"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Bazı kitaplar vardır, okurken kendimizden bir parça buluruz. Hatta bazen daha da ileri gider: "Bu kadarı da olmaz, bu kitap beni anlatıyor!" deriz.
Hayatın bazı dönemlerinde öyle bir ruh haline bürünüyorum ki... İsmini veremediğim bir ruh haliydi, artık bir ismi oldu: OBLOMOVLUK.
Nazım Hikmet'i sever misiniz?
Hadi canım, nereden
Samuel Beckett . 1928-1930 yılları arasında İngilizce okutmanlığı yapıyor ve eserlerini İngilizce yazmaya başlıyor. Ardından aynı kolejde Fransızca okutmanlığı yapmaya devam ediyor. 1945’ten sonra eserlerini Fransızca yazmaya
“Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti.”
İhsan Oktay Anar’ı Puslu Kıtalar Atlası kitabıyla tanıdım. Karşıma çok çıkan bu kitabı sonunda okuma fırsatı buldum. Kitabı okurken yer yer sıkıldım, geri döndüm, ileri sardım. İnternetten özetlerine baktım. Kitabın tahlillerine göz gezdirdim. Neticesinde kitabı bitirdiğimde karmaşıklığı
Her birey farklıdır.
Farklılıklar güzeldir.
Gidilecek yer aynı olsa bile herkes aynı yolu kullanmak zorunda değildir..
Dışarıdan bakan gözler için pembe tekerlekli sandalyede, sıradan bir kız çocuğu gibi görünen ancak bunun çok ötesinde sıradanlıkla alakası olmayan çok zeki bir kızın hikayesi..
Melody on bir yaşında. Konuşamıyor ve
“Zaten biz acı çeken ölümlüler ayaklarımızı
mutluluğun üzerine hiç tamamen basamadık.
Her seferinde acı bir keder neşemizi kaçırır.”
-Rodoslu Apollonios
1. Giriş:
Bu yazı direkt olarak bir inceleme yazısı değildir. Antik Çağ’ın önemli yapıtlarından Argonautika hakkında bir akademik makale çalışmasıdır. Ve elbette yalnızca kitap hakkında
Bazı romanlar oluyor, okurken de bitirdikten sonra da uzun süre etkisinden kurtulamıyorsunuz. Günlük hayatınıza devam ederken aklınıza bir anda o romandan birileri ya da bir sahne gelebiliyor. Bu tür romanlar ya genelde gerçek olaylardan alınmış ya da otobiyografik çizgiler taşıyan şeyler oluyor. İşte o romanlardan birisini yeni bitirdim ben;
Tüketiyoruz;
Tükettikçe TÜKENİYORUZ!
Kendimden geriye, sizden ileriye, Tyler’dan sonsuza, Chuck Palahniuk’ten günümüze. Sistemi eleştiren sistemin yazarına, sistemin içinde çifte kavrulmuş benden, tersten sistemsiz bir inceleme.
Dövüş Kulübü=Biz, Biz=Hiç
Hiçlikte doğmuş, hiçliğe gidiyoruz. Durup bir bakıyoruz, gördüğümüz tek şey, koskoca bir
Biri dese ki “Hippi’yi” beş kelime ile tanımla. Diyeceğim kelimeler; cinsellik, müzik, dans, seyahat ve uyuşturucu. Evet, hippi olmanın yolları bunlardan geçer. Çiçekli fistan, elbiselere yapıştırılmış çeşitli figürler, olmazsa olmaz uzun saç ve kot pantolonu da unutmamak gerek.
1970 yıllarında ABD’nin bağrından koparak dünyaya yayılan bu kültür