Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsan yaradılışı tam bir eşitliğe razı olamaz. Ufak tefek imtiyazların teşvikine de muhtaçtır. Diyebilirim ki bizzat iyilik dahi ancak ceza görmesi ve ayıplanması icap eden bir kötülüğün bulunmasıyla kabildir. Günde iki defa Edirnekapı ile Fatih arasındaki yolu en uzun zaman içinde, her adımı ayrı ayrı hayaller peşinde atarak gider gelirdim.
Kazım Karabekir'in babası
1306 ’da Hicaz alaybeyliğine naklolundu. Beraber bu seyahatleri yaptık. Üç sene kadar Mekke ’de vazife gördü. 1309 ’da koleradan vefat etti. Mezarı Mekke ’de, Cennet-i Muallâ ’dadır. Babamı iyice hatırlıyorum. Pek kuvvetli bir vücuda ve bir seciyeye malikti. Güzel ata biner ve kılıç kullanırdı. Fakirlere çok acır, yetim çocukları himaye ederdi. Tasarrufa ehemmiyet vermezdi. “Ben çocukken evimden, köyümden ayrıldım, varlığımı kendi azmimle kazandım. Hazıra konanlardan kuvvetli seciyeli kimse az çıkabiliyor. Çocuklarımın da benim gibi yalnız kendi varlıklarına güvenebilmeleri için kendilerine bir servet bırakmayı düşünmüyorum. Sağlığımda kimsesizlere, düşkünlere yardımı daha ziyade arzu ediyorum” derdi. .. Babam hediye bile kabul etmezdi. “Vazife başındaki insanlar çöp bile almamalıdırlar” derdi. Namazını, orucunu terk etmezdi. Kırım Seferi ’nde ve gençliğinde eda edemediği namazlar için de beş vaktine beş katardı. Kaza ve kadere tamamıyla inanırdı. Fakat şahsın irade-i cüziyesi olduğundan azim ve iradesiyle hayatını istediği istikamette yürülebileceğine de kani idi. Babamın bende bıraktığı intiba tam bir “Türk modeli” olmasıdır. Sözüne sadık, samimi, vazifesine düşkün, herkesin iyiliğini ister, yalan-dolandan hoşlanmaz, riya bilmez, imanı gibi vücudu da salabetliydi.
Reklam
Kış aylarında birden hastalandı Mustafa Hoca. Karlı bir günde, karısının ısrarlarına rağmen derse gitmiş ve vasıta bulamadığı için okula kadar yürümek zorunda kalmıştı. Onu yollamak istemeyen Jale Hanım'a, "Bu iş şakaya gelmez, demişti, "Bir mühendisi iyi yetiştirmezsek, sonra felâketlerle karşılaşırız; yapılar çöker, şakası yok
Sayfa 237Kitabı okudu
Kendinin Ağacı
istemeden büyümüş bir ağaçtan bahsediyorum istemeye istemeye büyüyen ağaçlardan toprağı güneşi ve suyu istemeden ve kuşu ve rüzgârı bazı yerleri hiç olmayan bir ağaç bazı yerleri olması gerektiğinden fazla
Everest
Ne yazık ki yazmaya çalışmanın pek anlamı yoktu. Kelimeler aklına gelmiyordu. Bunun olmasından nasıl da nefret ediyordu. Son zamanlarda çok sık oluyordu... böylesi bir zorlukla daha önce hiç karşılaşmamıştı. Aidan McBridela tanıştığından beri yazmak zordu! Onunla bu akşam buluşacağı için endişeliydi. Hafif bir akşam yemeği hazırladı ama neredeyse
Sayfa 207
"Evet, öfkeni anlıyorum, yaşadıklarını da öyle ama benim de başka bir hayatım olsaydı diye dilemekten başka çarem yok şu an." "Senin de benim oğlum olduğun bir hayat isterdim. Tam şu an." "Ve hala isterim. Geçmişe dönmezsin ama geleceği inşa edebilirsin." "Bu," "Bana acımana gerek yok," "Sana hiçbir zaman acımadım," "Ve senden de hiçbir zaman nefret etmedim; aksine, sevdim. Burdayım," "Ve karşında senin gibi hatalar yapmış yaşlı bir adam var. Burdayım, istediğin her an. Eğer kendini yeni birisi gibi tanıtıyorsan ve olduğun kişiyle kendini kabul edemiyorsan yeni hayatında yer almak için hazırım. İster bir abi ister bir arkadaş bir..." "Bir baba. Benim için Helin ne ise sen de osun çünkü aşık olduğum kadının oğlusun."
Sayfa 138 - İndigoKitabı okudu
Reklam
Düşünüyorum
Şimdilerde pek az umudum kaldı. Önceleri aranıyordum, sürekli ortalıkta dolanıyordum. Bir şeyi bekliyordum. Ne? Hiç bilmiyordum .Yine de hayatım bundan ibaret olamayacağını, yani tam anlamıyla bir hiç olamayacağını, hayatın bir şey olması gerektiğini düşünüyordum ve bir şeyin gelip beni bulmasını bekliyordum, onu arıyordum hatta.Şimdi beklenecek bir şey olmadığını düşünüyorum ve odamdan çıkmıyorum, bir sandalyeye oturup hiçbir şey yapmıyorum. Dışarıda bir hayat olduğunu ama o hayatta hiçbir şey olup bitmediğini düşünüyorum. Benim için hiçbir şey. Başkaları için belki de bir şeyler oluyordur, mümkün bu, beni ilgilendirmiyor artık. Ben buradayım, bir sandalyeye oturmuş, evimdeyim. Hayallere dalıyorum biraz ama tam olarak da değil. Neyin hayalini kurabilirim ki? Ben sadece burada oturuyorum. İyi hissettigimi söyleyemem, keyfimden oturmuyorum burada, tam tersine. Burada oturup kalmakla hiç iyi etmediğimi düşünüyorum, bir süre sonra, mutlak surette hiç değilse bir kere yerimden kalkmam gerektiğini de biliyorum. Hatta burada saatlerce, hatta günlerce hiçbir şey yapmadan oturup kalmış olmaktan belli belirsiz bir rahatsızlık hissediyorum. Ama yerimden kalkıp bir şey yapmak için bir neden de göremiyorum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, ne yapabilecegimi hiç bilmiyorum.
Sayfa 81 - Can YayınlarıKitabı okudu
günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan
"... Sen burada ölürsen ve ben canlı çıkarsam, 12. Mıntıka'da dönebileceğim bir hayatım kalmayacak. Benim bütün hayatım sensin, Katniss. Sensiz bir daha asla mutlu olamam." Buna tam itiraz edecekken parmağını dudaklarıma koydu. "Senin için durum farklı. Zor olmayacağını söylemiyorum elbette. Ama senin için hayatı yaşanılır kılacak başka insanlar da var."
Sayfa 402Kitabı okudu
Benim yöntemim farklı... Fikri hemen eyleme dökmeye kalkışmam. Aklımda bir fikir filizlendiğinde bunu ilkönce kafamda şekillendirmeye başlarım. Yapıyı değiştiririm, eklemeler yaparım ve aygıtı zihnimde çalıştırırım. Yaptığım bir türbini düşüncelerimde işletmem ile atölyemde test etmem arasında benim için hiçbir fark yoktur. Eğer bir dengesizlik varsa proje henüz ortada yokken kendim için aldığım küçük notlarla sorunlu kısımları kaydederim. Makine kesinlikle düşündüğüm şekilde çalışacaktır ve deney tam anlamıyla planladığım doğrultuda yürüyecektir. Yirmi yıllık çalışma hayatım boyunca bunun tek bir istisnasıyla bile karşılaşmadım. Neden başka türlü olsun ki? Mühendislik, elektriksel ve mekanik şekillerde pozitif sonuçlar verir. Matematiksel işleme tabi olmayacak ve etkileri ya da sonuçları uygun teorik ve pratik veriler doğrultusunda hesaplanamayacak çok az konu vardır.
Reklam
Dünya Ruhu: Öyleyse senin bütün didinip durmalarının ve ıstıraplarının amacı budur; sen bunun için varsın, nasıl ki diğer bütün her şey bunun için varsa. İnsan: Fakat hayattan bana kalan nedir? Hayatım dolu olduğunda dert ve tasa; eğer boşsa can sıkıntısı. Bunca zahmet, meşakkat ve ıstırap karşılığında nasıl bana böylesine sefil bir ödül sunarsın? Dünya Ruhu: Ama yine de bu ödül senin bütün sıkıntılarına uygundur ve tam da onun yetersizliği nedeniyle böyledir bu. İnsan: Bu gerçekten benim anlama kabiliyetimin ötesinde. Dünya Ruhu: Biliyorum. - (kenarda) Hayatın değerinin tam da onun istenilmeye değer olmadığını (onu istememeyi) öğretmesinde yattığını ona söylemeli miydim? Bu yüksek adanış için önce hayatın kendisinin onu hazırlaması gerekir. Söylediğim gibi bir bütün olarak bakıldığında her bir insan hayatı bir tragedyanın niteliklerini sergiler ve biz kural olarak hayatın bir dizi düş kırıklığıyla dolu umut- tan, boşa çıkmış emellerden, suya düşmüş tasarılardan, çok geç fark edilmiş yanlışlardan başka bir şey olmadı- ğını ve şu kederli şiirin içinde barındırdığı hakikatin onun için de geçerli olduğunu anlarız: O zaman yaşlılık ve tecrübe el ele, Götürür onu ölüme ve anlatır ona, Böylesine acılı ve uzun bir arayıştan sonra Bütün hayatının yanılgılarla dolu olduğunun
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
Yalnızız'da Proust'un satırlarıyla karşılaşmak çok hoş oldu.
"Matmazel Albertine gitti!" Izdırap psikolojide psikolojiden ne kadar daha ileri gider! Daha bir saniye evvel, kendimi tahlil ederken, sanıyordum ki birbirimizi görmeden ayrılmak tam arzu ettiğim bir şeydi ve Albertine'in bana verdiği zevklerin âdiliği ile beni gerçekleştirmekten alıkoyduğu zevklerin zenginliğini mukayese ederken kendimi ince bulmuş, bir daha onu görmek istemediğimi ve artık onu sevmediğimi sanmıştım. Fakat şu kelimeler: "Matmazel Albertin'e gitti!" kalbimde uzun zaman dayanamayacağım bir ızdırap uyandırmıştı. Böylece anlamıştım ki, bir hiç sandığım şey, sadece benim bütün hayatım imiş. İnsan ne kadar kendini bilmiyor!"
Sayfa 238
Basitlik ve sahtelikten oluşan mutluluklarda varsın mutlu olma ne kaybeceksin ki?
"Kendiminkiyle toplumdaki diğer insanların mutluluk anlayışının tamamen farklı olabileceği endişesi, bu endişeyle geçirdiğim geceler, yattığım yerde dönüp durmama, kıvranmama, çıldıracak raddeye gelmeme bile neden olmuştu. Acaba mutlu değil miyim?" İncelemede demiştim ya "Yalnız değilmişim." yerleri var, o yerler işte buralar
397 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.