Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İçinde duran gizli nöbetçi sanki kesin olarak ona her türlü sevinci yasak etmişti.
"Pazardaki tezgâhlarda binlerce rozet, onlarca madalya satılmayı bekliyordu. Hangi ellerden geçtiğini, hangi göğüslere takıldığını, hangi umutları uyandırdığını asla bilemeyeceği bu gurur ve iftihar nesneleri, tarihin en acıtıcı devalüasyonlarından birine uğramıştı. Tarihte bir şey olmuş, bir şeyler aniden gümbürdemiş, tarih sanki yarılmış, Soğuk Savaş çağında, dünyanın bu yakasında gurur ve iftiharla taşınmış olması muhtemel bu madalya, komşu ülkenin bir şehrinde, bir tabak mıhlama ve bir tava hamsiden daha ucuz hale gelmişti."
Sayfa 122
Reklam
Kadının yüreği savaş yerine dönen bir kır gibidir
Kadının yüreği zamanla ya da mevsimle değişmez; sonsuza kadar ölse bile asla yok olmaz. Kadının yüreği savaş yerine dönen bir kır gibidir; ağaçlar kökünden söküldükten, çimenler yandıktan, taşla kanla kızıla boyandıktan ve toprağa kemik ve kafatası ekildikten sonra, sanki hiçbir şey olmamış gibi sakinleşir ve sessizlik çöker; çünkü belli aralarla bahar ve güz gelir ve işlerinin başına geçerler.
Sayfa 102 - Olympia yayınlarıKitabı okudu
Herkesin gözleri dönmüş, savaş öncesinin kibarlığı sanki ölenlerle beraber göçüp gitmişti.
Sayfa 7
Hepimiz biraz suçlu değil miyiz engel olamadığımız ölümlerden ve mutsuzluklardan sanki? Yangınları, cinnetleri, yoksullukları, savaş ve hırsızlıkları seyrederken, hepimiz biraz katil, biraz hırsız ve biraz da fesat değil miyiz yani?
Ne zaman ki düşlerimin verdiği heves ile gündelik üzerine çıkan büyük emeller ruhumda filizlenecek olsa ve kapıldığım coşku ile sanki bir an için salıncakla en tepeye çıkan bir çocuk gibi yükseklerde hissetsem kendimi,her seferinde tıpkı o cocuk gibi çok geçmeden parkın zeminine inmeden daha savaş sancağını dikmeden, kılıcımı kınından çıkarmaya fırsat bulamadan yenilgiye çaresiz boyun eğmişimdir.
Reklam
Bin yıllık tarihini, tarihine karışan bin yıllık acılarını unutup, adına "hayat" dedikleri günahları dişliyorlar bir elmanın muazzam tadına varır gibi. Muhtaç başlara uzanmayı unutmuş omuzların, birbirine çarpıp kaçtığı lacivert bir koridor sanki artık zaman dedikleri. Sav savaş; savaş, aş olmuş. Din, millet, kök ayrımı gerekmiyor artık bu lacivert koridorda çarpışmak için.
“Geliyorlar, paşam,” dedi yaveri Cevat Abbas Bey. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu. “Geliyorlar.” Mustafa Kemal başını kaldırdı. Gözlerini önündeki manzaradan ayırmadan, sanki karşısına çıkan çakal sürüsünün meydan okuyuşunu kabul etmiş, geri dönmeye asla niyeti olmayan bir aslanın kükreyişi edasıyla, “Mesajınızı aldım, savaş teklifinizi kabul ettim!” dercesine şu yanıtı verdi Cevat Abbas’a : “Geldikleri gibi giderler!”
Sayfa 301
Günümüzde, sanki sürekli bir savaş durumu var­mışçasına, hayatta kalmak mutlaklaştınlıyor.
Gam mı ceylan gözlüler bizlere yar olmasa? Yeter ki kiliçlarla süngüler yar olmalı. Rahat yatakta ölmek sanki değil mi tasa? Savaş ve er meydanı bize mezar olmalı.
Reklam
Üç gün mü? Bana öyle geliyor ki onu yüzyıldır seviyorum, sanki ondan önce hiç kimseyi hiç bir zaman sevmedim. Hiç kimseyi onu sevdiğim kadar sevmemişimdir.
Bir süredir feminizme bir tepki olduğunu çok güçlü bir biçimde hissettim. Neden şaşırıyoruz? Ben şaşırmadım. Ataerkilliğe derin bir biçimde meydan okunmadı ve değiştirilmedi ki. Olan, ataerkilliğin kamusal olarak onaylanmış bir ses kazanması ve feminist sesi susturmasıdır, sanki sürmekte olan böyle bir savaş varmışçasına ve ataerkillik sanki "Bu savaşı biz kazanacağız." demişçesine.
...kaçmış olan İttihat ve Terakki ileti gelenlerinin taraftan olan bazı kimseler, "Millî Teşkilat" takma adı ile bir teşkilat kurarak ve padişah ile İstanbul Hükümeti'nin emirlerini hiçe sayarak savaşın acı sonuçlarıyla büsbütün tükenmiş olan halkı askerlik için toplamak, çeşitli unsurlar aralarında nifak çıkarmak, millî yardım bahanesiyle halkı soymak gibi işleri yapmaya yeltendiler ve böylece barış değil, sanki yeni bir savaş devrini açmaya çalıştılar.
Isla ☆•°
Isla başını salladı. "Ben seni seçtim... ihanete uğramış hissediyor. Beni umursamıyor bile." Oro ikna olmuşa benzemiyordu. Isla gözlerini kapattı. "Umursadığını varsayalım, benim uğruma bir savaş başlatır mıydı? Kendi halkını riske atar mıydı?" "Tam olarak bunu yapardı bence," dedi Oro, sanki düşüncelere dalmış gibi uzaklara bakıyordu. "Isla, yeniden eğitimine başlaman ve o mezara gitmemen gerek."
Sayfa 12 - ParolaKitabı okuyor
Sanki varlığı kendine anlamsız geliyor, bu dünyada yeri olmadığını hissediyordu.
Kültür Yayınları 2.CiltKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.