Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sonsuza dek kaybedilen Doğu küçük asya, Ermenistan ve Kapadokya’nın olmadığı Bizans İmparatorluğu, artık aynı imparatorluk değildi.
Sayfa 138Kitabı okudu
Moğolların kendi imparatorluklarının din adamları için çıkardığı hoşgörü fermanlarının temel nedeni, imparatorun kut'u lehine göğe yalvarabilmeleri için din adamlarını vergiden muaf tutmaktır.
Reklam
Örneğin Orta Asya diktatörleri, Sovyet kalıntısı bir politbüro ciddiyetine sahip olurdu. Mütevazı bir bürokrat gibi görünür, soğuk bir istihbaratçı gibi az konuşur, sonra beklenmedik bir anda kırk metrelik heykellerini yaptırıp başkentlerinin ortasına diker ya da ülkesinde yayınlanmasına izin verdikleri kitapların her birisine önsöz yazarlardı.
Sayfa 169
Tarih, bugün Anadolu ve Orta Doğu adı verilen Ön Asya toprakları üzerinde başladı. Tüm semavi dinlerin ortak miti insanoğlunun babası Hz. Adem'in iki oğlundan biri olan Kabil ilk kanı döken cinayeti bu coğrafya üzerinde Mezopotamya denilen orijinde işledi, üstelik kendi öz kardeşini öldürerek. Ardından insanlığın ilk kanı düştü toprağa hem de kardeş kanı olarak. Bir inanışa göre Tanrı lanetledi bu toprakları. Yılların ve asırların peşine takarak sürükledikleri nice büyük devlet ve imparatorluklar geldi, geçti bu topraklardan, hem tarih hem kader bu laneti gerçekleştirmek istermişçesine inatla hep kanla besledi o yerleri onlarca, yüzlerce, binlerce kez.
Türklerin Ön Asya'da yerleşmelerinin yalnız Bizans'la mücadele mahsulü olmayıp Orta Asya nüfus artıklığının çok eskiden başlayan tabii akımının teressüp mahsulü olduğu da ispat olunur bir davadır.
Sayfa 18
Evrimin Kısa Tarihi
Başlangıçta... Mütevazı başlangıçlar... Yaşam çamur birikintilerinde kımıldanmaya başlayıp balıklara, sürüngenlere ve nihayet memelilere doğru evriliyor. Ardından sahneye insanlar çıkıyor ve gezegeni kolonileştirmeye başlıyorlar. Başlangıçta sümüksü madde vardı. Darwin'in, insanların insansı maymunların soyundan gelmiş olabileceğine yönelik
Reklam
Nizamülmülk “Siyasetnâme”
Orta Asya, İran ya da Arap beldelerinde idare sanatını Nizamülmülk kadar etkili icra eden kimse yoktu. Selçuklu idaresinin stratejik bir değerlendirmesi olan “Siyasetnâme” de hataya tahammül yoktu.
Sayfa 487Kitabı okudu
Kartal, Orta Asya Türklerinde koruyucu ruh kabul edilmişti. Savaşanların koruyucu ruhu sayıldığından silahlarda çok kullanılırdı. Kartallı tuğ, asa, kud­ret ve asalet sembolü olarak Orta Asya'da çok yaygındı. Kartal aynı zamanda kudret ve kuvvet sembolüdür, göklerin hakimidir, kuv­vet birleşmesi sebebiyle çift başlı kartal fazlalaşmış ikili kuvveti temsil eder. Selçuklu devri tarihçisi İbni Bibi'ye göre Anadolu Selçuk hükümdarları sa­vaşlarda bir yere hakim olunca tepesinde kartal bulunan çetrlerini (bir nevi çadır) kurarlardı. Eserinde "Hükümdar çetrinin kartalı sultanların güneşine talih kanadını ve tüylerini gerdi ve kudret gölgesini yaydı" der. Özellikle İran ve Suriye bölgesi İslam el sanatlarında taht sahnelerinin üstünde ve altında koruyucu asalet sembolü olarak kuş veya kartal figürleri görülür.
Sayfa 43
İran, Pakistan, Çin ve Orta Asya Sovyet cumhuriyetleri arasında kalan bu dağlık ülkede komünist eğilimli, etkin ve hırslı hareketler vardı ama toplumsal bakımdan muhafazakâr ve her türlü vabancı müdahalesine son derece düşman Müslüman nüfusun içinde çok azınlıktaydılar. Bu militanların tek başlarına bırakıldıkları takdirde iktidarın dizginlerini
Sayfa 113 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Türk milliyetçiliği, hangi etkin kökenden olursa olsun, Müslüman olmak koşuluyla herkesin Orta Asya kökenli olduğunu iddia eden, nevi şahsına münhasır, garip bir milliyetçiliktir.
Reklam
Türkiye'de hiçbir zaman resmen kutlanmadığı halde Nevruzun Kürtlere özgü bir bayram olarak kutlanmasını önlemek için, bunun bir Türk efsanesi olduğu ve Türklerin kutlaması gerektiği öne sürülmüştür. Bu amaçla da Orta Asya Türki cumhuriyetlerinin katılımı ile yapılan resmi Nevruz kutlamaları ırkçı bir gösteriye dönüştürülmüştür.
Sümerliler Türk mü ??
Herhangi geniş bir çalışma yapmadan Sumer dilini Türk diline benzetenler ise A. Falkenstein,4 Hartmut Schmökel ve S.N. Kramer'dir. Kramer birçok yazısında yeri geldikçe bunu tekrarlamıştır. Ölümünden iki ay önce çevirisini yaptığım ve Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanan Tarih Sumer'de Başlar kitabını eline aldığı 28 Eylül 1990'da bana şöyle yazmıştı: "Ne de olsa bu kitap büyük bir olasılıkla Türkçe gibi bitişken bir dil konuşan ve GüneyMezopotamya'ya 6-7 bin yıl önce Orta Asya'nın herhangi bir yerinden göçmüş olan Sümer halkı hakkında. Sümerlerin Türklerle ilgili bir halk olduğu fikri Atatürk zamanında geçerliydi. Böyle olabileceği hakikatten hiç de uzak değildir."
Sayfa 30 - Kaynak YayınlarıKitabı okuyor
“Çağatayca”
Türk dilinin z/ş kolu, 15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren klasikleşmeye meyleden iki büyük yazı diliyle temsil edilmiştir: Osmanlı Türkçesi ve Çağatayca. Çağatayca veya Çağatay Türkçesi, genel manada Osmanlı kültür muhiti dışında kalan Orta Asya'da ve Altın Ordu sahasındaki Özbek, Uygur, Kazak, Tatar, Başkurt gibi Türk kimliğinin ortak yazı dili olarak kullanılmıştır. Osmanlı Türkçesinin Eski Anadolu Türkçesi üzerine kurulması gibi Çağatayca da Harezm Türkçesi üzerine kurulmuştur.
Sayfa 69 - Asos YayınlarıKitabı okuyor
“Karahanlı Türkçesi”
Karahanlılar (Hakaniye) her ne kadar 9. yüzyıldan 13. yüzyılın başına kadar Kaşgar merkez olmak üzere hüküm sürmüş bir Türk devleti olsalar da Karahanlı Türkçesi (Buğra Han Tili) terimi, kendisini temsil eden dil malzemesi bakımından, Caferoğlu'nun (2001) Müşterek Orta Asya Türkçesi olarak adlandırdığı edebi dönemin ilk evresi olup 11-13. yüzyılları kapsamaktadır.
Sayfa 63 - Asos YayınlarıKitabı okuyor
Güneş doğudan doğar; batıdan yükselir.
"Hep güneşi kovalamışız." "Evet, güneşi kovalayarak, yurt, devlet, hanedan, din, alfabe değiştire değiştire, Orta Asya'dan Küçük Asya'ya, Anadolu'ya gelmişiz, ancak burada sükûn bulabilmişiz. Biz Batı Türkleriyiz.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.