İncelemeye başlarken öncelikle bu kitabı okumaması gerekenleri sıralıyorum:
1) Acıyı sevmeyenler
2) Hayatı ciddiye almayanlar, vurdumduymaz olup hiçbir şeyi umursamayanlar, rahatlığına düşkün olanlar.
3) Hayatı toz pembe sananlar, çekinilen resimler gibi yaşadığını sananlar
4) Ön yargılı olanlar( özellikle yazara)
5)"Felsefe ne ki?"
“Bu kitap; ne bir şikâyettir, ne de bir itiraf. Harbin yumruğunu yemiş, mermilerden kurtulmuş olsa bile, tahriplerden kurtulamamış bir nesli anlatmak isteyen bir deneme, sadece” (E.M.Remarque).¹
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nda milyonlarca insan yaralandı, sakat kaldı ve yaşamını yitirdi. Şehirler yerle bir oldu, ormanlar yakıldı, tarımsal
İnsanlık, Birinci Dünya Harbi ile sarsılmakta. 100 yılın ardından arka sayfalarında gizlenmiş büyük yangınlar, buhranlar ve insanlık trajedisiyle tarihine kara bir danga vurulmuştur. İyi ile kötünün mücadelesi var olma savaşını verirken; her asrın tamda gecenin çöktüğü yerde filizlenen umutlar vardır. Karanlıklara aydınlık olsun diye, zafer
'Elbiselerinizi çıkartın, okuyacağınız inceleme de üşümeyeceksiniz.'
Bazı kitaplar o kadar önemlidir ki tartışmak bile hakaret gibi gelir, küfür, rüya aleminde veya uzaklara dalarcasına kalakalır insan. Bu kitaplar ıstırap, acı, çekicilik, şehvet, titrek bir alıcı kuvvet barındırır...
Kitap hakkında kısaca bilgilendirme için şunu söylemek
''İsterim ki bu kitabı okuyunca, şehvetli bir kabus görmüş gibi olun. ''
Zalımsın PESSOAAAA...Bir karabasan gibi çöktü üzerime cümleler. Hem bedenen, hem ruhen zor günlerden geçtiğim bir dönemde bu kitaba denk gelmem tam acıdan zevk alma durumu oldu. Kendi acımı unutup, Pessoa'nın içine düştüğü bu derin sancıyı tüm bedenimle hissettim. Yoğun,
....
Yapıtları kişinin en derin inançlarına meydan okuduğunda bile rahatsız etmeye, kışkırtmaya ve esinlendirmeye asla son vermeyen, anlaşılması güç ve aykırı bir düşünür Nietzsche. Yüz yıldan daha uzun bir süre, düşünsel ve kültürel panoramada çok önemli bir şahsiyet olarak tanındı; dolayısıyla düşüncesiyle ciddi biçim de hesaplaşılması
Oğuz Aktürk ''Alıntılarla Yaşıyorum'' okuma grubumuzda distopya ayımızdı ve kitaplarımızdan biri
Cesur Yeni Dünya'ydı.
Cesur Yeni Dünya, teknolojinin geliştiği, Ford'un (devletin) putlaştırıldığı, kast sisteminin olduğu, ''mutluluk''un kaçınılmaz olduğu, karanlık bir distopya.
Her şey benim için yaratıldı oysa. Ben de O'nu zikretmek için yaratıldım. Benim için yaratılan her şey O'nu zikrederken, O'nun için yaratılan ben, her şeye o kadar dalmışım ki O'ndan gâfilim. Var mı bundan büyük ıstırap?
ŞİFA NİYETİNE
“Hâlbuki aşk başka ne olsun u hayatın mazereti” diyordu şair. Gerçekten hayatın mazereti başlı başına aşk olabilir miydi?
Âdemoğlunun ilk oğullarından Habil ve Kabil macerası meşhurdur. Peki, bu cinayetin sebebi nedir, biliyor musunuz? Aşktır desem… Yada sapkın bir aşk desem daha doğru olur. Çünkü İslam’ın müsaade etmediği bir aşk
Kalamış
Münir Nurettin Selçuk’un aziz hatırasına…
Kalbim ömrünü nihayete vardıracak kadar huzursuz bir halde atarken ve ay göz alıcı parlaklığıyla karanlık ruhları aydınlatırken taşlı sokakta yürüdüm. Topuklardan gelen tıkırtılar, cırcır böceklerinin sesleriyle raks ediyordu. Perdesi örtük evlerden yayılan sarı sıcak renkler, kurumaya yüz
Ahmet Hamdi Tanpınar bu romanında gerçekçi ve sosyal sorunlara eğilen bir tarzı tercih etmiştir.
Yapıt, II. Abdülhamit döneminde geçen, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde de yaşayan Hayri İrdal'ın anıları şeklinde kurgulanmıştır. Kitabın ana karakteri ve anlatıcısı olan Hayri İrdal, yalnızca Ahmet Hamdi Tanpınar'ın değil, genel
Hayatımın adım adım çöküşüne, olmaya özendiğim her şeyin ağır ağır sulara gömülüşüne tanıklık ettim gizlice. Diyebilirim ki, gönlüm neyi arzuladıysa ya da bir anımı, en azından bir anın düşünü neye vakfettiysem, en üst kattaki bir saksıdan düşmüş bir taş gibi kapımın önünde bin parçaya ayrılmıştır, lafı dolandırmadan söylenebilecek ölü
Roman Sanatı Eserinin Tercümesine Önsözü:
ROMANA DAİR BAZI HAKİKATLER
İnsan, bütün hayatında alâka duyduğu bir mevzu üzerine bazı suallerle karşılaşınca, fikrini istediği gibi anlatabilmek için bir kitap yazmak veya hiç olmazsa bir konferans vermek lâzım geldiğini düşünmeğe başlıyor. Ancak, konferans dinletmek şöyle dursun, verdiği
.
Günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan