Kuran-ı Kerim hakkında kapsamlı, ilmi ya da ayrıntılı bir inceleme yapabilecek değilim, sadece belki de Kuran’ı yaşama ve anlama yolunda aynı yolun yolcuları ile hasbihal edip, okuma sürecinde düşündüklerimi paylaşmak niyetim.
Kuran-ı Kerim rehberliğinde yaşamaya başladığı ilk yıllarda; her inanan müslümanın kendince Kuran ayetlerini tefekkür
Rıfat Ilgaz'a bir röportajda "Nasıl bu kadar güldürebildiniz," diye soruyorlar, o da cevap veriyor: "Ben çöken eğitim sistemini anlattım. Hepimiz bu ölen sisteme bakarak güldük."
Sıdıka
Çöken dünyanın,
Kokuşmuş adetlerin,
Erkek hegemonyasının,
Kadına psikolojik, fiziksel şiddetin,
İnsanları düzen
Yaşayabileceğimiz en kayda değer deneyim esrarengiz olanın deneyimidir. – Albert Einstein
Evren, içerisindeki herşeyin sürekli hareket halinde olduğu ve adına doğa yasaları dediğimiz kurallara göre değiştiği sınırsız bir yapıdır. Bu esrarengiz sınırsızlığa duyulan merak ise insanın kendisini, sınırlarını ve yaşamı da anlama merakıdır. Doğa
(Not: Okuyacağınız inceleme dini unsurlar içermektedir, zaten haddizatında kitap da dini bir kitaptır. Rahatsız olabilecek sevgili kitap dostlarına duyurulur…)
Metin Karabaşoğlu… Saçma gelebilir belki ama eşim bana izdivaç teklifi ettiğinde yıllar önce, kendisini tanımak adına kriterimdi Metin Karabaşoğlu. Giitiğim söyleşilerinden birine onu da
Işık, hızlı olsa da, sonsuz hızlı değildir. Cisimlerden bize ulaşması zaman alır. Bu nedenle cisimlerin daha önceki hallerini görürüz.
Işığın 300.000 km/sn (jet uçağından milyon x fazla) gibi muazzam bir hızı olduğundan, gecikme etkisi gündelik cisimlerde ayırt edilmez.
Ancak evren BÜYÜKTÜR, mesafelerse devasa. Işığın gök cisimlerinden bize gelmesi zaman alır. Bu yüzden teleskop aslında "zaman makinesi "dir.
Ay'ın 1,3 sn; Güneş'in 8,3 dk; en yakın yıldızın 4,2 yıl, çıplak göze en uzak cismin (Andromeda) 2,5 milyon yıl önceki halini görürüz.
Bir gök cisminin “şimdi" nasıl göründüğünü bilmek imkânsızdır (anlamsız kavram). Sadece ışığı yola çıktığında nasıl göründüğünü biliriz.
Kitabı okumayan arkadaşlar benim gibi "spoiler" düşmanı ise lütfen incelemeyi okumayınız (!)
Ey Harrari !!! Geldiysen kapıya değil kafama üç kere vur...
Tık... Tık... (...)
Son vuruşu sanırım Homo Deus ile yapacak. Neyse. "Naçiz'Hane" İncelememize başlayabiliriz.
Nasıl ki yazar taaaa insanlığın tahmin edilen tarihinden
Körlük kitabında konu ettiği birkaç günlük körlüğün bulaşıcılığını resmettiği kitapta aslında tablonun insanın iki yüzunden birinin bencilce yaşam savaşı verdiğini konu etmektedir...
Bu bazen kadına şiddet... bazen bizim dilimizle koğuş ağalığı... yitip giden insanlar... kendi yaşamı için başkasının hayatı feda etmesini sağlamak-beklemek gerekirse beklemeden kişilerin yaşamına müdahale etmek gibi birçok konuyu ele alır.
Varlık sahibiyken yokluğa geçen bu sürede, gözlerini kaybeden topluluğun, gözleri yokken dahi yaşama adapte olunabildiği, fakat, elinden alınan bir uzvun onun ruhunda hicbir iyileşme olmaksızın aynı koşullarla (karakterin iç benliğinden bir şey kaybetmeden) ve sahip olduğu mantığı doğrultusunda, içgüdüsel (hayvansı) figürlerle yolunu bulmaya çalışmaya devam eder.
Bir herhangi bir uzvunu kaybetmesi insanlığın veya merhametin tekrar geri geleceği, veya kazanacağı anlamını taşımadığı da aşikâr.
(Bu yazıyı inceleme olarak yazmayı planlamiyordum, kitap hakkında ufak bir yorumda bulunmayi düşünuyordum. Aslında bu da bir inceleme sayılmaz...)
Kitap ve kahve ile..
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,5bin okunma