Adem Soyugelen
@Adem_Soyugelen
64 okur puanı
Ocak 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Sisifos
Merhabalar, verdiğim puandan da rahatlıkla anlaşılacağı gibi eseri beğenmedim.
Albert Camus nün daha önce 
Yabancı ve 
Veba eserlerini okumuştum. Bu eserinde varoluşçu felsefenin önemli düşünürlerinden camus intihar olgusu etrafında yaşamın ve insanın absürtlüğünü ele alıyor.
Ben eseri okurken hayli sıkıldım. Hem eser ağır hem de çevirisi inanılmaz zorlama. Hacmi itibarıyla kolay okunacağı düşünülse de okuru ziyadesiyle yoran bir eser.
Eserin varoluşa dair de intihar olgusuna dair de bana kattığı bir şey olduğunu söyleyemem.
Kimseye tavsiye edeceğim bir eser değil. Ama illa okunacaksa sakin kafayla sessiz bir ortamda derin bir dikkatle okunması gerekiyor, yoksa kolaylıkla eserden kopabilirsiniz.
Sherlock el kitabı
Merhabalar, 
Arthur Conan Doyle in neredeyse tüm Sherlock Holmes eserlerini okumuş birisi olarak ünlü dedektife bir de 
Ransom Riggs gözünden baktım bu eserle.
Eser genel olarak Sherlock un vakaları nasıl çözdüğü, olaylar ve hayat karşısındaki doyle'un eserlerine sadık kalinarak anlatılmış. Eğer bir dedektif olmaya karar verirseniz izlemeniz gereken yolllar da Sherlock Holmes örnek alınarak anlatılıyor.
Önceden okuduğum Sherlock maceralarını yeniden hatırlamak hoşuma gitti. Bütün olarak değerlendirmem gerekirse standart bir okuma zevki verdi. Sherlock u ve belki de dünyanın en ünlü dedektifinin yaratıcısı Arthur Conan Doyle hakkında bilgi edinmek için güzel bir eser olmuş.
Belirtmeden geçemeyeceğim eserde pek çok baskı ve kelime hatası mevcut. Çoklukla Türkçe karakterler es geçilmiş. Bazı bölümlerde moto mot çeviri yapılış. Bunlar da okuma zevkini büyük oranda baltalıyor.
Eser bana büyük bir zevk vermedi fakat büyük yazar Arthur Conan Doyle i ve ölümsüz kahramanı Sherlock Holmes u yeniden hatırlamak güzeldi.
Eseri doğrudan tavsiye etmem fakat kafa dagitacak bir şeyler arıyorsanız ya da ünlü dedektife merak duyuyorsanız okuyabilirsiniz.
Okur Takip Önerileri
Eziyet!
Merhabalar, başlıktan ve verdiğim puandan da rahatlıkla anlaşılacağı üzere eseri hiç beğenmedim. Okurken resmen eziyet çektim.
Eser Meksika da alkolik konsolos firmin in bir gününü anlatıyor. Spoiler olmaması için eserde olanlara deginmiyorum ama aslına bakarsanız 470 sayfalık eserde bir şeyde olmuyor. Alkolik bir adamın içip içmemek için kendiyle verdiği mücadele ve sanrılar.
Çok uzun zamandır okurken bu kadar zorlandığım bir eser olmamıştı. Eserin sonunda yazarın yayıncısına gönderdiği ve eserini savunduğu bölüm mevcut. İlk yüz sayfayı okuyup ne diyor bu diye biraz araştırma yapınca benim gibi pek çok kişinin zorlandığını ve az önce bahsettiğim savunma bölümünde yazarın eseri açıkladığını öğrendim. Ben de her bölümden sonra açıklamasını okudum. Açıklama kısmında eserin sonuna dair bir çok büyük spoiler mevcut. Yazar eserin anlaşılabilmesi için en az iki kez hatta 3-4 okunması gerektiğini savunmuş ama bitirdikten sonra rahatlıkla söyleyebilirim ki ne bir daha elime alırım ne de kimseye tavsiye ederim.
Örneğin 
Elias Canetti nin 
Körleşme kitabı da okuması zordur ve okurken beni yormustu ama 
Yanardağın Altında yormanin da ötesinde acı çektiriyor. Elbette herkesin bir eserden aldığı zevk ve beğenisi farklıdır. Benim beğenmediğim bu esere bir başkası bayılabilir ya da benim beğenmeme sebebimin eseri anlamadığım olduğu söylenebilir fakat benim kişisel görüşüm eserin edebi bir facia olduğu.
Bu ne bilim ya!
Merhabalar, esere geçmeden önce sayın prof(iterol) doktorumuz 
Ömer Kamacı bana göre büyük bir iş yapıyor. Hem yazmış olduğu bu eserle hem de keyifle takip ettiğim bilimin ucunda Instagram hesabıyla bilimi geniş kitlelere sevdirmek için büyük bir uğraş veriyor. Bizim gibi cehaletin çok yüksek olduğu topraklarda yaptığı iş daha da büyük bir anlam kazanıyor. Kendisine naçizane teşekkürlerimi ve saygılarımı buradan sunmak istiyorum.
Esere gelecek olursam gayet keyif aldığım bir okuma deneyimi oldu. Bilimsel konular herkesin anlayabileceği şekilde basite indirgenerek ve eğlenceli bir dille anlatılmış. Benim gibi bilimin ucunda Instagram hesabının takipçileri için bu durum hayli olağan.
Hem eseri hem de zikrettiğim sosyal medya hesabı ısrarla tavsiye ederim. Yeni şeyler öğrenirken eglenebileceginiz nadide bir eser ve sayfa bana göre.
Esere yönelik ufak bir eleştirim de olacak. Son bölümde yer alan din ve bilim ilişkisi. Bana göre dinin bilim üzerindeki engelleyici ve açık bilimsel gerçeklikleri reddeden tutumu çok yumuşatılmış. Bu durum yazarın hayat görüşü ya da fazlasıyla hassas olan din konusunda insanların tepkisini çekmemek olabilir. Eğer eserde bu konuya yer verilecekse daha cesur olunabilir ya da daha detaylı yer verilebilirdi diye düşünüyorum.
Son olarak diyorum ki bilimle, bilimin ışığında ve bilimin ucunda kalınız efendim.
Vasat
Merhabalar, 
Leviathan benim için 2024 ün ilk kitabı oldu. Yazarın daha önce de 
Son Şeyler Ülkesinde eserini okumuştum.
Eseri genel olarak değerlendirmeden önce belirtmek isterim ki eserin çevirisi çok kötü. Bazı cümleler moto mot çevrilmiş. Ayrıca çok fazla sayıda baskı ve harf hataları da mevcut. Bu durumlar okuma zevkini büyük oranda baltalıyor. Can yayınları gibi bir yayınevinin bu şekilde basit hatalar yapmasını yadırgadım.
Esere gelecek olursam başlıkta da belirttiğim gibi bence vasat bir eser. Sanki salt Hollywood için yazılmış bir kitap. Alıp filme çeksinler para kazanalım diye yazılmış gibi hissettim eseri okurken. Bana göre eser edebi derinlikten yoksun. Olaylar ve kişiler basit aksiyon filmi gibi bence. Eserde normal bir yaşamda olmayacak kadar çok tesadüf var. Kahramanlarımız mantıklı davranmayı bir an bile düşünmüyor. Her an aksiyon her an bir macera adeta. Evet bu yüksek tansiyon okuyucuyu esere bağlıyor ama bu tansiyonun dozu doğru ayarlanmazsa eser fazlasiyla yapay kalıyor.
Beğendiğim yönü ise hayli akıcı olması. Bir film izler gibi kitap akıp gidiyor. Ama bitirdiğimde eserin bana bir şey kalmadığını düşündüm.
Eseri okurken acı çekmedim ama birine de tavsiye etmem açıkçası.
Beylikten imparatorluğa geçişin başlangıcı
Merhabalar, yılın son gününde bu yıl okuduğum 34. ve son kitap 
Devlet Ana oldu. 2023 teki 50 kitap hedefimi tutturamadim bu yüzden biraz buruk olsam da eser son derece güzeldi.
Kemal Tahir in daha önce 
Kurt Kanunu eserini okumuş ve çok beğenmemiştim. Fakat devlet ana yi gercekten çok beğendim. Hatta bu yıl okuduğum 34 eser içinde 2. sıraya yerleşti.
Eser Ertuğrul beyin son zamanlarında başlayıp ileride imparatorluk olacak olan Osmanlı beyliğinin nasıl beylik haline geldiği yan karakterin yaşadıkları esas alınarak anlatılıyor. Eserdeki esas kahramanlarımız mavro, kerimcan, bacıbey, şövalye notus gladyus, uranha gibi kahramanlarımızla birlikte Osman bey, Orhan bey, şeyh Edebali gibi tarihsel karakterler.
Eserin dili hem gayet anlaşılır hem de oldukça akıcı. Ben okurken gayet keyif aldım. Esere tarihsel kurgu olarak bakarsanız aldığınız keyif de artıyor. Yazar tarihçi değil ve objektif tarih anlaticiligi yapmıyor. Tarihsel olaylar ve kişiler etrafında eserini oluşturuyor. Eserde yer alan kişi ya da olayların yanlış olduğunu düşünüyorsanız araştırmak size kalmış. Örneğin eserde Osman veya Orhan bey ya da beylik savaşçıları şarap içiyor aktif cinsel yaşamları mevcut. Bunların tarihsel gerçeklikle uyusup uyuşmadığı tarihçilerin işi. Ben edebi açıdan eserden hayli keyif aldım.
Tarihe ve tarihsel romanlara ilginiz varsa eseri rahatlıkla tavsiye ederim. Bu alanlara ilginiz yoksa bile gayet akıcı olan bu eseri alıp okuyun, değerlendirin ve keyif alın. Osmanlı beyliğinin nasıl doğduğuna, dönemin insanlarına, kadının sosyal ve siyasal yaşamdaki yerine ve sosyal hayata ilişkin Kemal Tahir'in rehberliğinde keyifli bir yolculuğa bırakın kendinizi.
rüyalar ve bürokrasi
merhabalar, 
Rüyalar Sarayı 
İsmail Kadare den okuduğum ilk eserdi ve eseri bir hayli beğendim.
eser anne tarafından meşhur köprülü ailesine mensup mark-alem in rüyalar sarayında işe girmesiyle başlayan süreci okurlarına anlatıyor. osmanlı her geçen gün kaçınılmaz yıkıma yaklaşırken bulunan çözümlerden birisi de insanların gördüğü rüyalardan bir anlam çıkarmak; gelecekte yaşanacak savaş, kıtlık, darbe, ayaklanma gibi yüksek öneme sahip olayları daha gerçekleşmeden önlemek için insanların gördüğü rüyalarda ipuçları aramaktır.
bu kısımdan sonrası SPOİLER içerebilir özellikle belirtmek isterim.
baş kahramanımız mark-alem le birlikte yazar, bizlere hantal bürokrasi kurumunu, baskıcı yönetim anlayışını distopik bir geri planda okuyucuya sunuyor. eserdeki sisli yapı sona doğru yavaşça açılıyor. bu da okuyucudaki merak duygusunu canlı tutuyor.
eser hem dediğim gibi merak uyandırıcı hem de hayli akıcı. okurken hiç sıkılmadım hatta elimden zor bıraktım, yaklaşık 200 sayfa olduğu da göz önüne alınırsa hayli kısa zamanda eseri bitirebilir okuyucu.
eserin beğenmediğim kısmı ise olayların fazla hızlı neticelenmesi oldu. eserdeki sis bence fazla hızlı şekilde kalkıyor. mark-alemin iş yerindeki yaşadığı değişim ve rüyalar sarayının geleceği daha iyi kurgulansaydı bence daha da güzel bir okuma zevki verebilirdi. ayrıca mark-alem ve köprülüler ailesinin son durumu daha detaylı işlense güzel olabilirmiş.
ben eseri ve yazarın dilini hayli beğendim. yıl biterken Rüyalar Sarayı okuma listeme üst sıralardan giriş yaptı. bundan sonra da yazarın diğer eserlerini okumayı büyük bir hevesle düşünüyorum.
İkna edemedi
Merhabalar, eseri genel olarak beğenmedim.
Yazıldığı dönem göz önüne alındığında eser yol gösterici olabilir fakat günümüz için çok geçerli olduğunu düşünmüyorum.
Rahatlıkla bir iki saat içinde bitirelebilecek bir eser. Dili de çok fazla karışık değil. Ama bana edebi bir zevk vermedi.
Geçmişte okuduğum 
Savaş Sanatı bu esere kıyasla daha fazla zevk veren bir kitaptı benim için.
Marquez ve ben
Merhabalar, 
Başkan Babamızın Sonbaharı, 
Gabriel Garcia Marquez in okuduğum 4. Eseriydi. Yazarın daha önce 
Kırmızı Pazartesi, 
Yüzyıllık Yalnızlık ve 
Benim Hüzünlü Orospularım kitaplarını okumuştum. Diğer kitaplarını da bu eserini de çok sevdiğimi söyleyemem. Sanırım tekrar Marquez okumaya ara vereceğim.
Eseri neden beğenmediğime gelecek olursam pek çok farklı yerde de belirtildiği üzere eseri okumak hayli zor. Okurken insanı ziyadesiyle yoruyor. Bunun noktalama işaretleri kullanmamaktan olduğunu sanmıyorum. Noktalama işaretleri kullanmayan bir diğer usta yazar 
José Saramago nun pek çok eserini keyifle okumuştum.
Başkan Babamızın Sonbaharı ise hem okuması hayli zor hem de bana göre bu zorluğa değecek keyfi vermiyor. Bana göre yazar 50 sayfada anlatabilecegi bir süreci 250 sayfaya yaymış. Zalim diktatörün hikayesi bence yeterince etkili kullanılmamış. Özellikle son kısımlarda general bana göre fazlasıyla masumlastirilmis ya da daha doğru ifade etmek gerekirse normallestirilmis.
Eser genel olarak bana keyif vermedi. Bazı kısımlarda keyif almayı geçtim okurken acı çektirdi. Tüm dünyada bir çok ülke tarihinde rahatlıkla karşılaşabileceginiz eli kanlı diktatörün hikayesini daha akıcı ve etkili bir metinle okumak isterdim.
Adalet için öldürmek adalet midir?
merhabalar, 
Jack London en sevdiğim yazarlardan birisidir ve eseri 
Suikast Bürosu nu da çok beğendim. incelemem de ufak tefek spoiler olabilir belirtmek isterim.
eser kusursuz bir biçimde organize edilen ve para karşılığı insanları öldüren bir oluşumun hikayesini anlatıyor. fakat burada olağandışı olan şey suikast büromuzun her işi kabul etmemesi ve büro
