Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alper Tuğrul Amca'nın profiline girince, "Beğenme yanlışlıkla," dedi Sedef. "Sen beğenmişsin zaten baksana," dedi Alper terslenerek ve profili inceledi. Üç fotoğraftan birinde elinde rakı vardı Tuğrul Amca'nın; bunlardan birinin altında, "Biz içeriz bize yoktur vebali," yazıyordu. Fonunda Can Yücel olan bazı fotoğrafların üzerinde şaire atfedilen sözler yazılıydı. "Konuşmayı severim ama herkesle değil," demişti görünüşe göre şair. "Hayatta olsa bunların ağzına sıçan bir şiir de yazardı," diye düşündü Alper incelemeye devam ederken. "Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır. Can Yücel" yazıyordu son paylaştığı fotoğrafta da. Yakından özensizce çekilmiş çiçek fotoğraflarını, muhalefet yapacağım derken ırkçılaşan paylaşımları hızlıca geçip telefonu Sedef'e geri verirken, "Yavşak! Kart zampara! Küba'ya gidenlerle devrime ucuz tükenmezkalem gönderen azgın teke..." diye alçak sesle öfke kustu Alper. Sedef yapay bir kahkaha attı. "Ya ne alâkası var?" "Resmen yazmış işte... Oha taşakları büzüşmüş hâlâ torunu yaşında kızlara yürüyor..." "Yok ya ayıp deme öyle. Annemin kuzeninin kocası..." diyerek adamı savunmaya geçti Sedef fısıltıyla.
Sayfa 188 - Sözler: Ağıtlar işlemiyor öyle bir kara büyüKitabı okudu
Alper, vapurda otobüste yanındakinin gazetesini okuyanlar gibi bakışını Sedef'in ekranına dikmişti. Sedef, "Tuğrul Amca ya," dedi telefonu rahat görmesi için Alper'e uzatıp. Profil fotoğrafından anlaşıldığı kadarıyla, kafasının yanlarında ve arkasında kalmış birkaç tutam kır saçı favorilerinden sakallarıyla birleştirip bir
Sayfa 188 - Sözler: Ağıtlar işlemiyor öyle bir kara büyüKitabı okudu
Reklam
«Peki mutluluğun neyle alakası var? Bunları da sıralayalım. Bir; aile ilişkileri. Mutluluğun, aile ilişkilerinin sağlıklı ya da sağlıksız oluşuyla çok yakından ilişkisi var. İki; belirli bir miktara kadar gelir seviyesi. Üç; mesleğin ve yaptığın işin senin için anlamlı olup olmaması. Dört; kendine yakın bulduğun ve yanında rahat hissettiğin arkadaş-dost-komşu ilişkisi. Beş; "Cesur ve bağımsız biri misin?" sorusuna kendi gözünden verdiğin yanıt. Kendi gözünde var olma cesaretine ne kadar sahipsin? Altı; sağlık. Dikkat ettiniz mi? "Her şeyin başı sağlık," deriz ama mutluluk araştırmasında ancak altıncı sırada yer aldı. Ve yedi… Bilin bakalım ne? Bu bir soru. "Değerlerinle vicdanın rahat mı?" Aşkınlık düzeyinde, yani inanç ve değerlerinle ahenk içinde yaşayan biri misin?»
Sayfa 126
Ben çok üzgünüm," dedim bütün içtenliğimle. "Bana sadece ne yapabileceğimi söyle." "Onlara yakın ol," dedi bunu beklermiş gibi. "Başka bir planı var, ne yapmaya çalıştığını öğrenmem gerek." "Bana söyleyeceğini mi sanıyorsun, yüzüme bile bakmıyorlar." Duruşu dikleşti, güven verici bakışlarını yalancı bir gülümseme taçlandırdı. Kollarımdan tutup beni destekledi. "Onlara bunu söyleteceğine inanıyorum, sende akıldışı bir zekâ var" Kontrolsüz bir şekilde kahkaha attım. "İnan bana ben hiçbir zaman zeki olan olmadım." "Sen kendinin farkında değilsin, insan dünyasında aptalın teki olabilirsin ama zekâ burada başka bir şeydir. Başka renkte akan bir su gibi." şimdilik sadece dikkatlerini kötü yönde çekmememe nedersin?" diye sordum. "Çabalayan ve mütevazı bir su vârisini oynamaya?" Çünkü benim planım bu, benden alınanları nasıl geri alacaktım bilmiyorum ama en azından ölürken onları ısırdığıma emin olacaktım. Tıpkı bir deli gibi. Çarpık bir şekilde gülümsedi. "İzlemek için orada olacağım." Karnımda huzurlu bir nehir akmaya başladı. Bunun onunla ya da benimle alakası yoktu. Bunun bir müttefik kazanmakla ve bir şey yapabiliyor olmakla ilgisi vardı. Her şey olabilirdim ama hiç kimse benden işe yaramaz bir şekilde kenarda durmamı bekleyip, bana ne yapacağımı söyleyemezdi. Kendime böyle bir kötülük yapmayacaktım, onların çerçevesinde boş bir çizim olmayacaktım, orayı gerekirse kendi ellerimle boyayacaktım.
Sayfa 149Kitabı okudu
"Ancak dikkat! İyi hissetmekten kasıt, zihne ait haz hali değil. O bir kandırmacası daha zihnin. Haz ile kandırarak genelde sorumluluğunu alamayacağın işlere kalkıştırır. 'Ama çok iyi hissedeceğim bunu yaparsam.' Böyle der zihin. Hikâyeler yazar. Hazda denge yoktur Mina. Hızla bir çıkış ve sonrasında bir iniş vardır. Hizla o hazza çıkar, ama sonrasında mutlaka düşersin. Filme aittir. Ve genelde bir döngüye sokar seni. Sorumluluk almamaya dayalı olduğu için bir şekilde pişmanlık ve akabinde büyük bir açlık yaşanır çünkü. O pişmanlığı unutmak için oluşan açlığı yatıştırmak için tekrar haz peşine! Al sana zihnin haz-acı döngüsü. İçler acısı." "Ben Miguel'de böyle tongaya düşebilirdim işte." "Tabii ki, bak bu güzel örnek. Sana zihnin diyordu ki, 'Ama bir kere daha beraber olsan çok iyi hissedeceksin.' Bir an olsan evet, peki ya sonra? Tekrar düşüş. Üstelik bu düşüşte esasında yamaman gereken bir şeyi yapmış olduğundan pişmanlık da arttığı için çok daha yoğun kara duygular gelecek. Bundan kurtulmak için tekrar adamın peşine düşme. İşte böyle dibe vurmuyor mu sözüm ona aşk yüzünden insanlar? Ne alakası var aşk ile bunun?"
Sayfa 344Kitabı okudu
Seni rahatsız eden ne? İnsanların kötülükleri mi? Öyleyse, şunları hiç aklından çıkarma: Rasyonel canlılar birbirleri için yaratılmıştır, birbirini hoş görmek adaletin bir parçasıdır, kötülükler istemeden yapılır; birbirine düşman olan, birbirinden nefret eden, şüphelenen, savaşta birbirlerini öldüren onca insan sonunda ölüp küle dönüşmedi mi? Öyleyse sen de buna bir son ver. Bütünden yazgına düşenden mi rahatsızlık duyuyorsun? O zaman zihnini tazele: Ya İlahi Öngörü, ya Atomlar; ya da her şeyin evrenin bir şehre benzediğini kaç kez kanıtladığını hatırla. Yoksa bedeninle ilgili kaygıların mı var hala? Öyleyse fikrin kendisini tanıyıp özündeki gücü kavradığında, nefesin kaba ve sıradan hareketleriyle alakası kalmadığını, acı ve zevke dair duyduğun, benimsediğin şeyleri düşün.
Sayfa 30
Reklam
Ne yeni vatanı, ne yeni milleti! Biz bin yıldır buradayız ve bin yıldır burası bizim vatanımız. Yeni bir miller de değiliz, tarihten ve tarih öncesi zamanlardan beri yaşayan, elbette değişimler gösterse de, hâlâ 6. yüzyıldaki dili konuşan bir milletiz. Yeni bir memleketiz diyerek Osmanlı'dan kalan borçları reddettik mi? Etmedik ve edemezdik. Sovyet Rusya reddetti, ama ödettiler, daha da ödetecekler. Kimi akıllılar çıkıp diyor ki, "Bizim Ermeni olayı ile ne alakamız var! Biz yeni bir devletiz." Bunun savunmasını o şekilde yapamazsınız. Aklıselim bir kimsenin süreksizliği ya da sorumsuzluğu kabul etmesi mümkün değildir. Ord. Prof. Reşad Kaynar Hoca bir konuşmasında, "Son idam edilen sadrazam da bir anlamda Menderes'tir" deyince, meslektaşlarımızdan biri ayağa kalkıp itiraz etti: "Hayır efendim, ne alakası var Cumhuriyet ile sadrazamın?" Oysa, Hoca orada bir başvekilin idamından söz ediyor ve elbette bunu tarihe oturtmak zorunda.
Misafir-sin!
İnsan bu sebeple yıllar içinde kendisinin genellikle hiç benzemek istemediği annesi ya da babasının kopyası olmakla suçlanmaya başlar! "Aynı baban gibi oldun! Aynı annen gibi oldun!" Sen "ne alakası var canım!" desen de durum budur...İçinizde kavimler yaşıyor!
Sayfa 290Kitabı okudu
ÖNDEKİ: Sen de biraz akıllı ol ozaman… Topla kendini. ARKADAKİ: Solağım ya… ÖNDEKİ: Ne alakası var? ARKADAKİ: Bir yanım hep çocuk kaldı. Sağ yanım… Nerede pis iş varsa hep bu sol elimle yaptım. ÖNDEKİ: Olur mu lan öyle şey! ARKADAKİ:Tabii oğlum! Benim sağ yanım hiç büyümedi…Bak şimdi, mesela sağ elimle bir şey yazmaya kalksam, çocuk yazısı gibi olur. Yamuk yumuk…
Sayfa 136Kitabı okudu
Eleştiriye açıksın tabi
Neyse, sürekli eleştiriye açık olduğunu iddia edip eleştirince de kendisine bir saldırı başlatmışız gibi davranan bu tiplerden artık gına geldi. Düşündüğü şeyin doğrularla uyuşmadığını ya da daha iyisi olabileceğini söylediğimiz icin eleştirimize telif atan insanlar bunlar. Yahu, hem gelip fikrimi soruyorsun hem de söyledik- lerim hiç ağzımdan çıkmamış gibi yapıp ar- kanı dönüp gidiyorsun. Amacın ne? İyi olmuş dersin, fazlasını bekler. Şöyle yapsan daha iyi olur diye fikir verirsin, böyle kötü mü olmuş der. Bir yanlışını söylersin, ne alakası var der. İyiliği için uyarırsın, sen de yapıyorsun der. Bir şeyden de razı ol be kardeşim
Reklam
"apartmanın girişindeki lambayı sen mi kırdın bülent?" "hangisini" "otomatik yanan, sensörlü lamba." "hayır." "komşu görmüş, yalan söyleme. süpürge sapıyla kırmışsın dün gece." önüme baktım. "neden kırdın?" cevap yok. "hasta mısın evladım? söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle..." "kırdımsa kırdım, ne olacak! çok mu değerliymiş?" "lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım, lamba kim? yöneticiye de dedim. lambanızı sikeyim, kaç paraysa veririz. sen değerlisin benim için." "beni görünce yanmıyordu baba." "nasıl ya?" "görmezden geliyordu, yanmıyordu. kaç sefer yok saydı beni." "e beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor." "hadi ya! sahiden mi?" "evet. ucuzundan takmışlar. bizimle bir alakası yok." babama sarıldım, yıllar sonra.
Sayfa 143Kitabı okudu
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
Ne kadar basit insanlarız... Doğru dürüst oturup düşünürsek bu manzumenin dünyada yazılabilecek en basit hokkabazlıklardan, yavelerden biri olduğunu eminim ki teslim ederiz. Hiçbir derin ve kuvvetli hisse, hiçbir büyük ve insanı sarsan fikre dayanmadan, sırf göz boyamak, esrarlı görünmek için yazılan bu beş on satırda, bir talebede bile mazur
Sayfa 210Kitabı okudu
627 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.