Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Sefalet ve kibir: ‘Bir atın üstünde bir ölü ve bir tavuskuşu.”
133 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Not1: Bu bir inceleme değildir. Tür olarak ne olduğunu henüz ben de bilmiyorum. Bir denizkızının ruh birikintilerinden fazlası da olmayabilir. Not2: (Hâlâ eserin konusu ya da işleyişi hakkında hiçbir fikri olmayanlar varsa) bol miktarda ipucu içerir. Not3: Eserde geçen ve denizkızı tarafından bozuma uğratılmış cümleler ' ' ile, doğrudan alıntı
Romeo ve Juliet
Romeo ve JulietWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202260,1bin okunma
Reklam
Albino tavuskuşu
Tanrı unuttu beni boyamayı. Renkli bir gösteriyle gizlemeyi unuttu pembemsi derimi. Bütün evrenin en görüneni benim şimdi. En savunmasız et, benimki. Çünkü saklandı renklerim büyük bir aydınlığın içine.
Sayfa 107Kitabı okudu
Birçok tavuskuşu kuyruğunu herkesten saklar ― buna da gururum der.
Sayfa 90 - 8. Baskı: Say Yayınlan, 2015, Almancadan Çeviren: Ahmet İnamKitabı okudu
Allah'ı seversen gel doğru söyle Bu yeşili alı kime düzüyon? Tavuskuşu gibi her yerin uygun Bu zülüfü teli kime düzüyon? Gönlünden kim geçer kime aşıksın? Sırrına sır yetmez çok dolaşıksın. Karanlık gecede sen bir ışıksın Bu cemal gülünü kime düzüyon? Bu hilal kaşları kara gözleri Bu şirin dilleri böyle nazları Böyle dertli dertli güzel sözleri Bülbül gibi dili kime düzüyon? Böyle Ruhsat alup ruhsat virmeyi Böyle erkân ile ava girmeyi Böyle kahkül kesip zülüf burmayı İnce bele şalı kime düzüyon?
Sayfa 91
160 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 saatte okudu
Huzursuzluk... Böyle düşününce pek bir anlam ifade etmiyor gibi ama aslında bu dünyada yaşananları düşününce olması gereken ruh hali de bu değil mi?.. Huzursuz... Yardım edemediğimiz, haberimizin bile olmadığı, olsa bile elimizden bir şey gelmeyen bir sürü felaket... Roman da bu felaketlerden birini, Ezidi bir kızı ve bebeğini kurtarmaya çalışan
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,2bin okunma
Reklam
Birçok tavuskuşu kuyruğunu herkesten saklar - buna da gu­rurum der.
Huzur veren birşey daha kayboldu. Eskiden Anadolu evlerinde duvarlara halı yada kilim asılırdı. Bunun nedeni evin içini sıcak tutar ve insanın içini ısıtırdı.Sanki evdeki huzurun resmiydi.Üzerinde yer alan geyik ve tavuskuşu görseli güzel bir görüntü yansıtmaktaydı.
Aklıma düştün Kırmızılı Sultan♡
Bu, çocukların ve delilerin saatiydi. Roman'la ben, çoktan tüylü şapkalı hanım' dediğimiz deli kadınımızı görmek için Elektoralna Caddesi'ne bakıyor olurduk. Onun görüntüsü sıra dışıydı. Yanaklarına parlak bir allık sürülmüş, bir santimetre kalınlığındaki kaşları, bir şakağından diğerine kadar sürmeyle boyanmıştı. Lime lime olmuş siyah elbisesinin üzerine püsküllü, eski bir yeşil kadife perde giyiyordu ve hızlı, dengesiz adımlarıyla sağa sola kaykılan hasır şapkasından havaya kocaman, leylak rengi bir tavuskuşu tüyü dikilmekteydi. Yürürken gelip geçeni durduruyor ve nazik bir gülümsemeyle, Almanların gözlerinin önünde öldürdüğü kocasını soruyordu.
Tabutta Rövaşata
Adına şiir yazılmış bir film 'Tabutta Rövaşata'. Derviş Zaim'e... umut'un tuncel'i altın ayı kurtiz teknesinin sakalına gömüldü ağı çektikçe pırıltısı küsük balık kucakladı reis sesiyle tayfasını bölüştü elindeki yoku
Reklam
Bana da garip geldi şu an
Yezidilerin şeyta­na taptıklarını hayal meyal hatırlıyorum ve tavuskuşu meleği Lucifer de on­ların tapındıkları nesne. Dünyanın o bölgesindeki farklı dinlere inananla­rın arasında şeytana tapanların en barışçı topluluk olmaları her zaman ba­na garip gelmiştir.
Sayfa 96 - Altın Kitaplar 1. Basım Nisan 2009Kitabı okudu
Tavuskuşu dedi ki ; Gayb nakkaşı beni bezeyeli, Çin ressamları şaşırdılar... ellerinden kalemleri düştü! Ben kuşların Cebrail’iyim, ama nasılsa başımdan kötü bir kazadır geçti. Bir yerde benimle çirkin yılan dost oldu da bu yüzden horlukla cennetten sürüldüm. Simurg’la ne alışverişim var? Yüce cennet yerim yurdum olsun... kâfi! Benim dünyada başka bir işim, isteğim yok... yalnız tekrar cennetin yolunu bulayım. Hüthüt, tavusa dedi ki: “Ey kendi yaptığı iş yüzünden yolunu yitiren, padişahtan bir yurt, bir ev isteyen azgındır. Sanki onun yanı ondan iyimiş... sanki ev padişahtan yeğmiş! Heveslerle dolu olan cennet, nefis yurdudur. Gönül eviyse doğruluk yurdudur ancak. Tanrı tapısı, ulu bir denizdir... orada güzelim cennetler, küçücük bir katreden ibarettir.
Sayfa 74 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Orada kalmak, tavuskuşu tüyüyle okşanmakla bir köle gibi aşağılanmak, sevecen mıncıklamalarla şakacı ama ciddi tacizler, havyarlı tostlarla pislik arasında gidip gelmek zorunda değildi. Ama zevki çerçeveleyen, sınırlarını çizen şey, acıydı. Aşağılandıkça teslim olmak kolaylaşıyordu; boyun eğişler çok daha sevecen, çok daha uzun süreliydi şimdi. .
Sayfa 153 - SelKitabı okudu
552 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.