Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

tutu

tutu
@tnkrdg
omnia mutantur, nihil interit
İstanbul
10 okur puanı
Ekim 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Sen burda bir yabancısın
bu rüzgarın tadı senin hiç tatmadığın bu yolcular bilmediğin bir yerden geliyor konuştukları dil ömrünce duymadığın gözlerini sakla sen burda bir yabancısın akşam tren raylarına yağmur yağıyor devrilmiş bu sokak ayak basmadığın çarmıha gerilmiş afişler ıslanıyor karanlıkta bir kadın tanımadığın bir şeyler söylüyor anlamadığın şüpheli oteller üstüne geriniyor sen burda bir yabancısın saklanmalısın akşam tren raylarına yağmur yağıyor
Reklam
İstanbul Ağrısı
Eğer sen yine İstanbul'san Kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan Sirkeci garı'nda tren çığlıklarıyla bıçaklanıp Intihar dumanlari içindeki haydarpaşa'dan Anadolu üstlerine bakıp bakıp Ağlayan Sen eğer yine İstanbul'san Aldanmıyorsam Yakaları karanfilli ibneler eğer beni aldatmıyorsa Kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar Yine senin emrindeyim Utanmasam Gözlerimi damla damla kadehime damlatarak Kendimi yani şu bildigim attila ilhan'i Zehirleyebilirim
herkese karşı yapyalnızım, bu acımasız dünyada kimse anlamıyor beni

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
ayrıca her zaman şunu söylerim, insan bir kez ölür ve bunun unutulmaz bir an olması gerekir
hayatta başarılı olamadınız mı? bize gelin, ölümünüzü başaracaksınız!
Reklam
eskiden ölmekte olan insanların yanında çocuklar da bulunabilirdi. neredeyse her şeyin insanların gözleri önünde cereyan ettiği bir yerde, insanların ölümünün de çocukların gözleri önünde gerçekleşmesinde bir sakınca yoktu
ölüm daha ıstırap verici, ölümden sonra cezalandırılma korkusu daha aşikardı, fakat birisi ölürken diğer insanlar ona daha fazla refakat ederdi
ölümden sonra cezalandırılma korkusu yani ruhun kurtuluşuna dair korku, ekseriyetle fakir ve yoksulları hazırlıksız yakalardı. hükümdarlar işi sağlama almak için kilise ve manastırlara bağışta bulunur; fakirler ise dua ve tövbe ederlerdi
insanlar büyük iyilikler yapma kabiliyetine sahip oldukları gibi; aynı şekilde katı zulümlere, başkalarının ıstıraplarından haz almaya ve bunların sefaletlerine karşı kayıtsızlığa da kabiliyetliydiler
geçmişte insanı bazen teselli eden ve ona yardımcı olan şey, ölmekte iken yanında başka insanların bulunmasıydı
Reklam
hayat uzuyor ve ölüm gitgide erteleniyor. ölmekte olanları ve ölüleri görmek, artık sıradan bir şey değildir. hayatın normal seyri içerisinde ölüm kolayca unutulabilir… ölüme karşı çağdaş tutum, genel olarak onu yaşamın son safhasına bırakmaktır. o da şayet cenaze planlaması yapılacaksa
İnsan dünyanın güzellikle dolup taştığına inanıyor - bunun nedeninin kendisi olduğunu unutuyor. Yalnızca kendisiydi, dünyaya güzelliği armağan eden, ah!
“Erkek kadına referansla değil, kadın erkeğe referansla tanımlanır ve farklılaştırılır. Kadın rastlantısal olandır, özsel olana karşıt olarak özsel olmayandır. Erkek öznedir (ben), mutlak olandır, kadın ise Öteki."
Öyle görünüyor ki, ölümden sonra, insanın saçları, bedenin öteki yerlerinden çok daha az canlanıyor'
“İnsandaki büyüklük için ifadem amor fati'dir: başka bir şeyi istememek, ne ileriye ne geriye ne tüm bengiliğe doğru. Zorunlu olana ne yalnızca katlanmak, ne de gizlemek onu-her türlü idealizm zorunlu olan karşısında yalancılıktır- aksine, sevmek onu...''
-Ama doktor, ben hasta değilim... Allah rızası için... Size anlattım. -Hastasınız... Psikanaliz çıktığından beri hemen herkes az çok hastadır.
Reklam
“hiç düşünmüyor musun ki, sen neden geri kalıyorsun diye durmadan düşünmek yüzünden, biz de istediğimiz kadar ilerleyemiyoruz. bu milletin hali ne olacak diye hayatı kendimize zehir ediyoruz.”
“... bu sözler verilen kararı çabucak unutup ondan da hızlı şekilde yeniden buluşmayı planlamak içindir. ben böyle biri değilim. ben gerçeği tercih ediyorum; muhtemelen sizinle bir daha hic karşılaşmayacağımız gerçeğini yani.”
Bunalım, öz farkındalığın bedelidir. Hayatınıza yeterince derinden bakacak olursanız çaresizliği her yerde bulursunuz
Evrenin ne olduğundan bihaber olan bir kişi, kendisinin nerede olduğunu bilemez. Hayattaki amacının ne olduğundan bihaber olan bir kişi, kim olduğunu ya da evrenin ne olduğunu bilemez. Bunların hepsinden bihaber olan bir kişi, bunların varoluş nedenini de bilemez. Bu durumda nerede olduklarından ve kim olduklarından bihaber insanlardan gelecek övgüyü bekleyen ya da bundan kaçınan insanlar ne yapmalı?
çünkü bizi kötü yapan asıl şey, hiç birimizin dönüp kendi hayatımıza bakmamamızdır. sadece yapmak üzere olduğumuz şeyleri derinlemesine düşünüyoruz. buna rağmen geleceğe dair yaptığımız planların tamamı geçmişi aratacak cinsten
Reklam
least rivers - docile to some sea. my caspian - thee
ama kolay değil, çünkü dostluk unutkandır ya da en azından acizdir. belki de yaşamı yeterince sevmiyor olabilir miyiz? bizi yalnızca ölümün duygulandırdığına dikkat ettiniz mi? aramızdan yeni ayrılan dostları ne kadar severiz, değil mi? onlara karşı bir yükümlülüğümüz yoktur da ondan. özgür bırakır bizi onlar. dostlarımızda sevdiğimiz şey ölümün tazeliği, acısı, heyecanımız, eninde sonunda kendimizdir!
“sonra insanların kafasını öyle gülünç saçmalıklarla dolduruyorlar ki gerçek tehditleri, var olmayan tehditlerden ayırt edemez hale geliyorlar. buna yeterince maruz kalan her ülke zamanla gerçeklikten kopuş ve öfke içinde kaybolup sorunlarına anlam veremez hale geliyor.”
"nasıl olacak, mübarek çocuk. sizin düşünceleriniz baştan sona yanlış. böyle bir tanrının olup olmadığını düşünmenize gerek yok. sizden başka burada bu düşünceye inanan insan da yok. ama şunu bilin buna sadece kara cahil insanlar inanır"