Öncelikle, kendimi insanların takip etmesi gereken bir rehber veya herhangi bir konuda kitlelerin düşüncelerini etkileyecek bir bilirkişi veya insanların neleri okuyup neleri okumaması gerektiğini belirleyecek biri olarak görmediğimi belirteyim. Bu listeyi, ara sıra DM'den felsefeye ilgisi olup ama nereden başlayacağına karar veremeyip tavsiye
Mutluluğumuzu kendimiz yapar ya da buluruz.
Schopenhauer nedir? Kimdir diye sormuyorum nedir bu adam? Schopenhauer, her şeyden önce felsefenin başkaldırısıdır, bu başkaldırının arasından sızan gülüşüyle. O korkunç resmin arkasında yatan ıstırap infaz mangasının iyi niyetli yol göstericisidir. Schopenhauer olmak yürek ve zekayı aynı kulvarda
Sinema veya televizyona uyarlanan eserlerini saymazsak, Orhan Kemal ile gerçek anlamda bir tanışma oldu bu kitap... Genelde bunu dedikten sonra 'Orhan Kemal'le geç kalmış bir tanışmaydı' şeklinde bir mahcubiyet cümlesi kurmam beklenebilir ama ben iyi ki de bu kitaplar bu yaşlarıma denk gelmiş diye büyük bir memnuniyet duyuyorum açıkçası.
Zaten
Kahraman Ordumuza
" Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül... Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra
İlk sayıda olduğu gibi bu sayıyı da keyifle okudum. Türkülerin tarihini, hikayesini ilk sayfalarda anlatıyor. Geçen sayıda "Ah Bir Ataş Ver" türküsünün hikayesi, bu sayıda "Sami Efe'nin Destanı"nın hikayesini okudum. "Ozanlarımız" başlıklı bölümde Ali Ekber Çiçek'in vefatının 11.yıl dönümü ile alakalı yazı yayınlanmıştı. Ali Ekber'in yaşam hikayesini anlatıyor. Sonraki sayfalarda Karadeniz müziğinin temsilcisi Resul Dindarla röportaj var. Türkülerle iz bırakan filmler konusunda ise Eşkiya filmi yer alıyor. Filmden sonra müzik aletlerinin yapımında tarihini geçmişini anlatıyor. Bu sayıda kemençeyi Erkan Ketenci'den kavalı ise Sinan Çelik'ten okuyoruz. Sayın'ın son sayfalarında ise zeybeklik kültürünü ve en çok dinlenen 10 türküyü aktarmışlar. Kısacası okuması çok keyifliydi. İster tasarım olsun ister çizimleri olsun oldukça başarılı bir dergi. Diğer sayılarını da okumayı düşünüyorum. Buram buram tarih kokan bir dergi. Keyifli okumalar.
Hemen hemen tüm incelemelerimi spoiler (TDK umarım spoilerden daha güçlü bir kelime bulur) vermeden yapmaya çalışıyorum. Kitabımız bizlere çoğu zaman unuttuğumuz şeyi, empatiyi, hatırlatıyor. Otobiyografik hikaye olduğunu söyleyebilirim. Bir oturuşta bitirilecek, okunmadığı zaman size çok şey kaybettirecek bir eser. Timaş yayınları yükselişte olan bir yayınevi. Kapak tasarım, punto, dizgi muhteşem. Editör gerçekten çok başarılı. Bir de şunu söylemeliyim ki, kitabın başından sonuna kadar 100 ml göz yaşı dökmüşümdür (: ve yer yer gözyaşlarıyla birlikte sizleri güldürebilir.
Ayrıca sizlere önerim ağır kitaplardan sonra bu kitabı okumanız. Art arda ağır kitaplar okumanız sizi okumaktan alıkoyabilir. Aralara şiir, hikaye, biyografi, otobiyografi koymanız zihninizi dinlendirir. Ve bir sonraki "Tutunamayanlar" a tutunabilirsiniz (:
10/10 puanım. 48 ödüllü ve New-york Times Bestseller damgalı oluşu sizi şaşırtmasın. (:
~~Keyifle okuyunuz-Kitapla kalınız~~
İçimdeki MüzikSharon M. Draper · Timaş Genç Yayınları · 202130,3bin okunma
YouTube kitap kanalımda hayatımda yarım bıraktığım ilk kitap olan Faust hakkında konuştum: ytbe.one/g0tV0SSIK2k
10 yıl önce hayatımda ilk kez yarım bıraktığım kitabı şimdi kendi okuma grubumda onlarca kişiyle birlikte tartışabilmenin verdiği dayanılmaz hafiflik...
Goethe 14 yaşındayken buharlı makine icat edilmiş, 21 yaşındayken Hegel
Kendine bak - kendini hiçbir zaman anlamayacaksın. Çünkü kendini bir dizi tasarım içinde görüyorsun, sonunda da dağılıp gidiyor hepsi. Çünkü kişi kendisine dışardan bakamaz, zira kişi kendisinin nasıl göründüğünü sahiden görmez, çıkarsayabilir ancak. Kişi kendine gerçi, bu koşullar altında ben biz başkası için ne derdim, diye sorabilir. Ama yanıt şu: Bilemezdim. Bilseydim de, o başkasıyla ilgili haklı olduğum konusunda birşey söylemiş olmazdı. Kişinin kendi üzerine sığ bir yargıda bulunması, kendisini ucuz bir biçimde şu ya da bu komedinin ya da trajedinin oyuncusu sayması, bunları bir başkası için yapması kadar iğrenç bir şey. Düşün ki, başına ne gibi bir mutsuzluk, nasıl bir acı gelirse gelsin, bu sen kendin hakettin.
Arthur Schopenhauer amcacım, büyük adamdır! Eğitmenliği, düşünceleri, keşifleri, öngörüleri, zevkleri, hatta yerine göre yergileri bile EfsanE olan bir insan. Karanlıkta kalmış düşüncelerimizi aydınlatmak, var olduğunu bile bilmediğimiz konulardaki boş düşüncelerimizi doldurmak, kulaktan doğma bilgilerle temelleştirdiğimiz düşüncelerimizi yıkmak,