Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bugün etrafınızda olanlara baktığınızda, kendine dindar deyip İslam’ı bir para basma makinesi gibi kullanan din tüccarlarını görürsünüz. Her yerdeler...
Tatlı Tatlı Ağladınız mı hiç?
Canan - (Gözleri dolup, burnu kızararak ve dudaklarıtir tir titreyerek) Ben ne diyebilirim efendim! Size para lazım! Bin beş yüz altınınız olursa, benim gibi tam on beş tane Canan satın alabilirsiniz. Kızın bu lakırdısı üzerine Rakım, içinden kabarıp gelen hissiyatı yutayım derken, başaramayıp gözlerinden boşalttı. Kız bu hali görünce o da artık şiddetli bir gözyaşı selini göz pınarlarında zapt edemeyip taşırdı. Bu halin biçare Canan için pek acıklı bir hal olduğu apaçık görülüyordu. Gerçi Rakım için de acıklıydı ama bu acının içinde bir de büyük lezzet vardı. Bu lezzeti herkes takdir edemez. Halden anlayanlar takdir eder. Ömrünü odun gibi geçirmeyip de beş on defa tatlı tatlı ağlamış ve hem de ağlayışının lezzetine doyamaya doyamaya ağlamış olanlar; o anda Rakım'ın tattığı tadı takdir edebilirler.
Sayfa 77 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çevirmen: Emrah Balcı, V. Basım 2019Kitabı okuyor
Reklam
“İnsanoğlunun öyle zayıf yanları vardır ki, ne para, ne güç, ne ilişkiler, hiçbirinin yararı dokunmaz. Bir kadına âşık olursunuz, onun mutlu olması için neyiniz var neyiniz yoksa ayaklarına serersiniz, gerekirse canınızı bile vermeye hazırsınızdır ama o tutar sizi en yakın arkadaşınızla aldatır. Hem de herkesin gözü önünde, sanki size nispet yapar gibi. İki yerden yaralanmışsınızdır; sevdiğiniz kadın ve en yakın arkadaşınız, bıçaklarını çekip hiç düşünmeden yüreğinizin en hassas yerinden vurmuşlardır sizi. Büyük servetinizin, dağları yerinden oynatan gücünüzün artık hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Yaralı yüreğiniz, paçavra edilmiş şahsiyetinizle öylece kalakalırsınız. Belki insanlar yüzünüze bir şey söylemez ama siz sırtınızı döner dönmez başlarlar dedikodulara. Artık hayatınızı mahvetmekten başka seçeneğiniz yoktur. Bu adi, bu riyakâr dünyadan kendi başınıza çekip gitmekten başka bir şey gelmez elinizden. Ben de bunu yapıyorum işte. Genç yaşımda bana gülen şansımın feleğin küçük bir çelmesiyle tümüyle değiştiğinin farkındayım. Her şeyin bir daha eskisi gibi olmayacağını görüyorum. Bu yüzden artık benim için bir cehennem azabına dönen hayatıma son veriyorum. Kimseye kırgın degilim, dünyadan payıma düşen bu kadarmış, aldım gidiyorum.”
İnsanın elinin altında onca miktarda para olsun da, basit bir gönül zaafı yüzünden hayır demek zorunda kalsın.
Reklam
Kamu spotu:
Eğer bir danışanınızla fiziksel olarak yakınlaşırsanız, ona kariyerinizi bitirebilme gücünü vermiş olursunuz. Kariyeriniz ve eğitiminiz için yaptığınız onca zaman, enerji ve para yatırımını bir düşünün. Danışanınızın eline böyle bir güç vermek isteyip istemediğinizi kendinize sorun.
Sayfa 112 - Psikoterapi Enstitüsü Eğitim YayınlarıKitabı okuyor
İşte, günün kabuğu düştükten sonra, geçmiş zamandan, aşklarımızdan ve nefretlerimizden geri kalan budur. Bence, bu gerçeğin ışığında, yazarın diğer insanlardan daha uzun yaşama olasılığı vardır. Onu bulmak, toplamak ve bizlere aktarmak onun görevidir. Bunu en azından Kral Lear, Emma ya da La Recherche du Temps Perdu adlı kitapları okuduğumda anlıyorum. Çünkü bu kitapları okumak, insanın duyuları üzerinde tuhaf bir şekilde bir katarakt ameliyatı etkisi yapıyor; ondan sonra daha iyi görebiliyorsunuz; dünya, gözünüze örtülerinden kurtulmuş ve daha yoğun bir canlılığa kavuşmuş gibi geliyor. Gerçek olmayan şeylerle bir husumet içinde olan kişiler gıpta edilecek kişilerdir. Olup biten şeylerin kafalarına güm diye indiğini bile anlamadan yaşayanlar ya da bunu umursamayan kişiler ise acınası varlıklardır. O yüzden size para kazanmanızı ve kendinize ait bir odanız olmasını söylediğimde, ne kadar uygulayabileceğinizi bilemiyorum ama gerçeğin huzurunda yaşamanızı ve size güç ve canlılık veren bir yaşam sürmenizi istemiş oluyorum.
Sayfa 141Kitabı okudu
Para, dehanın yakıtıdır ama dehanın kendisi değildir. Deha paranın getirdiği fırsatlarla yapılanlardan gizlidir.
Hayatta kalmak için verdikleri mücadeleden olsa gerek :-)
^ Hiçbir kadın para için evlenmez.Bütün kadınlar, bir milyonerle evlenmeden önce, ona âşık olacak kadar kurnazdırlar.
Sayfa 270
Reklam
..zira para da saygınlık da emekle kazanılır öyle kayırmayla falan değil…
“ ‘Kendilerinden bir parça vermek’ derken ne kastediyorsunuz?” Bir an için beni inceledi ve bezgin görüntüsünün altında bir öfke kıvılcımı belirdi. “Para ve malzeme verebilecek olan sürüyle insan var, ama vaktini ve sevgisini verecek insan çok az çıkıyor. Bunu kastediyorum.”
Dünya, ibadet etme bakımından bulunur nimet değil; diğer yönden beş para etmez.
"İnsan kendini bilmeye, etrafını saran boşluğu fark ettiği an başlar. Adını koyamadığı bu boşluğa tırnaklarını geçirir. Onu eksiltemediğini, yok edemediğini anlayınca direnmekten vazgeçer ve çevresini eşyalarla, türlü uğraşlarla, ilimle, sanatla doldurmaya çabalar. Bir süre sonra anlar ki bunca şeye rağmen başını döndüren boşluk aslında dışında değil, içindedir. Üstelik onu doldurmak için koyduğu her nesne boşluğu küçülteceğine, genişletmiştir. Ateşe atılan odun gibi... O günden sonra ne eşya, ne para, ne başka bir şey. O boşluğa inanır ve içine sığacak birini arar. O insanı bulunca, ya da bulduğunu sanınca da boşluk, dev bir denize dönüşüp rayanı dibine çeker."
Sevgi avuç açıp dilenilebilir, para pulla satın alınabilir, armağan olarak sunulabilir sana, sokakta bulunabilir, ama haydutlukla ele geçirilemez.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.