Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Bakışlarında âşık olduğunu söyleyen bir şey var." "İnsanın bakışlarında aşkı ele veren ne olabilir ki?" "Bilmiyorum. Fakat özellkle senin aşksız yaşayamayacak biri olduğunu hissediyorum." "Ama ben aşksız yaşıyorum." "O halde yaşamın bir yalan ya da hiç yaşamıyorsun."
... Yüreğimde hiçbir şey yapamamanın boşluğu ve çok şey yapmanın yorgunluğu var Günlerce hiç kımıldamadan oturmuş, ya da kendimi duvarlara vurmuş gibiyim. Hayat karşısında yorgunum artık Ve zindeyim ölümün mihrabında. ...
Reklam
Ben sisim, May, nesneleri örten, ama asla birleştirmeyen sisim. Yağmurla da değişmeyen sisim. Ben sisim ve sis benim yalnızlığım, tek başınalığım, bu siste açlığım ve susuzluğum var. Bu yine de talihsizliğim bu sisin gerçekliğim olması ve gökyüzünde başka bir sisle buluşmak ve şu sözleri işitmek istemesi: "Yalnız değilsin, bizim gibi iki kişi var, onun sen olduğunu biliyorum." Söyle bana, söyle, dostum, bu dünyada bana şunu söyleyebilecek ya da söylemek isteyecek kimse var mı: "Ben başka bir sisim, ey sis, haydi dağlarla vadileri örtelim, ağaçların arasında, üstünde koşuşalım, yüksek kayalıkları kaplayalım, birlikte bütün varlıkların deliklerinden sızıp yüreklerine işleyelim, ayak basmamış, keşfedilmemiş uzak diyarlarda dolaşalım."
Yazarlar ya da kitaplar insanı iyi kılar mı? Sanatın veya edebiyatın öyle bir gücü gerçekten var mı?
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
'in okurlarına temenni içeren vasiyetini hatırlatayım: 1) Benim kitaplarımı okuyan katil olmasın; Savaş düşmanı olsun. 2)İnsanın insanı sömürmesine karşı çıksın; Kimse kimseyi aşağılayamasın.
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
'i, Sait Faik'i, Orhan Kemal'i, Saramagoyu özümseyerek okuyanın dünyaya,insana ve diğer canlılara en ufak bir kötülüğünün dokunacağı düşünülemez bile. Bu edebiyatın insanı iyi kılma gücüyle açıklanabilir ancak. (
Sait Faik Abasıyanık
Sait Faik Abasıyanık
,
Orhan Kemal
Orhan Kemal
,
José Saramago
José Saramago
)
"Artık Tanrı'ya inanmadığını, gene de papazlığı sürdürdüğünü..." "Tanrı yoksa papazlara özellikle daha çok gereksinme var demektir." "Ama Carel, yanlış bir şey olur bu, korkunç..." "Yukarıda kimseler yoksa, kimse de kusura bakmayacak demektir."
Tek hakikat var evet bellediğim dünyadan, Elli altmış sene gezdimse de şaşkın şaşkın: Hepimiz kendimizin bağrı yanık âşığıyız; Sade ilânı çekilmez bu acâib aşkın!
Reklam
«Bir hayal görmek için, şeyin kendini ifşa etmesi veya üzgün ya da mutlu olması gerekmiyordu. Yapması gereken tek şey var olmaktı, mümkünse kımıldamadan sessizce, izi içinde hissedebilmek için.»
Sayfa 40
《Sanıyor musunuz ki, bir kadın neden sevdiğini bilebilir? Şeçebilir kimi seveceğini? Kendi kendine, 'Koş, koş, bak şurada başkanlığa kadar yükselebilecek seçkin bir devlet adamı var. Haydi, bir an evvel ona aşık olayım' yahut ' İyisi mi, şu ünü dillere destan müzisyene abayı yakayım' ya da 'dünya borsalarını etkileyen şu yatırımcıya' diyebilir mi?..》
Sayfa 133 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yukarıda devletin temelleri haklında verilen açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, yönetimin sonul amacı, ne korkutarak yönetmek veya dizginlemek ne de itaati sağlamak değil, tersine insanları mümkün olan her türlü güvenlik içinde yaşamaları için korkudan kurtarmaktır; yani kendine ve başkalarına zarar vermeden var olmak ve çalışmaktan ibaret olan doğal haklarını güçlendirmektir. Hayır, yönetimin amacı insanları ussal yaratıklar olmaktan çıkarıp kukla ya da hayvan haline getirmek değil, onlara zihin ve bedenlerini güven içinde geliştirmek ve uslarını köstek vurulmadan kullanmak olanağını vermek, bunu da nefret ya da hiddet görmeden, aldatmacaya uğramadan, kıskanç veya adaletsiz gözlere hedef olmadan yapmalarını sağlamaktır. Aslında yönetimin gerçek amacı özgürlüktür.
Reklam
Tarihin korkunç şekillenme hızı,insanların kendilerini itibar edilen değerler doğrultusunda konumlandırma yeteneklerini aşıyor artık. Fakat hangi değerlerden söz ediyoruz ki? İnsanlar serinkanlı oldukları zamanlarda bile eski duyumsama ve düşünme tarzlarının çöktüğünü ve yeni başlangıçların da ahlaki açıdan felç edici derecede müphem olduğunu hissetmekte çoğu zaman. Peki,sıradan insanların bu denli ani bir biçimde karşılaştıkları dünyalarla başa çıkamayacaklarını hissetmesinde şaşılacak bir yan var mıdır? Ya içinde yaşadıkları dönemin kendi yaşamları açısından ne anlama geldiğini kavrayamamalarında? Kendi benlikleri müdafaa etmek için bütün bütüne özel hayat alanına çekilmeye çalışırlarken ahlaki yönden gittikçe daha duyarsız hale gelmelerinde? Günümüz insanının kapana kısılmışlık duygusuna sürüklenmesinde şaşılacak bir yan var mıdır? “
Din bize hiçbir şeyin aslında bizim suçumuz olmadığını, iplerin başka bir şeyin ya da birinin elinde olduğunu, bu sebeple gidişattan sorumlu olmadığımızı ve bir şeyleri iyileştirmek için dua etmemiz gerektiğini öğretiyor. Oysa dünyadaki kötülükte epey payımız var. Bu durumu düzeltecek gücümüz de var.
Sayfa 355Kitabı okudu
DEVR-İ MENHUS
Bu çağ ki dili sükût ettirir Dilsiz şeytana sukut ettirir Arsıza, hırsıza kayık ettirir Hak dilinden eser kalmaz elinde Devir kalabalık olma devridir Namert kucağında kuma devridir Haram bakışlarda suna devridir Ar izinden eser kalmaz serinde İnsanın nefesi artık alkışla Methiye, mersiye ya da zılgıtla Sakın ha! hatan var deme yanlışla Hatırından eser kalmaz yerinde Tenkidi, tahlili saymadım bile Dost bakışlar solar, döner dikene Hayat bu böyledir, takma yine de Çoğ dediğin söner kalmaz yerinde Çoğunluk ziyanda, diyor Mevlamız Çokların içinde olsan da yalnız Dağıtma kimseye tılsımlı yaldız Hak katında ecrin kalmaz seninde Oktay FERİK
" Babanın bir sevgilisi var," dedi. " Babamın yedi karısı var. O ateşli bir erkek ve tek bir kadın ona hiçbir zaman yetmedi. Kaldı ki o bizim kralımız." " Bu sefer değişik. Baban kız kardeşin yaşındaki bir kadına aşık oldu ." " Bu daha önce de olmuştu. Geçer. " " Bu sefer durumun değişik olduğunu söylüyorum sana. Şimdi aşık oldu ve aklı başından uçtu. Sanki ... " Kraliçe içini çekti. " Onu ilk tanıdığım günlerdeki gibi ..." " Arada ne fark var?" " Çok," dedi Olympias. " Kız gebe ve baban onunla evlenmek istiyor. " Yüzü bir anda allak bullak olan İskender, " Kim bu kız?" diye sordu. " General Attalos'un kızı Euridises. Neden kaygılandığımı anladın mı şimdi? Euridises Makedon asıllı, en soylu ailelerin birinden geliyor; benim gibi bir yabancı değil. " " Bunun hiçbir anlamı yok. Sen kral soyundan, Akhilleus'un oğlu Pyrrhus'un ve Hektar'un karısı Andromakhe'nin soyundan geliyorsun. " " Bunlar hep masal oğlum. Kızın bir erkek evlat doğurduğunu varsayalım ... "
Sayfa 181
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.