Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Okuyalı epey zaman oldu. Açıkçası bu kitabı incelemek isteği bu sitedeki incelemeleri okuyunca oluştu. İnceleyenlerin birçoğu uzun uzun açıklamak, örnekler vermek, neden desteklediğini anlatmak yerine adeta Muazzez Hanım’ın fanı gibi okunmalı, mükemmel şeklinde yorumlar yapıyor. O kadar garip, şişirilmiş inceleme
İNTİKAM ALMAK BİREYSELDİR, CEZALANDIRMAK TANRI'NIN İŞİDİR!
Nike'ın ünlü sloganı ''JUST DO IT'' bir idam mahkumunun son sözü imiş. Sadece yap!
Tarih : 15 Mart 1832, 186 yıl önce!
Yer : Dijon / FRANSA
Bu inceleme yedi bölümden oluşuyor. Dilerseniz istediğiniz bölümü ya da bölümleri bağımsız olarak okuyabilirsiniz:
Bölümler:
1- Homeros kimdi?
2- İlyada destanı
3- Troya savaşının Öncesi
4- İlyada’nın özeti
5- Akhilleus
Asırlardan beri süre gelen “devlet” hakkında yazılan bütün eserlerin yazımlarının aslında birer cevap olduğunun gerçeği su götürmezdir. Aristoteles’ten günümüze kadar yazılan bütün bu eserler aslında “Devlet” isimli bu esere cevaptır.
Platon MÖ 428 - 348 tarihleri arasında yaşamış ileri görüşlü Yunan düşünce adamı, ekstremisttir. Platon
''Kişinin içinde yaşadığı topluma karşı duyduğu hoşnutsuzluğun neden olduğu daha iyi yaşam arzusudur ütopya.''*
Utopia, Thomas More'un kendi ''ideal devlet''ini oluşturduğu, içinde birçok tartışmalı konu barındıran, yeni bir türe ismini veren, önemli bir kitaptır. Utopia'da More, hem kendi
Hesiodos'un ilham mitleri Helikon Musaları; onlardır Theogonia ~ İşler ve Günler'in kaynağı. İlham verdiler ozan Hesiodos'a, Kalkanlı Zeus'un kızları, Olympos'un tanrıçaları.
"Bir güzel ezgiyi onlardan öğrendi Hesiodos bir gün
Ulu Helikon'un yamaçlarında koyun güderken," [s.3]
MÖ VIII. yy'da yaşamış ve Egeli olduğu bilinen ünlü ozan
Harika bir kitabın incelemesi ile karşınızdayım. Kitap, benim için belki de bu senenin en iyi kitabı olacak, çünkü okumadıklarımın önüne geçecek kadar iyi bir kitap okuduğumu düşünüyorum (üşenmemişim 172 alıntı paylaşmışım :D). Öncelikle biraz yazardan bahsedeyim. Yazarımız bir hukukçu ve araştırmacı-gazeteci. Bu kitabında Antik Uygarlıklardan
Sayın Başrahip, bana Tanrı'nın adaletinden söz etmeyin! Tanrı'nın adaleti olsa, gereken kişilerin cezalandırılıp gerekmeyen kişilerin cezalandırılmayacağını herkesten iyi biliyorsunuz.
Ey huzur!
Neredesin?
Ivan’ın aklında mı ,
Dimitri’nin hazzında mı,
Yoksa Alyoşa’nın kalbinde mi?
Rus ve dünya edebiyatının önde gelen yazarlarından olan Dostoyevski’nin başyapıtı Karamazov Kardeşler, 1879-1880 yılları arasında çıkan bir dergide bölümler halinde yayınlanmıştır. Eser 1881 yılında kitap haline
"Sen olmazdın Tanrı\'nın adaleti şaşmasa
Seni tarif mümkündü lisanları aşmasa
Daha binlerce güzel yaratırdı sıradan
Seni yaratıyorken bu kadar uğraşmasa"
Cemal Safi
Yakasından tutup "bu nasıl sevmektir, bu ne cüret, kimdi o" diye sorasım geliyor. Hâşâ bu sevmekse benim ayçiçeklerine bakınca hissettiğim ne?
Baruch Spinoza, 17. yüzyılda yaşamış ünlü Yahudi filozoftur. Yaşadığı dönem, batıl inançların hüküm sürdüğü ve ırkçılığın yaygın olduğu bir dönemdir. Fikirleri yüzünden önce 23 yaşındayken Yahudiler tarafından afaroz edilmiş, daha sonra ise Hıristiyanlar tarafından kitapları yasaklanmıştır. Her iki dinin mensupları tarafından afaroz edilmesi ve
Olay olay içinde
Mit , mit içinde
Mitoloji ile beslenen minnacık ama dev bir senaryo
Aşk, siyaset ve tanrıların oyunları!
Hepimizin bildiği bir Truva atı ve savaşı, savaşı başlatan altın elma güzellik yarışması var işin içinde.
Kitabın konusu Truva düştükten sonra savaştan kaçan komutan Aeneas'ın Kartaca kıyısına sığınması ve Kartaca
Kitap tür bakımından aynı üç öyküden oluşuyor. Dini kıssa şeklinde ve kısa olan bu öykülerden ilki; Yakup peygamberin eşi Rahel'in, Tanrı'nın bir öfkesi anında karşısına çıkıp, ona çocukları için af dilemesini konu alıyor. İkincisi Nuh peygamberin yeryüzüne kontrol için saldığı kuşların hikayesini anlatıyor. Üçüncüsü ise adaletli olmak isteyen bir adamın, gittiği yolları ve uyguladığı yöntemleri, huzur ve adaleti bulma çabasını anlatıyor.
Şimdiye kadar bir çok Zweig eseri okudum ve tarzını, kalemini tanıyorum. Ama bu kitabı kimin olduğunu bilmeden okusam, kesinlikle Zweig olduğunu tahmin etmezdim. Tam tersine karşı çıkardım. Klasik Zweig tarzının çok dışında. Sanki Halil Cibran kalemi ve tarzının benzeri gibi. Doğru söylemek gerekirse Cibran taklidi gibi ama kesinlikle Zweig değil.
Her ne ise artık kolay okunan, kısa ve akıcı bir eser. Öykülerin vermek istediği mesajlar derin ve düşündürücü ama zor bir kitap değil.
Zweig ile hiç tanışmamış iseniz önce diğer kitaplarını okuyup, bunu sonra okuyabilirsiniz. Yazardan farklı bir tarz okumak isterseniz de hemen tavsiyemdir, okuyunuz.
Canınız öykü çektiyse...
Nitelikli öykülerin, hele hele de nitelikli postmodern öykülerin nasıl icra edileceğini, okura göstermek anlamında, önemi yadsınamayacak bir eser olarak edebiyat dünyamızda arzı endam eden '' Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı' adlı bu nefis öykü kitabına göz gezdirmeniz yeterli olacaktır...
1971 yılı Sait Faik
Euripides
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca esere dair değildir. Yazarın hayatı, eserleri, yaşadığı çağ, tiyatro anlayışı, mitoloji ile olan bağları ve eleştirel yönünü ayrı ayrı başlıklarda ele almaya çalıştım. Ayrıca modern yazarların Andromakhe mitine getirdikleri yenilikler ve oyunun karakterleri