Cemil, soluklarını tutarak doktorun “Bizi adamdan saymayın” sözüne karşı ötekilerden bir tepki bekledi.
Hiç biri, hiç bir şey söylemedi. Hepsi de, can çekişen bir hastanın yanından çıkar gibi, başları önlerinde, ayaklarının ucuna basarak merdivene doğru yürüdüler. Vatan millet anlayışı bir bakıma doğdukları yerle sınırlı olduğundan, bu insanlar için “Biz düşmana karşı çıkamayız” diyebilmek, gerçekten korkunçtu.
Gidenler, handan bozma otelin sofasında, karmakarışık iskemle kalabalığının elle tutulur hale getirdiği iki ayrı boşluk bırakmışlardı. Nizamettin Hoca takımının bıraktığı boşluk üstesinden gelinir soydandı. Ötekiler güçsüzlükleriyle utançlarını da bırakmışlardı ki, Cemil’in savaşçı erkekliğine dokunan da buydu.