- Bana verilen emir şöyle: Eğer bir aile, evinden çıkmazsa, olur ya, eve yaklaş ve biraz yüklen. Eh, ne yapacaksın, ekmek parası...
- O evi ben kendi elimle yaptım. Sen onu yıkacaksın ha? Silahımı alır, pencerede beklerim. Daha yaklaşacak olursan, seni bir tavşan gibi yere sererim!
- Benim ne suçum var? Sen öldürmen gerekeni öldürmüyorsun ki!
- Doğru, sana bu emirleri kim verdi? Onu yakalayayım. Öldürülecek adam odur.
- Yine olmaz. Bana emir veren de talimatı bankadan aldı. Banka ona, 'Ya bu herifleri buradan defedersiniz ya işi bırakırsınız!' dedi.
- Peki o hâlde, elbet bankanın bir müdürü var. Bir yönetim kurulu var. Ben silahımı doldurur, doğru bankaya giderim.
- Oradaki adamlar bana, bankanın bu talimatı doğudan aldığını söylediler. Talimat şöyleymiş: 'Ya topraktan kâr sağlarsınız ya da sizi kapatırız!'
- Eee! Bu işin sonu yok mu? Biz kimi vuracağız?