Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her Bilgiye Açık Olmalı...
" Bilimi dışlayan dini yorum ve dini dışlayan bilimsel felsefe , mutlak gerçeği kusursuz algılamaktan mahrumdur. "
Artık yorum beğeni yok kendimi size deşifre ettiremem :D
Sosyal medyadaki eylemlerimizin hakkımızda saçtığı verinin önemi, 2016'da Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden çıkışı ve ABD'deki başkan seçimi oylamalarının seçmenler hakkında bu şekilde edinilmiş bilgiye dayalı kampanyalar yürüten taraflarca sürpriz şekilde kazanılmasıyla gündeme geldi. İnsanları yeni deneyimlere açıklık, mükemmeliyetçilik, dışadönüklük, işbirliğine açıklık ve kolay üzülme boyutlarında konumlayarak kişiliklerine göre sınıflandırmak için kullanılan bir testi Facebook'ta insanların gönüllü şekilde doldurdukları anketlerin içine gömen psikologlar, ilk kez elde edebildikleri bu dev hacimli veriyi aynı deneklerin profillerindeki diğer açık bilgiler ve "beğeni" etiketi koydukları paylaşımlarla bağlantılandırmayı başarmıştı. Bu eşleştirme sayesinde diğer Facebook kullanıcılarının sadece neleri beğendiğini girdi olarak alıp çıktı olarak bu kişilerin birçok özelliğini tahmin edebilen bir sistem geliştirilmişti. Bir kullanıcının ırkını %95, cinsel yönelimini %88, siyasi parti tercihini de %85 doğrulukla tahmin edebilmeniz için onun sadece 68 beğenisine bakmak yeterli oluyordu. Aynı yöntem mercek altındaki kişilerin zeka seviyelerini, dinlerini, alkol ve sigara kullanıp kullanmadıklarını, ebeveynlerinin boşanmış olup olmadığını da saptayabiliyor; dahası, bu kişilerin ileride karşılaşacakları bir seçimde ne karar vereceklerini sadece 10 beğeni ile iş arkadaşlarından, 70 beğeni ile arkadaşlarından, 150 beğeni ile ebeveynlerinden, 300 beğeni ile de hayat arkadaşlarından daha yüksek doğrulukla tahmin edebiliyordu.
Reklam
Kur'an tek başına yeterli değil midir? Hadislere gerek var mı?
İslam literatüründe Peygamberimizin sözleri, fiil ve davranışları ve onayladığı şeylere “ hadis” denir. Allah, Kur’an’ı her konuda insanlara aydınlatan, anlaşmazlık durumlarında aralarını bulan, onlara yol gösteren sevgili peygamberimize gönderdi. sonra ondan, gönderdiği mesajları insanlara ulaştırmasını, yani tebliğ etmesini istedi. Dolayısıyla
Kesin olarak bilme ile kesin olarak bilememe arasındaki bariz derece farklarına karşın, dünyayla ilgili her resim, başka yorumlara açık, kendi içinde bir kitaptır.
Sayfa 155 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
"Size Bay Butler’ı anlatayım," dedi. "Önceleri ötekilere göre hiçbir üstünlüğü yoktu. Babası bankada veznedardı. Yıllarca çektikten sonra Arizona’da veremden öldü ve Bay Butler, Charles Butler, dünyada yapayalnız kaldı. Babası Avustralya’dan gelmişti ve California’da hiç akrabası yoktu. Bir matbaada işe girdi. Birçok kere kendi
Sayfa 82 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bilimsel çalışmalar insan zihninin şu anda kalmaya programlanmamış olduğunu bize defalarca göstermiş durumda. Mesela The New York Times gazetesinde 19 Mayıs 2017 tarihli bir haberde derlenen çalışmalar, bu açık gerçeği gözler önüne seriyor. Haberdeki bir yorum oldukça dikkat çekici: Biyolojik adı Homo sapiens yani "düşünen insan" olarak konan insan türünün aslında bir diğer adı da rahatlıkla Homo prospectus yani "geleceğe yönelik insan" olabi lirdi. Zira geleceği düşünebilmemiz, gelecek için planlar kurabilmemiz bizi düşünen yahut bilge bireyler yapan belki de en önemli özelliğimiz. Sadece geleceği düşünmekle de kalmıyoruz; zihnimiz özellikle sıradan günlük problemlerle uğraşırken sürekli olarak gelecekteki olası durumların simülasyonları ile meşgul oluyor.
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Bir fotoğraf ile kelimeler arasındaki ilişkide, fotoğraf bir yorum dile­nir ve o yorumu genellikle kelimeler ona sunar. Kanıt olarak çürütülemez güçlülükte, fakat anlam olarak zayıf bir yerde duran fotoğrafa anla­mını kelimeler kazandırır. Kendi başlarına hep genelleme düzeyinde kal­maktan öteye gidemeyen kelimelere de özgül sahiciliklerini kazandıran, fotoğrafın çürütülemez olma özelliğidir. Tabii, daha sonra ikisi birlikte çok güçlü bir hale gelirler; böylece, ucu açık bir soru sanki tam bir karşı­lık bulmuş olur.
Sayfa 84 - agorakitaplığı / Çev. Osman AkınhayKitabı okudu
Hz. Muhammed, tarihte nerdeyse eşi-benzeri olmayan bu infazları işlerken; kendini haklı çıkarmak için olaydan hemen sonra indirilen şu ayeti kullanıyor: "Allah ve resulüyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası şudur: Öldürülürler yahut asılırlar yahut elleriyle ayakları çaprazlamasına kesilir ya da bulundukları yerden sürülürler. Bu, onlar için dünyada bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır." (6) Ayet çok net ve açık; sadece katledilenlerin isimleri geçmiyor. Bir tarafta insanları yaratan, merhametli tanrı; diğer tarafta insanları öldürün, asın, çarmıha gerin diyen bir tanrı! Ayet çok açık ve net olduğu için bunun üzerine yorum yapmak, ek bir şey söylemek gereksizdir. (6) Maide suresi, ayet 33.
Friedrich Nietzsche denince, büyük olasılıkla akıllara ilk olarak onun meşhur “Tanrı öldü” sözü gelecektir. Bununla birlikte, o sözün ne için söylenmiş oldu sözün kendisi kadar bilinmez. Nietzsche bu sözünü tanrının var olmadığı ile ilgili metafiziksel bir yargıda bulunmak için değil, kendi çağında geçerli olan ahlak sisteminin ve değerlerin geçerliliği ile ilgili bir yorum olarak söylemiştir. Onun inancına göre; o güne kadar kabul gören ahlak sistemlerinin dayandığı esaslar çökmüştur. Nietzsche, kendi çağında ahlaki değerlerle ilgili bir kriz yaşandığını düşünmektedir. Bu kriz, risklerle birlikte fırsatlar da getirmiştir. Risklidir, çünkü kendimizi yeniden ve acilen inşa edemezsek nihilizme düşme ve tekrar barbarlık dönemlerine dönme olasılığımız vardır. Fırsat içermektedir; çünkü ufuk ilk kez açıktır; gemilerimizi her türlü tehlikeye rağmen sahile ulaştırmak mümkün gözükmektedir. Her tehlike aynı zamanda bir uyarıcıdır. Deniz, bizim denizimiz, belki de hiç olmadığı kadar açıktır. Hatta belki de bundan önce ‘açık bir deniz’ hiç var olmamıştı.
Zihni geliştirmek
Televizyon izleyen kişi, her şey önüne hazır sunulduğu için yorum yapma veya analiz yapma ihtiyacı hissetmez; televizyon zihinsel tembelliğe yol açar. Oysa beyin haritası çıkarıldığında da açık bir şekilde görülür ki insanda beyni en çok geliştiren şey yorum ve analiz yapmaktır.
Reklam
Bizler birey miyiz, yoksa kalabalığın bir parçası mı? Göze çarpmak mı istiyoruz, kalabalığa karışmak mı? Bu mümkün olabilir mi? Cinsiyetimiz ne olursa olsun kamuya açık alanlarda nasıl görünmek isteriz? Bakışları üstümüze çekmek mi yoksa o bakışlardan kaçmak mı? Özgür ve görünmez olmak mı? Dikkate değer mi ya da kimsenin hakkında yorum yapmadığı biri mi?
Sayfa 12
Kadını anlamadılar...
"İslamcılar, dindarlar; uçakla dünyanın öbür ucuna gidiyorlae, ama hala "Kadın tek başına yolculuk yapamaz" yorumunu aşamıyorlar.. Modern dünyada kadın artık toplumda özgür birey olmuş, buna uygun, sağlıklı ve uygulanabilir bir dini yorum getiremiyorlar..Ve işte kadının çalışmasından hatta toplum içerisinde kahkaha atmasının ne kadar günah olduğunu anlatıyorlar...Kadının toplumdaki yeri, toplumun uygarlık düzeyini gösterir... İslamcılar bu konuyu açık yüreklilikle tartışmaktan hep kaçındılar..."
Biraz kapak alıntısı biraz yorum
Sevgili Dost! Bu sabah kuş sesleriyle uyandım. Ne güzel değil mi? Hayır, güzel değil! Açık penceremden ok gibi dalıp yastığıma saplanan karga sesleriydi. Kuş sesleri dediğimde aklına asla karganın gelmediğini biliyorum. Bu, karganın da bir kuş türü olduğunu bilmediğinden değil, karganın türünün en önemli özelliği olan güzel ötüşten mahrum oluşundan elbette. Yüzümü yıkarken acaba diyordum; acaba türümüzün en önemli özelliklerini taşıyor muyuz? Hareketlerimiz ve sözlerimiz nerelere saplanıyor? Acaba 'insan' denince hatırlanıyor muyuz? - Bu kadar çok "Sevgili Dost" denmesinin bende bıraktığını size nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Küçükken sözlük okurdum hatta bitirdiğim ilk kitap zambak yayınlarının Türkçe Sözlüğüydü. Kelimeleri tekrar ettikçe anlamsız bir hâl alırdı. Sürekli "kalemkalemkalem" demek beni kalem sözcüğünün anlamından uzaklaştırırdı küçükken. En iyi böyle anlatabilirim herhalde ve bu kitabın zamanımı alarak bana kattığı tek şey beni o anılarıma/anlarıma götürmesi oldu. Zira birbiriyle çelişkili alıntıların yanı sıra kendi çapında biraz tasavvufla tütsülenmiş sığ cümlelerle soslanmış çatalı batırıp kendi etrafında döndürmedikçe ağzınıza götüremediğiniz spagetti edebiyatı olmuş. Sanırım biz öğrencileri de fiyat-performansı ile önce gözü sonra karnı doyuran makarnadan vurmak istemiş Sevgili Dost Ali Ural.
"Bir metin, yorumcunun sonsuz iç bağlantılar keşfedebileceği açık-uçlu bir evrendir."
Sayfa 49 - Can YayınlarıKitabı okudu
589 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.