Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ölümden ciddi derecede şikayet eden soylu ya da neşeli kimseye rastlamadım henüz. Hepimiz, şimdiki yaşımızda kalmayacağımız ve er geç öleceğimiz için ara sıra üzgün hissetmişizdir; ancak bu duyguları iyi niyetli aşabiliriz çünkü bu durum hayatın olmazsa olmazıdır. İnsanların bu tarz hislere kapılmaması için sonsuza dek var olan bir yaşam olsaydı eğer büyümek ya da gelişmek diye bir kavram olmazdı; diğer yandan, eğer ölüme karşı bir isteksizlik olmamış olsaydı en ufak bir aksilikte herkes intihar etmeye kalkışır ve tüm insan ırkı on iki ay içinde yok olurdu.
Sayfa 75
Her rüyanın, rüyayı gören kişiyle ilgili olduğunun aksini ispat edecek bir istisnaya henüz rastlamadım. Rüyalar kesinlikle egoisttir. Rüya içeriğinde kendi egom değil de yabancı bir kişi yer alıyorsa şayet, rahatlıkla iddia edebilirim ki bir özdeşleştirme söz konusudur ve bu kişinin ardında benim egom gizlidir. O halde rüyanın, rüya yorumu sırasında, bu kişiye ait gizli ortak bir özelliği kendime aktarmam konusunda beni uyarması gerekir. Kimi rüyalarda diğer kişilerin yanı sıra, kendi egom da yer alır ve özdeşleşmeyi çözerek kendi egomu açığa çıkanırım. Bu tür rüyalarda özdeşleştirme sayesinde kendi egomla sansürün yasakladığı kimi düşünceleri bir araya getirebilirim. Yani rüyada kendi egomu birden çok kez temsil edebilirim, kimi zaman dolaysız, kimi zaman ise yabancı insanlarla özdeşleştirerek gerçekleşebilir bu temsil. Bu şekilde sayısız özdeşleştirmeyle inanılmaz zengin bir düşünce malzemesi bir araya gelebilir, yani yoğunlaşabilir." Rüyada insanın kendi egosunun birkaç kez yer alması ya da farklı kişilerin ardında ortaya çıkması, egonun bilinçli bir düşüncede birkaç kez ya da farklı bağlamlarda, farklı yerlerde ortaya çıkmasından değişik bir şey değildir.
Sayfa 351Kitabı okudu
Reklam
Sanat Felsefesi, Estetik, Schiller, Ressamlar
_Alçak bir takım ihtiyaçların tatmini için kullanılan yetenek, güya artistik bir şekil verir kirli bir muhtevaya. Sanatçı, zayıflık ve kötülükle insanları aldatır ve kendilerini aldatmalarını kolaylaştırır. Sahtekârdır çünkü manevî susuzluklarını temiz bir kaynaktan doyurduklarına ikna eder onları. Sanat’ın nimetinden mahrum kalınan böyle zamanlar
Çiftler 'yakınlık sorunları' yla ilgili olarak terapiye başladıklarında değişmez biçimde diğerine odaklanmış durumdadırlar; yani diğer kişiyi sorun olarak görürler ve bunun çözümünün kişinin değişmesi olduğuna inanırlar. Bir çift zaman içinde 'birbirlerine odaklı' durumda kalırsa ne olur? Kadın ilişkinin düzelmesinin tek yolunun adamın daha sorumlu davranması olduğu konusunda ısrar etmeyi sürdürür. Adam bunun yerine kadının daha az eleştirel ve ihtiyaçlarına karşı daha duyarlı olması gerektiğini söyler. Sonunda hiçbir değişim gerçekleşmez. İlişkide en azından bir tarafın diğerine olumsuz biçimde ya da endişeyle odaklanmayı bırakmadıkça ve aynı enerjiyi kendi hayatına yeniden yerleştirmedikçe, ilişkinin gelişebildiğine henüz rastlamadım.
Sayfa 222Kitabı okudu
sen yanlış anladın beni. ben bana yaptıklarına değil, yapmadıklarına gücendim aslında. mesela "aramadın, sevmedin, özlemedin, dönmedin... bir kadını diz kapaklarından öpmekten ala şiire rastlamadım henüz, üvercinka hariç. çünkü bir kadını diz kapaklarından öpmek; "bugüne dek tüm düşmüşlüklerinden, yaralarından, kanından, izinden, acından öpüyorum, şifa niyetine." demektir bir nevi. "çok düştüm, parçalandım, örselendim, öp de geçsin." diyemeyen bir kadının sessizliğini duymaktır. "seni anlamak için harflere ihtiyacım yok, ruhunla ruhum aynı lisanı hissediyor." diyebilmektir. "yanaklarından, dudaklarından, alnından, belki omuzlarından, avuçlarından öpmek aşkın yaradılışında var ama diz kapakların sevdaya dahil." de demektir aynı zamanda. o kadını çaresizliğinden ve bir o kadar da gücünden öpmektir. düşmüşlüğü kadar ayağa kalkmışlığından öpüp onu onore etmektir. önünde diz çökmektir. saygıdır. kabulleniştir, çok şeyi. kudretine, sabrina, sarsılmışlığına, sancılarıyla baş edebilecek kadar dayanıklı oluşuna ve de. kırılmak yerine bükülmeyi öğrenebilişine hayran olmaktır. beni daha önce hiçbir adam diz kapaklarımdan öpecek kadar yüce sevmedi. ben de zaten hiçbir adama dizimdeki yaraları gösterecek kadar güvenmedim ya da cesur değildim, bilemiyorum.
keşke demenin faydasını gören tek bir allah' ın kuluna rastlamadım henüz bir davranış bilimi uzmanının kişisel gelişimcinin ya da finans uzmanının keşke demenin yarar sağlayacağını söylediğini duymadım
Sayfa 44 - placebo yayKitabı okudu
Reklam
Yoksulluğa özlem duyan ya da yoksullukta özgürlük bulan birine henüz rastlamadım.
Sayfa 247
Amerika Birleşik Devletleri Kongresi tutanaklarından bir katliam tasviri okuyalım: "Tanık Robert Bent: Kendilerini bağışlatmak için yalvaranların bile hepsini askerler vurdular. Bacağından aldığı yarayla yerde yatan bir kadına takıldı gözüm. Askerlerden biri kılıcını çekti ve kadının yanına geldi. Kadın kendini korumak için kolunu kaldırdı, asker kılıcıyla bu kolu kopardı. Bu kez öbür kolunu kaldırdı, asker onu da kopardı ve öldürmeden, öylece birakıp gitti. Erkekler, kadınlar ve çocuklar hiç ayrım yapılmadan tüyler ürpertici bir soğukkanlılıkla boğazlanıyordu... Altı yaşında bir kızın eline beyaz bayrak vererek ortaya saldılar. Kızcağız daha birkaç adım atmıştı ki, vurulup düştü, daha sonra hepsi vurulup öldürüldü... Gördüğüm bütün ölülerin kafa derileri yüzülmüştü... Karnı ortadan yarılmış bir kadın yanı başında henüz doğmamış çocuğuyla yerde yatıyordu. (...) Tanık James Connar: Ertesi gün savaş meydanında kafa derisi yüzülmemiş tek bir kadın, tek bir erkek ya da çocuk ölüsüne rastlamadım. Çoğunun gövdesi en korkunç işkenceye uğratılmıştı. Erkek, kadın, çocuk hepsinin cinsel organları kesilmişti... Askerlerden birisinin sırığa takıp teşhir etmek için kadın uzvu kestiğini, başka birisinin de yüzüklerini almak için Kızılderililerin parmaklarını kestiğini gördüm. Bütün bunlar Albay Chivington'un bilgisi dahilinde yapılıyordu." (39. ABD Kongresi 2. Oturum /s. 53, s. 220-Aktaran: Reha Oğuz Türkan)
Sayfa 50 - Vadi yayınları.Kitabı okudu
Malatya Hadisesi ve Tutuklanması Osman Yüksel’in hayatındaki en önemli mahkemelerden birisi Malatya suikastının azmettiricisi olarak gözaltına alınması olayıdır. 17 yaşındaki Hüseyin Üzmez, arkadaşlarıyla Ahmet Emin Yalman’ı gazetesi Vatan’da yazdığı yazılar nedeniyle öldürmeyi planlamıştır. Adnan Menderes’in Malatya konuşması için şehre gelen
Malatya Hadisesi ve Tutuklanması Osman Yüksel’in hayatındaki en önemli mahkemelerden birisi Malatya suikastının azmettiricisi olarak gözaltına alınması olayıdır. 17 yaşındaki Hüseyin Üzmez, arkadaşlarıyla Ahmet Emin Yalman’ı gazetesi Vatan’da yazdığı yazılar nedeniyle öldürmeyi planlamıştır. Adnan Menderes’in Malatya konuşması için şehre gelen
Reklam
Robert Bent'den öğreniyoruz: "Bacağından aldığı yarayla yerde yatan bir kadına takıldı gözüm, askerlerden biri kılıcını çekerek kadının yanına geldi. Kadın kendini korumak için kolunu kaldırdı. Ama asker kılıcıyla vurarak kolunu kesti, bu kez öbür kolunu kaldırdı, asker kılıcıyla onu da kesti, sonra öldürmeden öyle bıraktı gitti." Köyde, "Squaw" denilen, bir Kızılderili kadınla evlenip kabileler arasında yaşayan beyaz erkekler de bulunuyordu. Ama onların da sonu farklı olmaz: "Otuz, kırk kadar Squaw korunmak için bir çukura sığınmışlardı, altı yaşındaki küçük bir kızın eline bir sopaya bağlanmış bir beyaz bayrak vererek ortaya saldılar; kızcağız daha birkaç adım atmıştı ki, vurulup düştü. Daha sonra o çukurdaki bütün Squaw'lar ve dışarıda kalanlar hep öldürüldüler. Squaw'lar en ufak bir direnme göstermiyorlardı. Gördüğüm bütün ölülerin kafa derileri yüzülmüştü. Karnı ortadan yarılmış bir Squaw kadını, yanı başında henüz doğmamış bir çocuğuyla, yerde yatıyordu." Robert Bent'in sözlerini Teğmen James Conner'de doğrular: "Ertesi gün savaş meydanında dolaştığımda, kafa derileri yüzülmemiş tek bir kadın, erkek ya da çocuk ölüsüne rastlamadım; çoğunun gövdesi en korkunç işkencelere uğratılmıştı; erkeklerin, kadınların ve çocukların cinsel organları kesilmişti."
Geceye düşer ayaz, Bir yürek dolusu gözyaşıyla. Dışarının kalabalığında, Kaybolduğumda, Ne sen kalırsın geriye Ne kendimi hatırlarım Yüreğindeki ayazın soğuğunda, Gecenin ayazına Şiiri benzemezmiş, Yüreğin ayazı. Ben daha Onun tarifini yapan bir şiire Rastlamadım henüz. Ya ben Sevmekte hala tecrübesizim Ya da Benim yüreğim daha çok ıssız..
"Tevrat'taki fasıllar ve kavgalar gerçek mi demeyin. Çoğu bugünkülere ideolojik temel oluyor. İsrailîler Araplardan İsmail'in kaba saba oğulları diye bahsediyor. İsmail'in oğullarının da İsrailoğulları için neler dediği malum. Aralarındaki münaferete rağmen Avrupalı ırkçılığa ulaşmış değiller." İlber Ortaylı bir tarihçi olarak buzdağının gördüğü kısmını söylüyor. Tevrat'ı, İncil'i ve bu dinlerin ve modern egemen din olan hümanizmin tarihini araştıranlar bu gerçeğin Ortaylı'ya görünmeyen kocaman bir parçasının daha olduğunu fark ederler. Bugün yalnızca Ortadoğu değil, bütün dünya politikası Eski Ahit ve Yeni Ahit dediğimiz kitapların ağır etkisi altındadır, her ne kadar Batılı çoğunluk bunlara (artık) inanmadığını söylese de. Ve fakat bu bağlantıyı doğrudan gösteren bir kitaba henüz rastlamadım.
Ölümden ciddi derecede şikayet eden soylu ya da neşeli kimseye rastlamadım henüz. Hepimiz, şimdiki yaşımızda kalmayacağımız ve er geç öleceğimiz için ara sıra üzgün hissetmişizdir; ancak bu duyguları iyi niyetli aşabiliriz çünkü bu durum hayatın olmazsa olmazıdır. İnsanların bu tarz hislere kapılmaması için sonsuza dek var olan bir yaşam olsaydı eğer büyümek ya da gelişmek diye bir kavram olmazdı; diğer yandan, eğer ölüme karşı bir isteksizlik olmamış olsaydı en ufak bir aksilikte herkes intihar etmeye kalkışır ve tüm insan ırkı on iki ay içinde yok olurdu.
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.