Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
aferin evlat iyi etmissin! sonra zamanini da iyi intihap ettin. maalesef seni bos ceviremeyecegim. mademki iki esnaf karsi karsiyayiz, acikca konusalim.. dun gelsen metelik alamazdin, seni tekme ile kovardim. yarin gelsen beni bulamayacaktin. seytan sana fisildamis heralde... mubarek olsun... ben bu ise daha fazla dayanamayacagim... bir nihayet
Okula bir tekme, gelsin futbol, gitsin karı kız. Büyüklerden biri söylemiş bunu, hayatı çok iyi tanımışlar dan biri: Aşk işsizlerin işidir ve işsizlere de serseri derler, unutma...
Sayfa 154Kitabı okudu
Reklam
Bin kere yanılıp, bin kere yenilsen de "cesurum" diyebilmektir kazanmak... Taş olup ayağımıza takılan bütün sorunlar, sadece bir tekme atıp onları yoldan atmamızı bekler...
Yerdeki bir taşa bir tekme atar. Kendi kişiliğine, tabansızlığına, onuru ile para tutkusu arasında sıkışmış zayıf karakterine, talihine, bi baltaya sap olamadığına, kasabanın diline düştüğüne hepsine birden basar tekmeyi.
Sayfa 103Kitabı okudu
Bir süredir kendimi hissetmiyorum. Üstümdeki aşk kalkanlarından sıyrılmış gibiyim. Ve şu kalkan, yerde ölü bir at gibi yatıyor. Bir tekme vurup atamıyorum. Belki artık bedenime bile dar gelir... Nedense en çok bir ata yakışıyor bu hüzün.
Bir insan eşyayı da suçlayamazsa, divana istediği gibi tekme atamazsa onun insanlığı nerede kalır?
Reklam
Yani!!!
"Sokakta birisi Sokrates'e hakaret etmiş, bir de tekme atmış. Sokrates hiç aldırmadan yürüyüp gitmiş. Durumu görenler niye bir tepki göstermediğini sormuşlar. O da: Bir eşek beni ısırsa onu dava mı etmeliyim sizce?' demiş."
tekme
Bizim gibi çocuklar -aslında genel olarak erkekler- dünyanın pisliği olmak zorundaydılar. En azından çoğu zaman. Yemin ederim, zamanımızın çoğunu hayvan gibi davranmak için harcıyorduk. Babamın hep dediği (ve yerine getirdiği) gibi, bacaklarımızın arasına sağlam bir tekmeyi hak ediyorduk.
Anneannem her gün, yollarda oyalanmadan ocağa git diye tembih ediyor. Bill Galvin yemeğini sıcak istiyor. Sokaklarda teneke kutulara falan tekme atıp ayakkabılarının burnunu da eskitme! Sefertasından nefis yemek kokuları geliyor. Domuz eti, lahana ve patates. İki büyük patates var. Yarım patates yesem, anlamaz. Anneanneme şikayet de edemez. Zaten ağzından hırıltıdan başka bir ses çıkardığını duymuş değilim. Aslında, patatesin tamamını yesem daha iyi, çünkü yarım patates garibine gidebilir.Domuz etinden ve lahanadan da biraz tadabilirim. Hatta, patateslerin ikisini birden yersem, daha iyi. O zaman anneannemin hiç patates koymadığını düşünür. İkinci patates ağzımda adeta eriyor. Biraz daha lahana tatsam... bir dilim et daha... Derken sefer tasında pek bir şey kalmıyor. Bill Galvin iyice kuşkulanacak, diyorum. Bari, tamamını yiyip bitireyim. Sefertaşı bomboş! Şimdi ne yapacağım?
Sayfa 167Kitabı okudu
Eğer bir gün düşersem bir tekme de sen vurma, ayağın acır,kıyamam.
Reklam
Kaçtım,dedi Zackarina, Evden kaçtım.? Ya öyle mi, dedi Kumkurdu. Peki nereye gitmeyi düşünüyorsun? Oraya, dedi Zackarina. Hayır olmaz! Yalnızca oraya mı? Büyük köknar ağaçlarının olduğu yere mi? dedi Kumkurdu. Ama o zaman… O zaman seni bulurlar, çabucak ve elleriyle koymuşlar gibi? Zackarina kumlara bir tekme attı, bu Kumkurdu da bazen hiç bir şey anlamıyordu. En basit şeyleri bile. Zaten amaç da bu dedi. Beni bulmaları, insan bunun için evden kaçar, bunu bilmiyor muydun? Kumkurdu boğazını temizledi, boynunu kaşıdı. Sonra kesinlikle bildiğini söyledi. Bunu kim olsa bilirdi… Evden, tekrar dönmek için kaçılırdı.
Nasıl bir Beşiktaşlı olduğumu iyi bilirsin. İçimde ayrı bir sevdası, ayrı bir yeri vardır.Bu başka bir aşk, çünkü Beşiktaş kimseyi terk etmez ve sevdası hiçbir zaman geçmez.Sezen Aksu'nun şarkısında, ''Geçer geçer neler neler geçmedi ki...'' dediğine bakma sen! Beşiktaş aşkı geçse geçse babadan evlada geçer, bunun ötesi de olmaz. Şimdi neden
Sayfa 76
Sıcak yorgan altından atılma korkusuyla tekme oyununu hemen durdurmuştuk. Ah durur muyduk ki... Bu kez ayak parmaklarımızla birbirimizin ayağının altını kaşır, kıkır kıkır gülerdik. Babam bağırırdı: - Niye gülüyorsunuz ulan? - Birbirimizi gıdıklıyoruz baba. - Eliniz nasıl yetişiyor? - Ayağımızla gıdıklıyoruz baba. - Madem öyle beni de gıdıklayın, ben de güleyim. İki kardeş, babamızı gıdıklar, o gülerken, sanki biz gıdıklanıyormuşuz gibi kahkahalar atar, yorulunca başımıza yorganı çeker, bir arada yatmanın mutluluğuyla hemen uyurduk...
"Geldim Lala. Beni dövebilirsin," dedim. Arkamı döndüm ve hedefi ona sundum. Dişlerimi sıktım, çünkü Lala çok güçlü tekme atardı.
Sayfa 31
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.