Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
reşit galip..
Türk aydınlanmasının Kuvvacı fedaisiydi. Rodos doğumluydu. İtalyanlar Trablus Savaşı sırasında oldu bittiye getirip Rodos’u işgal edince, henüz 17 yaşındayken doğduğu toprakları kaybetmenin acısını yaşadı. Kayıkla Marmaris’e geçti, İzmir’e geldi. Bugün Swissotel Büyük Efes’in hemen karşısında yeralan ve Ticaret Lisesi olarak eğitim veren Fransız
DOKUZ - OĞUZ MENKIBESİ
Dokuz - Oğuzlar evvelce, Kumlançu adı verilen bir ülkede otururlarmış. Burada Tuğla ve Selenga adlı iki ırmak akarmış. Bir gece oradaki iki ağacın üstüne, gökten bir nus nütunu indi. Bu ağaçlardan biri sümü yani huş yahut kayın ağacı (bouleau), diğeri kasuk (yani Cihangüşâ’ya göre çamfıstığı, Mahmud-i Kâşgarî’ye göre fındık) ağacı idiler.
Reklam
Ali Suavi Çırağan'ı basıp Sultan Murat'ı tekrar tahta geçirmek isteyinceye kadar Abdülhamit 'örfen' deliydi; sonra 'tıbben' çıldırdı. Düşün bir kere: Suavi vakasından sonra Prusya elçisine, "Beni muhafaza edin!" diye yalvarıyor. Belinde Osman'ın kılıcını taşıyan bir adamın bir kavas kadar haysiyeti yok. Bir ecnebi sefirine bunu söylemek için bir devlet reisi deli olmalı.
Sayfa 115 - oğlak
Mezarlıkta yürüyordum. Katılaşmış bedenlerin ve tahta kütüklerin arasında. Tek bir haykırış, tek bir şikayet yok. Yalnızca topluca, sessiz bir can çekişme. Kimse kimseden yardım dilemiyordu. Ölmek gerektiği için ölüyorlardı. Kimse zorluk çıkarmıyordu.
Sayfa 140
Zavallı yalnız prenses, diye düşünüyor olmalılardı. Wisteria'nın beceriksiz vârisi. En değersiz vârisi. Hiçbir zaman hükümdar olamayacak kadar ciddiyetsiz bir prenses. Eğitimi tam değil. Yeterince asil değil. Ablası daha iyi bir adaydı. Ablası tahta geçmeliydi. Küçük kız kardeşi keşke ölmeseydi. O bize hükmedebilirdi. Annesi yok ki şefkati nereden öğrensin? Ablası yok ki asaleti neredem bilsin? Babası yok ki hükmetmeyi ilk elden gözlemlesin. Bir eşi yok ki yardım etsin. Tüm ailesini kaybetmiş. Ona bir kraliçe olmayı öğretecek kimse yok. Halkı ona değer vermiyor. Onu istemiyor. Onu sevmiyor. Kimse onu sevmiyor. Sevdiği herkes gitti. Onu sevecek kimse yok. Yalnız prenses. Zavallı prenses. Kırılgan prenses. Parçalanmış prenses. Ölümcül prenses.
Sayfa 430Kitabı okudu
Ben Tanrı’ya benzer, Tanrı’dan olmuş Türk Bilge Kağan, Tanrı irâde ettiği için, hâkanlık tahtına oturdum. Ey milletim, ey hânedânım! Sözlerimi dikkatle dinleyin! İleride gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar bütün milletler şimdi bana tâbidir. Bugünkü gibi kargaşa olmaksızın Türk Hâkanı Ötüken’de
Reklam
"Nefsini terk etmeden, Rabbini arzularsın Sen hayvânı geçmeden, insânı arzularsın "Men arefe nefsehû, fekad arefe Rabbe" Sen kendini bilmeden, Rabbini arzularsın Sen bu evin kapısın, henüz bulup açmadan Mâşuka kavuşacak zamânı arzularsın Dışarı üfürmekle yakılır mı bu ocak? Gönlün Hakk'a vermeden, ihsânı arzularsın
Sayfa 232Kitabı okudu
Ama tabiatına güvenim yok; fazla insan sütü emmişsin, en kestirme yoldan gidecek yürek yok sende. Yükselmek istemesine istiyorsun; içinde hırs yok değil; taş gibi de bir yüreğin olmalı yanında, o yok sende. Can attığın şeyi namusunla, suya sabuna dokunmadan elde etmek istiyorsun. Hem dalavere yapmayacaksın, hem de hakkın olmayan tahta oturacaksın.
O halde iste. Cesur ol ve karşıma çıkıp iste.
"Diyarı bu hale getiren sensin, Daren. Kuralları çiğneyen biri için kuralları fazla sorguluyorsun.” “Ben Ateş Krallığı'nın lorduyum,” dedi karşılık olarak. “Kuralları da yok ederim. Ama sen bana kurallarla ilgili nara atamazsın. İlk kuralı çiğneyen sendin. O yüzden bana düzenden bahsetmeye kalkma.” “Tahta oturmak istiyorsan otursaydın Daren, kimse senin altından çekip almadı.” “İstersem, otururum.” “O halde iste,” dedi Arın. “Cesur ol ve karşıma çıkıp iste.”
Sayfa 488 - Dex yayınları, Daren, Arın.Kitabı okudu
Yükselmek istemesine istiyorsun; içinde hırs yok değil; taş gibi de bir yüreğin olmalı yanında, o yok sende. Can attığın şeyi namusunla, suya sabuna dokunmadan elde etmek istiyorsun. Hem dalavere yapmayacaksın, hem de hakkın olmayan tahta oturacaksın!
Sayfa 18
Reklam
terman'da gün yavaş sönüyor kuzularla, dağlar arkasından gülerek güneş, tütün tarlalarına değerek suyun akışında yunarak çekiliyor kapılar gün batımı içinde çocuklarla gıcırdar
Sayfa 42 - Ayyıldız Matbaası - Ankara - 1978, SÜRGÜN HIZI
Gitmek / Buğu
Az önce önünden geçen kadını ilgiyle inceledin. Derisi büzüşmüş yüzünün görüntüsü buruşuk bir muşambaydı sanki. Eski yüzlü kumaşlar vardır ya hani, yıpranmış döşemelikler, işte kimi insanların eski yüzlü olduğunu düşündün, hatta onun böyle doğduğunu, hiç genç olmadığını. Uzaklaşmaktaydı ama görüntüsü asılı kaldı gözlerinde, içine battı bakışlarındaki hüzün yüklü ışık, canın acıdı. Üst dudağı çizgiydi, ince bir çizgi, öpülmemiş, öpülmeye değer görülmemiş, gün geçtikçe unutmuş unutulmuşluğunu. Mutsuzluklar göçertirdi bir kadını. Özenerek diktiği, göğüs bölümünü balgümeciyle süslediği geceliğini giyip gitgide buzlaya dönüşen yatağına suçlu suçlu sokulduğu gecelerde itilip kakılmak, ipince dudaklarından, tahta gibi gövdesinden, varla yok arası memeleri yüzünden suçlanmak. Asmadaki bir salkım mor üzümün tanelerini sarmalayan buğuyu silmek gibi kolay mı yaşamdaki yanlışlıkları silmek?
"Sultan Hamid tahta geçtiği zaman Avrupalılar Bosna Hersek memleketini ellerine geçirmek, Islahatın mutlaka iki ay içinde uygulanmasını sağlamak için baskılarda bulundular. Artık Osmanlı Devleti'nin başlı başına kendisini yönetmeye yetersiz kabul edilmesi gerektiğini ve bundan dolayı emri altına almak gerektiğini kesin bir şekilde
Sayfa 359 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
"Kardeşim! Türkler arasında ebediyen kabul edile­meyecek bir meslek varsa o da heykel sanatıdır. Memleketine faydalı olacak, işe yarayacak bir şey öğren. Heykeltıraşlıkla burada ne yapacaksın? Ecdadımızın bırakmış olduğu suları kurumuş çeşmelere bugün musluk takacak paramız yok. Ecdadımızdan çoğu mezarlarında taşsız yatıyor. Birçoğunun
Sen bana baktın, ben sana. Ay ve Güneş tutuldu. Anka, küllerinden tekrar doğdu. Ruhlarımız birleşti, gri oldu. Belli belirsiz hayatımın tek yolu, Kayamın yosunu oldun. İnatçı oldun, benim oldun. Kaya oldum ben Her bir dalgada aşındım, yok oldum. Fark ettim, boştu çabam, Sen, yontulmaya hazır bir tahta değildin. Ben, o dillere destan marangoz. Seni ben yaktım, beni senin küllerin…
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.