Yukarıdaki geçen ifadede ne demek istediğimi birazdan dile getireceğim. Fakat öncesinde kitabın kendisiyle ilgili iki üç kelam etmek isterim.
Kitap tamamen “Ahmet Ümit” üslubunda kitap olmuş. Diğer romanlarından farklı olarak şehir bu sefer İstanbul değil, Konya olarak seçilmiş. Yine her kitabında bildiğimiz Baş komiser Nevzat yok bu romanda.
SPOILER SPOILER
Kitap içeriği hakkında bilgi içerir.
Allah’ın indirdiği bir kitapta, kutsal bir kitabın incelemesinde “spoiler” da olur mu diyeceksin biliyorum, ama olur. Nasıl mı olur? Bakalım nasıl olurmuş.
Okumadın ki sen bu kitabı, hem de hiç okumadın, onun için çok güzel olur “spoiler”, hatta en rahatsız edeninden. Sana sorsalar en başta
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Okuyalı epey zaman oldu. Açıkçası bu kitabı incelemek isteği bu sitedeki incelemeleri okuyunca oluştu. İnceleyenlerin birçoğu uzun uzun açıklamak, örnekler vermek, neden desteklediğini anlatmak yerine adeta Muazzez Hanım’ın fanı gibi okunmalı, mükemmel şeklinde yorumlar yapıyor. O kadar garip, şişirilmiş inceleme
Her gönle nasip olmayan bir incelik ve hassasiyetle "Yağmur" adıyla taşıyor satırlara, Peygamberi;
Yağmur'un ölü tabiatı yeniden dirilttiği gibi Muhammed'in (sav) de ölü kalpleri dirilteceği umudunu taşıyor dizelerinde...
Yağmur'u yazmaya bir yolculuk sırasında başlıyordu
Nurullah Genç ve yıllar sonra şu sözlerle dile getiriyordu hâlini:
Daha başta “Dokuz sekizlik sevdaların sahibi ben; isimleri Meriç ve Tuna olan deniz gözlü çocukların diyarından, kömür gözlü Dicle ve Fırat’ların memleketine gidiyorum...” demiş yazar. Anlamışsınızdır bu harika cümlenin meramını.
Edebiyat, özellikle de gezi yazılarında uzun uzun tasvir yapmayı bırakalı çok oldu. Kelimelerden alınmış görev,
Bilimkurgu-Çizgiroman ve Manga Etkinliği kapsamında yapacağım üçüncü incelemem olacak. İşte İnsan ile 1970’ler den, İsa’nın Çarmıha Gerildiği döneme yolculuk edeceğiz. Etkinlik Linki: ---->>> #28996895
Bu tarz kitaplar okuduğumda aklıma hemen izlemiş olduğum birkaç film geliyor. Bu sefer de Mel Gibson’ın yönetmenliğini yapmış olduğu
Tarihi kaynağın olduğu dönemlerin öncesi ile ilgili bir şey söylemek zaten imkânsızdır. Kaynağın olduğu dönemlerde dahi biyografik kaynak yok denilecek kadar azdır. Örneğin tam bir Sokrates biyografisi onca kaynağa rağmen mümkün değildir. Bugün zaten bu konu tartışılmaktadır. Platon'un Sokrates'i her ne kadar meşhur olduğu için kabul
M. Kemal hakkında bilmediğim, duymadığım ne var ki böyle hacimli bir kitabı okuyayım’ düşüncesiyle Mango'nun Atatürk'ünü yıllardır almamış ve okumamıştım.
Fakat son yıllarda, M. Kemal gibi her konuda “ben, ben, ben” diyen bir ses ülkeyi zindana çevirince ve yağmadan pay alanlar hariç herkes Türkiye’den kaçıp, canını kurtarma gayretine
𝐘𝐮𝐬𝐮𝐟 𝐊𝐚𝐩𝐥𝐚𝐧 ile 𝐢𝐥𝐤 𝐝𝐞𝐫𝐬: 21 Ekim Cuma 2022
• Ülkenin ve ülkenin çocuklarının çok kötü bir felakete sürüldüğünü bilmemiz lazım.
• Şu an çok büyük bir belirsizliğin ve bilinemezliğin eşiğine doğru sürükleniyoruz. Böyle gitmez buna dur dememiz lazım. Çocuklarımızı kaybediyoruz.
•
Kitap milattan önce başlıyor ve günümüze kadar geliyor.. Sıralı bir şekilde yaklaşık 600 deneme türünde yazılmış tarihi olaylar. Kimler kimler yok ki… Yazarlar, ressamlar, peygamberler, besteciler, bilim adamları say say bitmez bu. Kişileri, olayları her başlık altında ayrı ayrı incelemesi de okuma açısından kolaylık sağlıyor.
Gerçi kendi adıma
Hz. Lut Sedum kavmine peygamber olarak gönderildi. Sedum kavmi Mutefike kasabasında yasamaktaydi. Hz. Lut Sedum kavmine geldiği zaman gördüğü manzara karşısında dehşete düşmüştu. Çünkü Sedum kavmi erkek erkeğe cinsel ilişkiye giren ve bunu ulu orta utanmadan yapan bir kavimdi. Cadde üzerlerine oturuyor yoldan geçen erkeklere taş atıyor eğer taş
Sezai Karakoç. Türk şiirinin yaşayan en büyük ve en saygın sesi. Sadece şiirleriyle değil; yazılarıyla, duruşuyla, dünya görüşü ve dava anlayışla çağımızın ötesinde düşünce adamı. Benimse sanatı, kişiliği ve hayata karşı duruşuyla bir bütün olarak çok sevdiğim, saygı duyduğum ve merak ettiğim isim.
Hepimizin bildiği bir Sezai Karakoç dizesi
Rivâyete göre İsmail -aleyhisselâm-, meseleyi öğrendiği andan itibaren kurban olmaya can atmaya başlamış, bunun için de babasına;
“–Babacığım, emrolunduğun işi çabuk yap.” demişti.
Bunun üzerine İbrahim -aleyhisselâm- oğluna;
“–Ey oğulcağızım, sen bu işin acısını bilmezsin. Onun için acele edersin.” dedi.
İsmail
Bünyamin neslinden olduğu da söylenen Hz. Yunus (a.s.)'ın adı İncil'de Jonah veya Yonah olarak geçer. O, geniş topraklara hükmeden Asurluların başkenti Ninova şehrine peygamber olarak gönderilmiş ve yaygın kanaate göre M.Ö. 860-784 yılları arasında II. Yereboam devrinde yaşamıştır. Kalıntıları Irak'ta Musul kentinin tam karşısında Dicle Nehri'nin doğu yakasında bulunan bu şehir onun zamanında Asur medeniyetinin ihtişamını temsil ediyordu. Günümüze ulaşan ve çok geniş bir alana yayılmış bulunan kalıntıları dahi bu ihtişamı göstermeye yeter bulunmaktadır. Bugün orada Hz. Yunus (a.s.)'a nispet edilen bir tepe de mevcuttur.