Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
_Asıl mesele, şimdiye dek kimsenin görmediğini görmek değil fakat daha çok şimdiye dek kimsenin düşünmediği bir şeyi düşünmektir. Dolayısıyla bir filozof olmak, doğa bilimcisi olmaktan çok daha fazla şey talep eder. _Orta çağlar bize tecrübe etmeksizin düşündüğümüzde nereye gideceğimizi gösterdi. Yaşadığımız yüzyıl da düşünmeksizin tecrübe
İki fizikçi düşününüz. Aralarında şöyle bir tartışma geçiyor: Ben Newtoncuyum. Fiziğin problemleri ancak Newton'un görüşleriyle halledilebilir. Ben buna katılmıyorum, zira ben Einsteincıyım. Newton'un fikirleri bir sürü soruna uygulanamıyor. Onun görüşlerini savu­ nanlar gericidir. Amaç problem çözmek. Tabii ki böyle bir tartışma fızik dünyasında mümkün değildir. Politikacılara bakıyorum; durum bunun tam tersi. Kimisi solcu, kimisi sağcı; kimisi fazla sağa kaçtığı için, kimisi fazla sofa kaçtığı için veya yeterli sağcı yahut yeterli solcu olmadığı için eleş­ tiriliyor. Herkesin elinde bir reçete, bunu her probleme uygulama hevesinde. Sanki onlar problemlere göre çözüm bulmak zorunda değiller de, problemler kendilerini onların ellerinde taşıdıkları çözümlere göre ayarlamak zorundalar.
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
Durmadan senin kararını eleştiriyor gibi olabilirim, ama ne kadar uzağa gidersen git, buradan gerçek anlamda kaçabilir misin? Anlayamadığım tarafı bu işte. Mesafenin uzaklığına pek güvenmesen iyi olur." Yerine göre, kader dediğimiz şey, dar bir yerde sürekli yönünü değiştirerek dönüp duran bir kum fırtınasına benzer. Sen de, ondan
_Uyanmanız için ne kadar çok tiksinti biriktirmemiz gerekiyor? _Nerede tükettin ömrünü? Bir hareketin hatırası, bir tutkunun işareti, bir maceranın parıltısı, güzel ve firari bir cinnet - geçmişinde bunların hiçbiri yok; hiçbir sayıklama senin ismini taşımıyor, seni hiçbir zaaf onurlandırmıyor. İz bırakmadan kayıp gittin; senin rüyan neydi
Ne var ki yaşlandıkça anne babamızın bize vermediği sevgiyi verebilecek başka insanlar bulmak daha da zorlaşır. Ancak bedenin beklentileri yaşla azalmaz, tam tersi. Yalnızca başkalarına yönelik hale gelir, genellikle kendi çocuklarına ve torunlarına yönelik olur. Bu düzeneklerin farkına varır, baskı ve inkardan kurtulursak kendi çocukluğumuzun gerçekliğini görebiliriz. Böylece daha önce değilse de doğumdan itibaren tatmin edilmek üzere bekleyen ihtiyaçlardan kurtulabilen bir insan yaratabiliriz kendi içimizde. Sonra anne babamızın bize göstermediği ilgiyi, saygıyı, duygularımıza dair anlayışı, gerekli olan korumayı ve koşulsuz sevgiyi kendimize gösterebiliriz. Bunu gerçekleştirmek için bir de deneyime ihtiyacımız vardır : Bir zamanlar olduğumuz çocuğu sevme tecrübesi. Aksi halde sevginin ne olduğunu bilmemiz mümkün değildir.
Sayfa 18
Ben hep şimdiki zamanda yaşarım. Geleceği bilmem. Artık geçmişim de yok. Biri, her şeyin mümkün olmasıyla çöküyor üzerime, öteki, barındırdığı hiçbir şeyin gerçek olmamasıyla. Ne umutlarım var, ne de pişmanlıklarım. Hayatımın bugüne kadarki halini –yani çoğunlukla, istediğimin tam tersi şekilde aktığını– bildikten sonra ne söyleyebilirim ki geleceğim hakkında, beklemediğim, dilemediğim bir şey olacağından, benim dışımdan bir yerden, hatta bazen kendi irademin bir oyunu olarak başıma geleceğinden başka? Geçmişimde ise, hatırlayıp da gereksiz yere yeniden yaşamayı arzulayabileceğim hiçbir şey yok. Kendi benliğimin izinden, onun bir benzerinden başka bir şey değildim ben. Geçmişim, olmayı başaramadığım her ne varsa onlarla dolu. Uçup gitmiş anlardaki duyguları bile özlediğim yok: Duygu şimdiki zamana muhtaçtır; o an geçtikten sonra sayfa kapanır ve hikâye sürer, öykü ise biter.
Sayfa 150
Reklam
bölüm 12: kibar çocuklar birinci olur
Hakkında daha çok düşündükçe, hayatın Yinelenen Mahkumun İkilemi oyunuyla dolup taştığını fark ediyorsunuz. . Kazanan strateji, dikkat çekici biçimde, içlerindeki en basit ve görünüşte en az zekice olandı. Adı Kısasa Kısas'tı. Açılış hamlesi olarak işbirliği ile başlar ve sonrasında basitçe rakibinin bir önceki hamlesini kopyalayarak devam eder.
_Bu dünya için yaratılmış biri değilim ben. Yabanıl ve ürkeğim. Ruhuma ve kafa yapıma en uygun olan şey, münzevi bir hayat yaşamak. Bu dünyaya neden geldiğimi sorup durmuşumdur kendi kendime. _Kötülüğün, erdem karşısında kazandığı zaferlerden duyduğu şeytansı mutluluk, gerçekten çok garip, anlatılabilir gibi değil. _Alçak adam! Kalleş! Kadınların
"İnsanın aşkından ölmesinin dilde hoş görülebilir şiirsel bir abartı olduğunu düşünmüşümdür hep. O akşam, bir kez daha kedisiz ve onsuz olarak eve döndüğümde, yalnızca insanın ölmesinin mümkün olduğunu değil, benim de böyle yaşlı ve kimsesiz bir halde aşkımdan ölmekte olduğumu anladım. Ama aynı zamanda bunun tam tersi bir gerçeğin de geçerli olduğunun farkına varmıştım: Yaşadığım kabusun verdiği zevki dünyada hiçbir şeye değişmezdim."
_İletişim, karmaşık bir sorundur ve benim gibi bazı içe dönük kişiler bu sorunu tuhaf, tamamen tatminkar olmayan ama ilginç bir yolla çözmüşlerdir: Biz yazarak iletişim kurarız, ama dolaylı bir yoldan. Sanki sağır ve dilsizmişiz gibi. Ve yalnızca yazıyla değil, dolaylı olarak da. Hayali durumlardaki hayali insanlar hakkında öyküler yazarız. Sonra
372 öğeden 241 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.