Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
GELECEĞİN SUUDİ KRALI VE ABD BAŞKANI ALEMDE :))
Prens Turki El-faysal yıllar sonra george town ' da bir arkadaş toplantısında Bill Clinton'un marijuana denediği ama içene çekemediği hikayeseni anlattı ve '' o sınıflarda her şey çekilirdi '' dedi '' Muz kabuklarını bile içenler oluyordu , hatırlarmısınız bunu ? insanın bir muz kabuğunu nasıl içebileceğini düşünebiliyormusunuz ama o günler öyleydi işte ..
Türkün yörüklüğü, öyle şuradan şuraya yürümek gibi değil, atına atladı mı, soluğu Okyanusun kıyısında almış ve oralara kadar da, her ülkeye armut ağacı diker gibi kral dikmiş. İskandinav sagalarında var bu destan. Orhun Yazıtları'nda, Bilge Kağan, Kül Tigin ve Tonyukuk atalarımız ikide bir söylüyorlar ya, "Koop ittik, tüz ittik, illi kıldık" diye. Yani birleştirdik (kooperatif!), düzene soktuk, devletli kıldık!
Sayfa 41 - Kaynak Yayınları
Reklam
Günaydın/ Rojbaş
BİRİNCİ MEZARCI (Türkü söyler.) Yıllar geçti sinsice sezdirmeden Yaşım büktü belimi Attı beni karaya denizlerden Bir var bir yokmuş gibi. (Bir kafatası çıkarır atar.) HAMLET Bu kafanın bir dili vardı içinde, türkü söylerdi bir zaman. Herif nasıl kaldırıp atıyor şimdi yere, Kabil’in eşeğinin çene kemiğiymiş, ilk cinayetin aletiymiş gibi. Belki de
TÜRKİYE’DE SOSYALİST VE KOMÜNİST FAALİYETLERİ  Hüseyin Nihâl ATSIZ Doktor Tevetoğlu Fethi, 1944-1945 yıllarında, o zamanki Halk Partisi hükümetinin ve onun Milli Şefinin Türkçülük düşmanı seferinde, sanık sandalyesine şerefle oturanlardan biridir. Türkiye’de birçok defa yapılan komünist tutuklamalarında, sanıklar birbirleri aleyhinde bulunup
Ben, Mustafa Kemal’in Tanrı inancı işte budur diyebileceğimiz bir şeyden ziyade, onun zihninde net olmayan ama belirli sınırlar içerisinde dönüp duran bir dizi fıkrin eş zamanlı varlığından söz edilebilir diye düşünüyorum. Sherrill’e, kâinatı yaratan ve ona hükmeden bir Tanrı’ya inandığını söyleyen Atatürk, öte yandan daha 1929 yılında “Tanrı
Allah yeniden böyle zaferler nasip etsin inşallah
Haçlılar Türk hududunu geçtikten sonra köylerde kentlerde kalemle tarif edilmez türlü tecavüzler ve şenaatlerle ilerlemeye başladılar. Vidin ve Rahova şehirlerinde cihan tarihinin kaydettiği en korkunç katliamları yaptılar. Zaferlerinden o kadar emindiler ki hesabının sorulmayacağını sanıyorlardı. Kılıç artığı kadın, ihtiyar ve çocuk 10 000 kadar
Reklam
_Muhteşem bir şey, bir yerlerde keşfedilmeyi bekliyor. _Kozmos’un keşfi, kendi kendimizin keşif yolculuğudur. _Hayal gücü bizleri çoğu zaman bilinmedik diyarlara götürür ve o olmadan hiçbir yere ulaşamayız. Kuşku da bize, düş ürünüyle gerçek arasındaki farkı bulmamızı ve varsayımlarımızı sınamamızı sağlayan yolu açar. Bütün o buluşlarla keşifler,
_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
Matematiğin Özelliği Malumdur ki ele alınan her konunun yani objenin, olgunun, sürecin bir biçimi bir de içeriği vardır Aynı şey matematik için de geçerlidir. Onun biçimini geometri, içeriğini aritmetikte buluruz. Buna göre geometri hareket, süreklilik, değişirlik, zamanlılıktır. Buna karşılık aritmetik durallık, süreksizlik, değişmezlik,
Espriler - Otobiyografi
_Nükte’yi anlamak oldukça güç. _Nükte, benzemezin içindeki gizli benzerleri açığa çıkarma yeteneğidir. _Nükte, zeka ürünü olarak haz üretmeye yarayan bir etkinliktir. Esprilerin malzemesi, yasaklanmış arzulardır. _Bazı Nükte formülleri: Şaşırtma, aydınlatma, karşıtlıklar, anlamsızlıktaki anlam. _Kraeplin: Karşıt iki kavramın birleşimi ve
Reklam
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
_Eğer bir millet, iktidarda bulunan kişilerin şerefsizliğini, alçaklığını, hırsızlığını, yalnızca kendi siyasi görüşünden olduğu için görmezden geliyorsa, o millet erdemini yitirmiştir. Erdemini yitiren millet bir gün vatanını yitirir. _Amaç için her yolu mübahtır. İnsanlar genel olarak sonuca bakarlar yola değil. Zafer kazandığında halk kendini
_Sanatın yaratıcı gücü, doğadan, sanatçının eli değmeden, kendiliğinden çıkar ortaya. Her sanatçı, doğanın özünde bulunan sanat nitelikleri karşısında, Aristoteles'in deyimiyle bir "öykünücü"dür. O, ya Apollo'ca bir düş sanatçısı, ya Dionysos'ca bir coşkunluk sanatçısı ya da hem coşkunluk hem de düş sanatçısıdır. _Apollo,
EDİRNE MEBUSU ŞEREF BEY’E Şeref Bey, Şimdiye kadar Millet Meclisinde sesinizin çıktığını hiç işitmemiştik. Halbuki 21-kânunusani-1934 tarihli Hâkimiyeti Milliye de, bana dair yazdığınız yazıda eski bir müverrih gibi konuşuyorsunuz. Tarihten salâhiyetle dem vurmanın moda olduğu şu zamanda, sizin de hiç bir ilmî salâhiyetiniz olmadan bu mevzua
Mısır'daki Mültecilerin Türkiye'ye Gelişleri Tasvir Gazetesi sahibi ve başyazarı Ziyad Ebüzziya'nın yardımı ve tavassutu ile Mısır'a götürülen Türklerin durumları hiç de iç açıcı, olmadığı anlaşılacağı üzere malumdu. Mısır'da özellikle yüksek münevver olarak, benden başka Celil İskender, Latif Elsever, Süleyman Tekiner,
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.