İncelemeye ben de sitedeki en çok beğenilen incelemedeki gibi "Hayatım hayatımın romanı olsun.." diyerek başlayayım.
Sadece 1000kitap'ta bu kitap için şimdiye dek 233 inceleme yazılmışsa üzerine daha söylenebilir diye düşündüm. Tabii 233 incelemenin tümünü okumadım ama yine de kendimce bir kaç şey söylemek istedim.
Şimdi efenim kitap
Lise yıllarım, abimin beni yönlendirdiği kitapları okumakla geçti.
Aziz Nesin de onlardan biridir. (Diğeri de yine çok değerli bir yazar. Onu başka bir incelemede anlatmak isterim.) Aziz Nesin'in kitaplarını kahkahalarla okurdum. Ama nereden bilirdim ki lisede beni güldüren adam, üniversitede ağlatacak. Evet ben Aziz Nesin diyince hep güldüm, ta ki
Bu kitabı okuyup anlamaya çalışmak, 1950 öncesi eserler ile haşır neşir olmamış kişiler için tam bir Osmanlıca eğitimi olabilir. Yüzlerce eski kelime mevcut, buna rağmen yazım dili ve yazıldığı dönem itibariyle olaylara yakın olması, çok çok akıcı bir üslup ortaya çıkarmış. Özellikle Fransız ihtilalinin etkisini anlamak isteyenler için tam isabetli bir eser... Kabaca çağdaşlaşma çabalarının yeni başladığı 1780-1810 arası 30 yıllık dönemi siyasi ve askeri açıdan anlamak isteyenlere şiddetle tavsiye ederim...
"Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında...''
Tanpınar okumanın bir sırası var mıdır? Sitede son zamanlarda yazarlara ait kitapların okuma sırası paylaşılıyor. Kimi yazarlar için bu kıstas elzem iken kimi yazarlar için sayfanın boş kalmaması adına boş torbayı doldurmaya benziyor. Peki Tanpınar için hangi kıstasa dayanmalıyız? Tanpınar,
"Belki de susmak, gerçeği anlatmanın tek yoluydu."
İhsan Oktay Anar'ın okumuş olduğum ikinci kitabı olan "Suskunlar" tek kelimeyle "olağanüstü" bir kitap. Karakter ve mekan tasvirleri mükemmel. Kurgu şaşırtıcı ve kusursuz. Her ne kadar Osmanlıca kelime fazla olsa da anlatımı akıcı ve insanı sarıyor. Yazarın
İhsan Oktay Anar'ın hayal âlemine bir gemiyle açılıyoruz bu sefer. Gemimizin adı AMAT.
Nuh Tufanı'nı hepimiz biliriz. Hazreti Nuh’un gemisine de birçoğumuz aşinadır. Tevrat’ta, İncil’de ve Kuran’da Nuh’un peygamber olduğu ve tufan olayı anlatılır. Olay kısaca şöyledir: Nuh peygamber, kavmini doğru yola getiremeyince Allah’tan ‘’gemi yap’’ vahyi
Benim Değil Onun Olsun, Bende Var Onda Da Olsun, Bende Yok Ama Onda Olsun, Onda Yok Bende De Olmasın. Demekmiş...
Kelimenin Muhtevasına Bakar mısınız....🤗
BİLİYOR MUSUNUZ?
“1923TE TÜRKİYE’DE;
Nüfus 13 milyon civarıydı, 11 milyon kişi köyde yaşıyordu.
40 bin köy vardı, 38 bininde okul yoktu.
Traktör sıfırdı, karas...aban’dı.
5 bin köyde sığır vebası vardı.
Hayvanlar kırılıyor, insanlar kırılıyordu.
İki milyon kişi sıtma, bir milyon kişi frengiydi, verem, tifüs, tifo salgını vardı, üç milyon
Bir fotoğraf gördüm. Kız sevgilisiyle "İftar sonrası sevdiğin kişiyle gece yürüyüşü" notuyla paylaşmış.
Bizim muhafazakar unflencerlar için bunu güncelleyelim şimdi. Üstteki yarı seküler yarı muhafazakar (iki tarafın da gönlü olsun) çiftimiz (sevgili, flört) teravihi kıldı mı bilmiyoruz ama biz kılacağız;
"İftar sonrası edâ-i teravihten (teravihi eda ettikten) sonra iyâlimle (eşimle) meşy-i leyl (gece yürüyüşü)"
Yazıda Arapça ve Osmanlıca kelime sayısı önlemli, çünkü dinî boyutun ağırlığını ibraz eder.
Arka fon ilahi: " Ente nurullahi fecran, Ente badel usri yüsran"... (Aslında ilahinin Arapça olması kâfi, hangisi olduğu çok da önemli değil. Zaten kimse anlamıyor.)
Elbisesi ağır çekim olarak boğaz köprüsünde şanlı Türk bayrağı gibi dalgalanan ferace veya çarşaflı hanım. (Beyimiz takkeli veyahut hoca olduğuna dair bir işaret). Ağır adımlarla el ele (nikâh var sıkıntı yok) kemaradan uzaklaşarak yürüme...Son olarak o meşhur hadis "Kişi sevdiğiyle beraberdir."
Videoya yorum yapıp eleştirenleri "Allah'a havale edip. Teşvik için olduğunu beyan etme."
İhsan Oktay Anar'ın hayal dünyasına bu kez "Galiz Kahraman" ile yolculuk ediyoruz. Kahraman deyince aklımıza yiğit, cesur ve gözüpek insanlar gelir. Anar'ın yarattığı kahraman ise tam tersi korkak, kaypak ve iğrenç bir insan. Zaten galiz de kötü, iğrenç, kaba ve çirkin anlamlarına geliyor. Anar farklı tarzıyla bir kahramanın
1150'li yıllarda İbn Tufeyl tarafından yazılan Hayy bin Yakzan gelişmiş tüm milleterin diline çevirilerek Avrupa'nın entelektüel hayatına ilham olmuş ve Spinoza , Leibnitz ve Rousseau felsefelerine etki etmiş. 1671 de Oxford getirilerek ciddi anlamda incelenmiş, 1708 de Cambridge Üniversitesi'nde profesör Simon Ockley tarafından çevirisi yapılıp bütün Avrupa' da yoğun ilgiyle okunmuş.
Peki biz ne zaman tanışıyoruz bu eserle;
İlk olarak Osmanlıca çevirisi 1923 yılında
Türkçe çevirisi 1985 yılında yapılmış.
Birileri okumuş, felsefesini yazmış, düşünce akımları oluşturmuş, dünyaya yepyeni demokratik yöntemler ve idare sistemleri öğretmiş ve uygulamış....
Biz ne yaptık peki....
Yani biz de boş durmadık evellallah...
Birileri bişey yapmadıysa, bu tüm ümitlerin bağlandığı ZKuşağı da bişey yapmayacak anlamına gelmez ki...
" Hocam sakız orucu bozar mı?" İle düşünce ve felsefe alanına çok sert bir giriş yaptık ve tüm Avrupa şokta. Çok az al kaldı Mehdi de gelmek üzere zaten. Tüm dünyaya yeniden bir nizam verecez....
(Yani dünyanın en büyük beyinlerini etkisi altına almış bir kitabı tavsiye ediyorum okuyun dememi beklemiyorsunuz heralde.)
Kitap punanı 10 üzerinden 10.
Hayy bin Yakzanİbn Tufeyl · Kapı Yayınları · 20211,584 okunma