Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Fatih Sultan Mehmet, şüphesiz devrinin en “modern” hükümdarlarındandı. Ülkesini devrin en ileri ülkesi yapmak azmindeydi. Bir taraftan doğudan astronom riyaziyeci Ali Kuşçu’yu ve büyük edip Molla Cami’yi ülkesine çağırıyor, öbür taraftan batıdan hümanist Ciriaco d’Ancona’yı Ve ressam Bellini’yi sarayına davet ediyordu. İmparatorluğun maliye işlerini bir Napolili yahudinin, Yakup Paşa’nın eline vermişti. Fatih, Galata’da Floransalıların ziyafetlerine katılmaktan çekinmezdi. Gelişme ve ilerleme ihtiyacını şiddetle duyması, bu maksatla geleneği kırarak her vasıta ve unsurdan faydalanmaya çalışması, onun modernizmi hakkında hiç şüphe bırakmaz.
Sayfa 81 - Atatürk ve Türkiye’nin modernleşme problemiKitabı okuyor
Misal Avrupa 17.yy da iktisatçı yetiştiriyordu:
Osmanlı'da merkanti­lizm geleneği yoktu. O kadar ki, ikinci kuşak Tanzimatçılar arasında, "iktisadi meseleler hakkında belirgin bir bilgiye, an­layışa ya da ciddi bir alakaya sahip" üst düzey bürokratın nere­deyse hiç bulunmadığı ileri sürülebilmiştir.
Reklam
Türkiye'de bu gibi ciddi işleri layık olduğu ciddiyetle tetkik ve muhakeme, edebilecek ilim adamlarının mevcudiyeti gayri kabili inkârdır. Bizzat tanıdığım kıymetli tarih, lisan, içtimaiyat mütehassısları vardır. Fakat bu işi onlara havale edemezdiniz ve edememekte mazursunuz, ilme ilmi techil ettirmek, hakikate hakikat namına yalan söyletmek
Sayfa 25
"Yeni devlete Osmanlı'dan kalan maddi miras hak­kında, birkaç sayı vereyim: Okur yazar oranı erkeklerde yüzde yedi, kadınlarda binde dört. Kişi başına düşen milli gelir dört lira. Bebek ölüm oranı yüzde seksene yakın. Mühendis sayısı 40. Halkın yüzde doksanı köy­lü. Hititlerden kalma usullerle tarım yapılıyor. Teknolo­ji yok denecek düzeyde. Maliye batık. Vergileri yabancı bir kuruluş topluyor. Anadolu'da dört bin kilometreye yakın demiryolu var ama bir metresi bile Türklerin de­ğil. Türkiye Cumhuriyeti'nin devraldığı maddi miras işte böyle: Ortaçağda yaşayan bir millet. Atatürk bu yoksul, ilkel, geri, çağdışı toplumu çağa açan, Anadolu aydınlanmasını başlatan, Türkiye'yi kal­kındıran insandır."
Fatih Sultan Mehmed, son yıllarında, 25 kadar devletle birden tek başına savaşa girmişti. Bu savaşı kazanmak için, akıncı ordusundan çok faydalandı. Venedik, Macaristan, Polonya ve Almanya gibi Türkiye ile savaş durumunda bulunan büyük Avrupa devletleri, akıncılarla yıldırıldı. Bu akınların önemi hakkında fikir beyan edebilmek için, büyük akıncı beylerinden Mihaloğlu Gazi Alâeddin Ali Paşa'nın hayatı boyunca Tuna’yı kuzeye doğru tam 330 defa geçtiğini hatırlatmak kâfidir. Ali Paşa, bu akınlardan birinde Macaristan Kralı'nın kızını esir almıştı. "Mehtab Hanım" adını alan bu prenses, Ali Paşa ile evlendi ve doğurduğu Gazi Hasan Bey, Gazi Ahmed Bey, Gazi Mehmed Bey, Gazi Hızır Bey, Gazi Kara Mustafa Bey adlarındaki 5 kardeş de, Kanunî'nin ilk yıllarında ve çeşitli akınlarda şehit oldular ve hiçbiri yatağında ölmedi.
Sayfa 118Kitabı okudu
İstanbul Hükümeti'nin azletmeye çalıştığı ve hakkında idam fetvası verdiği Mustafa Kemal Paşa, muzaffer ve güçlü kumandan olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden "Gazi" unvanını ve "Müşir" (Mareşal) rütbesini aldı.
Reklam
Türkleri, eskiden beri kalabalık bir millet oldukları hakkındaki düşünceler, tarihi incelemelerin ilerlemesinden sonra, çürümüştür. Türkleri pek kalabalık gösteren şey, onların büyük siyasî rol oynamaları ve hareketli oluşlarıdır. Gerçekte ise Türkler, bütün kırgınlara rağmen, hiçbir zaman XX. Yüzyılda oldukları kadar çok olmamışlardır. Bugün,
Türk BirliğiKitabı okudu
İttihatçılara düşmanlık edenler gafil değilse haindir
...Odaya, kısa boylu, zayıf, sinirli hâlli bir adam girdi. Şeyh, onu, “Manavoğlu Nevres” diye tanıttı bize. Eğer aramıza bir bomba düşmüş olsaydı, bundan daha çok şaşırmazdık. Bu adam hakkında bütün duyduklarım bir bir aklımdan geçti. Onun Kıbrıs’ta bir İngiliz ajanı olduğu ve Mısır’da Türkler aleyhine yayında bulunduğu söyleniyordu. Acaba doğru muydu? Kemalleddin Sami de şöyle demişti: — Kısmen kaçık, kısmen bir evliya, kısmen de kanlı bir adamdır. Bir an olur ki, memleketi için ölmeye hazırdır. Başka bir an, memleketi beş para için satar. Morfinmandır. Şimdi bize katılmaya çalışıyor. Onun fikrince, İttihatçılar ortadan kalkmadan Türkiye kurtulamaz. Vaktiyle de Garplıların adaletine çok inanırdı. Şimdi, hayal kırıklığına uğramış. Her şeyi yapmaya hazır görünüyor. Fakat, insan aramıza girip sırlarımızı satmayacağından emin olamıyor. İşte, bütün bunlar zihnimden geçerken, Rıza Reşit beylerin ona büyük bir hınçla baktıklarını gördüm. Manavoğlu Nevres şaşırdı ve bana onun bu durumu çok dokundu. Hele onların ellerini uzatıp da elini sıkmamaları bütün bütün beni üzdü. Elleri birden yanına düştü. Ben, içimden ona karşı duyduğum acımayı saklayarak elimi uzattım. O da bana garip bir minnetle bakarken yüzündeki üzüntü biraz geçti.
Problem görmenin iki bileşeni vardır:
1) Eleştirel bir tavır sahibi olmak. Yani her duyduğundan, her gördüğünden kuşkulanmak. 2) Etrafımızda olup bitenler veya ilgilendiğimiz konular hakkında bilgi sahibi olmak. İşte biz bu her iki konuda da çuvalladığımız için, problem teşhisi yapamıyoruz. Tabii problemi görmeyince ortada yaratıcı çözüm bulmak için de neden kalmıyor.
Yıl,2017. Uluslararası düzeyde faaliyet gösteren "Invenura gıda analiz laboratuvarları" Brezilya'da yaşanan skandalı dünyaya duyurdu: "Dünyanın en büyük et ihracatçılarından Brezilya'da; bozuk etlerin son kullanma tarihlerini değiştirdikleri, etlere kimyasal madde ve Su karıştırdıkları iddiasıyla 21 Şirket hakkında soruşturma başlatıldı.3 firmaya üretim yasağı getirildi. Avrupa birliği ile 22 ülke, Brezilya ve bu ülkeden en fazla et ithal eden Hong Kong alımlarını geçici olarak durdurdu. Aldıkları ürünleri piyasadan geri çekme kararı aldılar. Son olarak Çin, Şili,Mısır ve Cezayir'in, Brezilya'da usulsüzlüklere karışan firmalardan et ithalatını yasakladıkları bildirildi." Bu yılbaşında ABD'de bu ülkeden et almayı yasakladı. Türkiye ise, son dönemde Brezilya'dan canlı hayvan ithal ediyor. Et konusunda yaşanan skandal, canlı hayvan konusunda da yaşanamaz mı? Kaldı ki, geçen yıl Brezilya'dan ithal edilen hayvanların niteliği,kalitesi, sağlıklı olup olmadığı çok tartışılmıştı. Et güvenilirliği konusunda Brezilya ile yarışırız(!)
Reklam
Teşvîku'l-Ervâh ve'l-Kulûb ilâ Zikri Allâmi'l-Guyûb İbnu's-Serrâc, eserini dört bölüm olarak kaleme almıştır. Kitabın üç bölümü bir ciltte, mutasavvıflar ve onların kerametleri hakkında bilgileri derlediği "Tuffâhu'l-Ervâh ve Miftâhu'l-Arbâh" adını verdiği bölüm ayrı bir cilttedir. Bu durum eserin
Sayfa 20 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Giriş
Erzurum ve Sivas Kongrelerine iştirak ettikten sonra, saray tarafından Meclisi Mebusan seçiminin yapılması kabul edilince, Meclis'in toplantı yeri hakkında çıkan tartışmada, Mustafa Kemal'in Ankara teklifi yerine Rauf Bey, İstanbul'u savunmuş ve görüşü kabul edilmişti. 1920 Ocağı'nda, İngilizler, Misakı Milli'yi kabul eden Meclis'i basınca, Rauf tevkif edilmiş ve İngilizler tarafından Malta'ya sürdürülmüştü.
Sayfa 37 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
1960 İhtilali, Alparslan Türkeş'in İhtilalin Gerekçelerini Açıklaması
27 Mayıs 1960 günü Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk askeri darbesi vukuu bulmuş, asker yönetime el koymuştu. Ankara Radyosunu ele geçiren Alparslan Türkeş tarafından okunan ve ihtilalin gerekçelerini açıklayan ilk tebliğ şu şekildeydi: "Aziz Vatandaşlar; Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla ve kardeş
"1. Dünya Savaşı'nda içinde olduğumuz grubun mağlup olması yüzünden uğramamız gereken cezayı Suriye ve Irak gibi geniş memleketimizin yönetimi ve geleceğinin belirlenmesi hakkını o memleketler halkına bırakmak suretiyle hâkimiyet hakkımızdan vazgeçerek çekmiş bulunuyoruz. Bu araziyi bizden almak için yönetimimize yüklenilenlerin tamamı
Sayfa 343 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Atatürk'ün not defterlerinden,
14 Temmuz 1918, Pazar. Matmazel Brandner'i bekliyordum. Karlsbad'ın güneybatısındaki eski şatosuyla tanınan Elbongen'e otomobille gitmeye karar vermiştik. Otomobil Eger nehir kıyısındaki yolu takip ediyordu. Matmazel Brandner Türk ordusuna ilgi duyar gibi görünüyordu. Bana ordumuzun sayısı ve mevcutları hakkında soru sormuştu.
Sayfa 150 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.