*Çocuklara bağıra bağıra hayır demeyi öğretmeli.
* Vücudunun özel olduğunu ve ancak kendi izin verirse
birinin dokunabileceğini öğretmeli.
* Çocuklara cinsel eğitim verilmeli. Eğer yapamıyorsanız
bir uzmandan yardım alın.
* Okul müfredatlarına, çocuk kaybolduğu zaman ne
yapmalı bilgisinin konulması lazım.
* Çocuğa özel bölgelerini anlatmalı. Ancak bu şekilde,
kendisine yapılacak herhangi bir hareketin ne anlama
geleceğini bilir ve kendisini koruyup tepkisini
gösterebilir.
* Anneler çocuklarıyla yakından ilgilenmeli.
* Cinsellik konusu açılınca çocuğa kesinlikle "Sus, ayıp!
Nereden duydun gördün? Bir daha böyle şeyler
söyleme” denmemeli. Böyle olursa çocuk merakını
gidermek için başka yollar deneyecektir.
* Çocuklara kendilerini nasıl ifade edebilecekleri
öğretilmeli.
* Okula sadece rehber öğretmen çağırdığında
gitmemeli. Bazen sizin göremediğinizi öğretmen
görebilir. İletişimi sürdürmekte fayda var.
* Öğretmene asla "Eti senin kemiği benim” dememeli.
Bozkırkurdu okul yıllarında öfleye pöfleye okumaya çalıştğım bir kitaptı. O zamanlar da revaçtaydı Herman Hesse şu anki gibi. AFA yayınları diye hatırlıyorum, bütün kitaplarını basmıştı. Sidharta'yı okuduktan sonra elime almış ama sıkılmıştım kitaptan. Paul Muad'dib Beyin #25515888 yorumundan sonra tekrar aklıma geldi
Bilimkurgu-Çizgiroman ve Manga Etkinliği kapsamında yapacağım ilk incelemem olacak. Bilimkurgu’nun ilk örneklerinden olan Mary Shelley‘nin Frankenstein’ı ile inceleme yolculuğumuza başlıyoruz. #28996895
Bu kitabı okumadan önce, Netflix üzerinden yayınlanan The Frankenstein Chronicles dizisini izlemenizi tavsiye ediyorum. Dizide Londra’nın o
Okumada geç kalmış olduğum bir kitap. Armand Davul ile Marguerita Gautir’in tutkulu ve bir araya gelmelerinin nerdeyse imkansız olan aşklarını akıcı şekilde anlatan Kamelyalı Kadın eseri okuduğunuzda siz etkisi altında alabilecek güzel bir kitap.
Kitap şimdiye kadar okuduğum en güzel kitaplar arasında ilk 10’a girebilecek bir eser. Aşkın yanında
Ben en son bir kır düğününde herkes pistte çılgınlar gibi halay çekerken, masada yalnız kalınca hissetmiştim :)
Herkesin asistanı olduğu hocaya biat ettiği bir çağda, hocamın haksızlık ettiği öğrencinin hakkını ararken de meczup gibi hissetmiştim, delilik bende kaldı :)
Kalabalık bir ortamda otistik bir çocuğun çığlıklarına eşlik ederken de
"Ama sonunda kaybeden siz olmuşsunuz."
"Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?"
"Ama kucağında bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz."
"İyi ya, boş değildi kucağım."
"Ama yandınız, kül oldunuz."
"Ama vardım, kül bunun kanıtı."
Yanmak, kavrulmak , kavuşamasan da olsun be