Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Günümüzde umumî sosyolojik telakki
Hayatın sahtecilik, yalan, alavere dalavere, şartatanlık ve üçkağıtçılıktan ibaret olduğuna inanıyordu
Sayfa 50
"Nasıl ki insanlığın ilk dönemlerinde üretimlerinin niteliğinden ötürü taş devri, tunç devri gibi isimler verilmişse bizim dönemimize de tağşiş, tahrif, sahtecilik devri adı verilecektir."
Reklam
"Terbiye demek herhangi bir yaratıkta doğuştan var olmayan bir şeyi ona korkutma ile, dayakla, işkence ile zorla telkine uğraşmak demektir. Bunun için terbiye, uygarlık hilecisinin yüzümüze sürmeğe çabaladığı bir sahtecilik yaldızıdır. Hepimiz görünüşte medeni, fakat içimizden bir türlü değişmeyen yaratılışımızın esiri insanlarız. Bugüne kadar gelen filozoflar, felsefeler, türlü türlü terbiye metotlarıyle neye muvaffak oldular? Ortadan kaç hırsız. kaç katil, kaç zina yapan eksildi? Çünkü fiilde samimilik yok. Hükümetler görünüşte ne biçim alırlarsa alsınlar insanlara hala efendisine gelir sağlamak için yetiştirilen zavallı bir ayı terbiyesi veriliyor."
Çürüyen devletin mafya olanakları
Bornova nüfus Müdürlüğü’nde’deki beş şüpheli evrakta sahtecilik, suç örgütüne yardım ve yataklık, rüşvet alıp vermek, suçlarından tutuklandı. İnfaz düzenlemesi denilen af yasalarıyla bu suçlardan ucuz kurtuldular.
Spekülasyon, resmi kayıtlarda sahtecilik; kadastro planlarını yok etme, hileli ipotekler gırla gidiyordu. Ormanların kesilmesi ve plantasyonların kurulması için güdülen mücadelelerde noterler arşivleriyle büyük rol oynuyorlardı. Bir belgenin gerçeğiyle sahtesi nasıl ayırt edilirdi? Kurşun darbeleri, kiralık katiller, ölümcül pusularla karşı karşıya yaşanılan bir devirde bir çocuğun tam olarak nerede ve hangi tarihte doğduğu gibi önemsiz hukuki ayrıntıları kim düşünebilirdi? Hayat güzel ve can tatlıydı.
Reklam
Üniversitede en çok sevdiğim öğrenciler, yıllardır okulu bitiremeyenlerdi. Yanlarından ayrılamazdım. Onların başarısızlık masallarını büyük bir hayranlıkla dinlerdim. Sonra, onları öğrenci olarak bıraktım üniversitede: ben bitirdim. Meyhane arkadaşlarını da meyhanelerde bıraktım; ülkü arkadaşlarını da ülküleriyle başbaşa. Bir yerde durmasını bilemedim. Hiçbir yere varamadım. En çok da, başarısızların yanında kalmayı becermek isterdim. Beşiktaş'taki koltuk meyhanesindeki Reşit Beyle beraber geçirmek isterdim būtün yaşantımı. Beni bir yerde barındırmadılar. Şimdi, bir bakıma başarıya ulaşmış sayılırım başarısızlıkta: yalnız bu yere tek başıma geldim. Hep birlikte tutunamamayı ne kadar isterdim. Herkes ayrı bir dalda kaldı. Tek başına bir tadı olmuyor başarısızlığın. Burhan'ı da yarı yolda bıraktım. Kimi suçlayacağımı bilemiyorum. Bu arada çok hırpalandım. Görünüşümde öyle bir saflık vardı ki yaşayışıma herkesin karışabileceği izlenimini bırakıyordum. Bu nedenle yakamı bırakmadılar. Ben de, görünüşümdeki başka bir sahtecilik nedeniyle onların her davranışına açıktım. Buyrun beni yiyebilirsiniz, diyordum.
Sayfa 664Kitabı okudu
Görünüşte her kılığa giriyor, birbiriyle çelişen sözleri ediyordu.Kendi tabiriyle bunu "ekmeksiz kalmamak" için yapıyordu. Çünkü Hacı hayatın sahtecilik yalan alavere dalavere şarlatanlık ve üçkağıtçılıktan ibaret olduğuna inanıyordu. İçinde yaşadığı toplum bu temeller üzerine kurulmuştu. Böyle bir toplumda herkes daha iyi kazık atabilir yan çizebilir ve paçasını kurtarabilirdi.
"Nasıl olur!" diye geçirdi içinden. "Henry Jekyll bir katil için sahtecilik mi yapıyor yani!" Kanı donmuştu.
Sayfa 34 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bu arada çok hırpalandım. Görünüşümde öyle bir saflık vardı ki yaşayışıma herkesin karışabileceği izlenimini bırakıyordum. Bu nedenle yakamı bırakmadılar. Ben de, görünüşümdeki başka bir sahtecilik nedeniyle onların her davranışına açıktım. Buyrun beni yiyebilirsiniz, diyordum
Sayfa 665 - İletişimKitabı okudu
Reklam
... insan ne zaman açık konuşsa sahtecilik , soğukluk buluyor ya da kalın kafalı , kötü niyetli kişiler insanın içtenliğini hemen yanlış anlıyor .
Sayfa 191 - Can yayınlarıKitabı okudu
Dünya Savaşı'nın birbirini kovalayan saldırılarıyla etkili bulunan, uyanan millet ve bu milletin içinde birçok ileriyi görüş erbabı, çok acı düşünceler karşısında kaldılar. İki hareket şekli vardı: Birisi yapılacak hiçbir şey kalmadığına inanmak, ikincisi yapılacak hiçbir şey yoktur, tek bir şey kalmıştır, o da ölmek... Fakat hiç olmazsa vatan duygusuyla, milli duyguyla insanlık duygu ve şerefiyle ölmek... İnsan gibi ölmek, namuslu ölmek ve bunu tercih etmek vardı. Yahut düşmanların bütün İslam âlemini zincirle bağlayan ve ayaklarıyla çiğneyen insanlara boynumuzu uzatmak vardı. Tabiatıyla bizim milletimiz, böyle ağır bir sefalete ve felakete boyun eğemezdi, boynunu uzatamazdı. Bizim umumi felaketimiz hiçbir zamanda, hiçbir vakit milletimizin gayret duygularından ayrı kalma neticesi değildir. Belki milleti gayret duygularından beri tutmak isteyenlerin yapmış oldukları sahtecilik hareketlerinin neticesiydi.
Sayfa 25
Tüm ürünlerimiz, piyasaya sürülmelerini kolaylaştırıp ömürlerini kısaltmak amacıyla tağşiş edilir. Nasıl ki insanlığın ilk dönemlerine üretimlerinin niteliğinden ötürü taş devri, tunç devri gibi isimler verilmişse, bizim dönemimize de tağşiş, tahrif, sahtecilik devri adı verilecektir.
İyilik ya da kötülük, eylemlerin kendi doğasından değil, onu yapanların kimlikleri üzerinden değerlendirilir. Öyle ki, işkence, rehin alma, angarya, toplu sürgünler, yargısız infaz, sahtecilik, suikast, sivil halkın bombalanması- "bizim" tarafımızdan işlendiğinde ahlaki rengi değişmeyecek hiçbir zorbalık yoktur.
Sayfa 49 - George OrwellKitabı okudu
1.001 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.