan kurtulduktan sonra psikoloji alınanda çok önemli bir yere gelmiş,39 tane kitap yazmıştır, yani 0 dan gelmiş ve pes etmemiş bir adam.92 sene yaşamış.Logoterapi nin fikir babasıdır.Logoterapi, Hümanist ve Varoluşçu bir felsefedir.Motivasyon odaklı bir
Oğuz Atay abimiz sorusunda ne kadar haklı: “Tutunamayanların romanı biter mi?” BİTMEZ! demiştim daha
Kirpinin Zarafeti kitabının incelemesinde. Bu sefer başlık değişti, içerik değişti: “Tutunamayan Aile” romanına geçtik.
“Yersiz yurtsuz yaşadım ömrüm boyunca. Kendim tutunamayınca kimsenin bana tutunmasına da izin vermedim…Birbirimize tutunamadık,