Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Remzên Te Di Canan • Melayê Cizîrî
Remzên te di canan ne bi endaze dirazin Heryek bi hezar rengê rewan-i me dixwazin Wan derbe li canê me wekî berq û birûskan Tîrê te di canan ne tinê sîne gudaz in Cana ji cefaya te û zulmê çi xeber dîn Ko tîrê ji cewra te di dil da me bi gaz in
Dilberê Serdarê Xûban • Melayê Cizîrî
Dilberê serdarê xûban Ez nizam ageh heye `Arif e bi halê qulûban `Alim e bi halê me ye `Alim e b’ daxê fu`adan Gezmeyên wan nûn û şadan çûne dil hetta biradan
Reklam
FAKİRLİKTEN KURTULUŞUN HİKÂYESİ Artık son horoz da çorba olmuştu. Horozun dulları yerde bir tahıl tanesi bulmak için geziniyorlar, ama bula bula çöp buluyorlardı. Köylüler artık yolun sonuna gelmişlerdi. Çok nadir olarak, ayda yılda bir köye uğrayan çerçilere verecek bir metelikleri bile yoktu. Sahip oldukları son şeyleri vererek yaşıyorlardı:
Sayfa 181
Arizona Üniversite­ si 'nde yapılan bir çalışmada aşk, din, politika gibi ciddi ko ­ nularda konuşan kişilerin, ayaküstü sohbet edip dedikodu yapan ya da havadan sudan konuşan kişilere göre çok daha mutlu oldukları tespit edilmiştir. Kısacası anlamlı sohbetler kendinizi iyi ve sağlıklı hissetmenizi sağlar.
O dönemde Atina ile Megara, ikisi de ticaret ve denizcilik kent- leri haline gelmekte olan bu komşu siteler, Salamis'in mülkiyeri ko- nusunda çekişiyorlardı. Atina açıklarındaki bu ada, limanın kilidi gi- bidir. Adayı elde tutan Atina'ya egemen olur ya da onu sıkıştırır. Atİnalıların tüm çabalarına karşın Megara'lılar onu işgal
Sayfa 136Kitabı okudu
Arizona Üniversite­ si 'nde yapılan bir çalışmada aşk, din, politika gibi ciddi ko ­ nularda konuşan kişilerin, ayaküstü sohbet edip dedikodu yapan ya da havadan sudan konuşan kişilere göre çok daha mutlu oldukları tespit edilmiştir. Kısacası anlamlı sohbetler kendinizi iyi ve sağlıklı hissetmenizi sağlar.
Reklam
Günümüz problemleride bunlar değil mi zaten?
Allah'ın şeriatını yürürlükten kaldırıp başka hükümlere baş- vurmadık mı? O'nun ölümsüz Kitabı'nı ve anayasasını bir kenara koyup haramı helâl, helâli haram yapan, insanlar tarafından ortaya ko- nulmuş kanunlarla değiştirmedik mi? Bozulma, her yere yayıldı ve diğeri olmadan, sadece bir tabakayla sınırlı kalmadı. Kötülükler, Müslümanların yaşadı- ğı ülkeleri doldurdu. İnsanlar arasında zulüm, fesat, hile ve yalan yayıldı. Müslümanların evlerine, kendilerine gece-gündüz kötülüğü ve ahlaksızlığı sergilemesi, arzuları harekete geçirmesi ve haramları çiğnemesi için uydu kanalları girdi. Bu zamanda dinine bağlı kimse, elinde kor bir ateş taşıyan kimse gibi oldu. Bátılın sancakları yükseldi, hakkın sancakları indirildi. Laiklik ve Batılılaşma propagandacıları için alan açıldı, Allah'a çağıran davetçilerin sesi kısıldı. Dine sanimak, radikallik/köktencilik ve terörizm oldu. Yoz laşma ve bozulma ise, ılımlılık ve orta yol oldu. Aramızdaki sı kıntılar gittikçe arttı. İçimizden bazıları, Müslüman kardeşlerine karşı kâfirlerden ve din düşmanlarından yardım istedi. Milliyetçi bayraklar altında gruplara ayrıldık. Allah yolunda cihadı terk ettik. Dört bir yanda ezilmiş olan kardeşlerimizi des- teklemekten kaçındık.
ATLANTİS VE LEMURYA
Tektonik Tabakalar, Atlantis, Zümrüt Kent Kim Olduğunuzu Biliyor musunuz ? D020903, Atlanta, GA. Soru: Bize, Atlantis Kıtası'ndan söz eder misiniz? Grup: Binlerce yıl boyunca, gezegeninizin tektonik tabakaları hareket ederken, bazı yerlerde kırılmalar ve yeniden birleşme­ ler meydana gelmişti. Yaşadığınız bölge tektonik bir tabaka­ nın
Bazı insanların kumar veya seks düşkünü olması gi bi, ko c ası da bir suçu araştırıp or t aya çı k ar t m aktan, sanığı baskı alnna almaktan o denli hoş­ lanı r dı. Böyle bir psi k oloji k sürek avına çıktığı günlerde varlığı adeta için için ışıldardı. Geceleri sı k sık unurulmuş karar metinlerini karıştırmasına yol açan aşı r ı bir gergin­ lik, dışa karşı çelik gibi bi r sağlamlığa dönüşürdü; az yer , az içer , ama peş peşe sigara yakardı, sözünü de sanki du­ ruşmaya saklıyormuş gi bi suskunlaşırdı. Kocasını bir kez bir savunma sırasında izlemiş ve bunu ik inci bir kez tek­ rar et m emişti; o karanlık tu tkuyu, sözlerindeki neredeyse kötücül denebilecek ateşi, yüzündeki o korkurucu ve ser t ifadeyi görünce öylesine korkmuşru, şimdi tehditkarca çattığ ı kaşları n ın altında k i sabit bakışlarında aynı ifadeyi tekrar görü r gibi oluyordu.
�RUVA SAVAfi'NIN N E DENi Tarihteki Onlü Çatışmanın Açıklanması Truva Savaşı olarak bilinen Akalar (çeşitli Yunan kabilelerinin ordu­ larına verilen ortak isim) ile Truvalılar arasındaki on yıllık çatışma klasik mitolojideki en ünlü olaydır. Bu, sayısız trajedilere yol açan uzun, kanlı ve yıkıcı bir savaştı. Bu savaş çeşitli savaşçıların
Reklam
Tanrı insanlar için hiç de tatmin edici olma­ yan bir tapınma nesnesi olurdu eibette." "'İnsanlar derken inananların oluşturduğu yığınları kaste­ diyorsan, tabii ki haklısın.Yine de eski günlerden Gnostik arka­ daşların Tanrı bilgisinin Tann'ya tapınmaktan daha önemli oldu­ ğunu söylerlerdi ve Tanrıyı bilmek için kötünün
Ardavirafname
l] Bir kez daha Çînvâd köprüsüne geldim. [2] Orada kötülerin ruhlarını gördüm. Ölümlerinden sonraki ilk üç gecede48 onların ruhlarına öylesine talihsizlikler, acı olaylar ve kötü şeyler gösteril­ mişti ki, dünyada asla o kadar kötülük görmemiş ve o derece sıkın­ tı çekmemişlerdi. [3] Kutsal Surûş ve tanrı Âzer’e sordum: “Bu ruh hangi insanın
Mustafa Kemal, acı ve sert tenkitçi olduğu kadar açık konuşan biriydi. Daha o zaman, 1907'de, arkadaşlarına şu fikrini söylemekten çekinmemiştir Köhneleşen ve canlılığını kaybeden Osmanlı İmparatorluğu gövdesi üzerine devlet oturtulamaz. Ancak Türk çoğunluğu toprağı üzerine oturtulabilir. Büyük devletlere bir likidasyon yaptırmaktansa,
Sayfa 49 - Pozitif Yayınevi, İkinci Baskı: Temmuz 2023
Doğrusu, alkolik olduğumu bile sanmıyorum. Evet, her gün bayılana kadar içebiliyorum. Ama atlar da koşuyor. Ko­ şan bir ata nasıl atlet denilmezse, benim her gün içki içmemi de alkolizme bağlayamayız. Bu bir tür, fizyolojik gereksinim değil benim için. Daha çok, örtüşme. En doğru tanım bu. Örtüşme. Unutmak ya da hatırlamak için de içmiyorum. Unutabileceğim ya da hatırlayacağım bir şey yok. Ne buna­ dım ne de bir ansiklopedik hafızayım. Gırtlağımdan aşağı akarken yemek borumu yakan, midemi ekşiten o sıvılara kar­ şı bir aşk besliyorum.
Mevlâna'nın Mesnevî, Dîvân-ı Kebîr, Dîvân-ı Şemsü'l-Hakayık gibi manzum ve Fihi mâ-Fih, Mektubât gibi mensur eserleri vardır. Mesnevî'si 6 cilttir, ilâve yedinci cildin kendilerinin olmadığı hakkındaki zan kuvvetlidir. Mesnevî, didaktik (öğ- retici) bir kitap olarak kaleme alınmıştır. Hikâyelerle büyük ve derin hakikatlar izah edilmiştir. Hem avama, hem havâssa hitâb eder. Mesnevî'nin şerhini Ankaravî yapmış ve bu şerh neşredilmiştir. Abidin Pa- şa'nın tercümesi de matbudur, fakat noksan kalmıştır. Şair Ahmed Avni (Ko- nuk) bey de bir Mesnevi Şerhi yapmıştır. Bu halen Türbe kütüphanesindedir. Tâhirü'l-Mevlevî'nin de bir tercümesi vardır. Veled Çelebi (İzbudak) efendinin tercümesi Maârif Vekâleti tarafından tab'edilmiştir. Mevlâna 20 seneyi bulan sürekli seyahatlarıyla geniş bir görgü ve kültür hazinesine sahip olmuş, Anadolu'da Rumca öğrenerek klasik Yunan kültürüyle de temas edip, fikrî ve tasavvufî büyük terkibini [=sentezini] Peygamber'e ve İslâm'a olan derin iman zemini üzerine kurmuştur.
Sayfa 553Kitabı okudu
83 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.