Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Toplum. Bu kavramı az da olsa kavrayabilmeye başladığımı hissediyordum. Bu, bir bireyle diğeri arasında, spesifik bir anda gerçekleşen bir mücadeleydi ve tek yapman gereken o anda kazanmaktı. Hiç kimse bir başkasını tamamen fethedemez ve bir köle bile bir kölenin hakir karşılık verişinin altından kalkar, bu yüzden yapabileceğimiz tek şey, o anda ve orada, tek bir zar atışıyla her şey üstüne bahse girmek; ya hep ya hiç bahsi. Hayatı sürdürebilmek için başka bir yol yok. İnsanlar onur ve sadakate övgüler yağdırır ancak insan çabasının yegâne odak noktası bireydir. Bireyin ötesinde de bir başka birey vardır. Toplumun esrarengizliği; okyanus olan toplum değil, bireydir.
“‘Beni kimler mi ayıplıyor? Hiç şüphesiz, pek çok kişi... Ve bana doyumsuz da diyeceklerdir onlar. Ama benim bu konuda yapabileceğim bir şey yok: Huzursuzluk benim doğamda var; öyle ki zaman zaman o yüzden acı bile çekiyorum...” 'İnsanların huzur ve sükûnet içinde olmakla yetinmeleri gerektiğini söylemek yararsızdır, çünkü onlar hareket etmek için doğmuşlardır ve diledikleri canlılığı bulamadıkları takdirde onu kendileri yaratırlar. Milyonlarca kişi benimkinden bile daha durgun yaşamlara mahkûmlar ve hepsi de kaderlerine karşı sessiz bir isyan halindeler. İnsanların toprakla örttüğü nice hayat yığınlarında kim bilir ne denli isyanlar mayalanmaktaydı? Kadınların genellikle çok sakin olmaları beklenir ama hissetme konusunda onlar da erkeklerden farksızdır; onların da yeteneklerini çalıştırmaya ve çabalarını yönlendirebilecekleri bir alan edinmeye en az erkek kardeşleri kadar ihtiyaçları vardır. Onlar da kalıplaşmış yasaklardan ve mutlak durağanlıktan tıpkı erkekler gibi acı duyarlar. Daha ayrıcalıklı türdeşlerinin onların muhallebi yapıp, çorap onarmakla, ya da piyano çalıp nakışlı çantalar üretmekle yetinmeleri gerektiğini söylemesi ise, tam anlamıyla bir dar kafalılıktır. Şayet kadınlar geleneklerin onların türü için yeterli gördüğünden fazlasını yapmak ya da öğrenmek istiyorlarsa, onları yargılamak ya da onlarla alay etmek düşüncesizlikten başka bir şey değildir.”
Jane Eyre, Charlotte BronteKitabı okuyor
Reklam
"Beni yanlış anlamış gibi görünüyorsunuz. O yüzden size az önce ne demek istediğimi tam olarak açıklamama izin verin. Bir gün Doğu Ulusları Topluluğu'nu ben yöneteceğim. Bunun savaş yoluyla mı yoksa barış ve diplomatik bir evlilik anlaşması ile mi olacağı tamamen size bağlı. Ama kaçakla ilgili bu talebimin savaşla veya politika ile hiçbir alakası yok. O kızı ölü veya diri istiyorum. Onu elime geçirmek için, gerekirse tüm ülkenizi yerle bir etmekten çekinmem.
Sayfa 154
Herkes o kadar birbirinin aynısı ki, gelenler gidenleri ya da gidenler gelenleri aratmıyor. Galiba bu yüzden, kalabalığın yalnızlıktan bir farkı yok.
şu bizim Akşehirli tonton Nasreddin Hoca'yı j yalnızca bilgili, hazırcevap sanma. Hoca hem cömert hem de yardımsever bilinirmiş yaşadığı çağda. Bu yüzden ona bol bol misafir gelirmiş. Bu güzel ev sahibine gelenler yer içer, yatar kalkar, bir türlü gitmek istemezmiş. İsanoğlu gariptir. Kimi iyiliğe iyilikle karşılık verir, kimisi de iyilik
Bu gece ağlamak ve şiir yazmak yok. Dışarıya çok az çıkıyorum. Bazen yeni cd, lere bakmak için, bazense umutlandığım bir film için. Sokakta hiçbir gerçek tek başına dolaşacak kadar cesur değil. Sokaklar ne dediği anlaşılmayan hayallerle dolu. Varacakları hiçbir yer yok. Zaten bir yer aramıyorlar. O yüzden eğildikleri bir alın yok. Ağlamaya utanacakları bir şiir yok.
Reklam
“Ben o insanlara, şikâyet ettikleri zaman, daha fazla şikâyet edecekleri şey yaratmış olduklarını söylerim. Bu yüzden, yakınmak ve olumsuz olmak yok, tamam mı George? Otobüsümde şikâyet edilmesine izin vermem; çünkü eğer şikâyet ediyorsan, istediklerini düşünemiyor ve yaratamıyorsun demektir. Bununla birlikte, birinin şikâyet etmesi, diğerlerinin yolculuğunu da mahveder.
Dünyayı ve içindekileri bir makineye dönüştürmeye çalışmıştı. İşin acıklı yanı, kendisinin de bir makine olduğunu sanmış, ona durmadan yeni parçalar, çarklar, kasnaklar, somunlar, dişliler, bıçaklar, tabancalar, toplar ekleyerek sakatlığını telafi etmeye kalkmış fakat bu koltuk değneklerinin gideremediği sakatlığı arttıkça artmıştı. "İktidar makinesi" dediği şey, yani onun öz varlığı, sonu gelmez isteklerle büyüdükçe tutkuları da devleşmiş, bu yüzden o nefret ettiği zaaflarını ortadan kaldırarak benliğindeki son insanca kırıntıları da yok etmişti. Oysa zayıflık denen şey hayat, iktidar ise ölüm değil miydi?
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
Clay onu izlerken, çıkardığı her kıyafet parça- sıyla daha da sertleşiyordu. Gömleğinin düğmeleri- ni açtığında dantelli sütyeni ortaya çıktı. Rahat deri koltuğunda arkasına yaslanarak önündeki şovu izle- meye daldı, onun striptizinin her dakikasının tadını çıkarıyordu. Julia onun önünde, sadece kadınlığını kapatan küçücük, beyaz bir kumaştan
Sayfa 38
Reklam
Birden düşümde koltuğa oturmuş durumda tabancayı elime aldığımı ve kalbime, başıma değil kalbime dayadığımı gördüm; oysa önceden kesinlikle tam şakağıma ateş etmeyi düşünmüştüm. Göğsüme tabancayı dayadıktan sonra bir iki saniye bekledim; mum, masa karşımdaki duvar birden hareket etmeye, dalgalanmaya başladı Hemen tetiğe dokundum. Bazen düşünüzde
Sayfa 777 - 778, 779, 780, 781, 782 Yapı Kredi Yayınları
ne kadar az şey vardı üstelik onlar da imkânsız ve hepi topu küçük bir parça yontulmuş... gövdeden kök yok orada ve insan bir ağaçtır gerçekte. |
Sayfa 56
Bazıları teneke adam kadar olamıyorlar...
"Siz, kalbi olan insanlar," dedi, "size rehberlik edecek ve yanlış yapmanızı engelleyecek bir şeyiniz var, oysa benim kalbim yok o yüzden çok dikkatli olmalıyım.
gerçek acıtmaz beni Güne sabah namazı arkası yazı dersiyle başladım. @be- hiyemalkoc heyecan verici bir alıştırma getirmişti derse. Bir Didem Madak şiirinin her dizesini okuyor ben de iki dakika içinde alt satırlar yazıyordum. Sonucu çok sevdik ikimiz de: “Düşündüğünüz kadar iyi bir insan de- ğilim ben. Kalbim o kadar temiz, niyetlerim o kadar
Toplumu bir arada yaşatan, yazılı olmayan kurallar dizisi burada yok. Nihilist bir dönemden geçiyoruz; sadece ben ve çevrem değil, herkes böyle. Kimse hayatından memnun değil. Herkes derin bir huzursuzluk içinde kıvranıyor; daha iyi bir hayata ulaşmak istiyor ama o yeni hayatın ne olduğunun da farkında değil. Tarifi yok; dolayısıyla toplumun mitolojisi ve ideali de yok. Bu yüzden bir nehrin suları bizi önüne katmış götürüyor. İnsanlar akıntıdan kurtulmak için kıyıdan sarkan dallara tutunmaya çalışıyorlar. Kimi din dalına tutunuyor, kimi milliyetçilik, kimi Kürtçülük; kimi ise nihilizme gömülüyor."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.