Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kaan

Kaan
@Beylerbeyi
Dedim: Artık bilgiden yana eksiğim yok; Şu dünyanın sırrına ermişim az çok. Derken aklım geldi başıma, bir de baktım: Ömrüm gelip geçmiş, hiçbir şey bildiğim yok... Ömer Hayyam... Asya Zeynep ve Aras Kaan 'in babası...
Hırsımız…
Dünyayı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüz oğul. Hırsımız, sabırsızlığımız bencilliğimiz. Önce bu yüzden küçülüyor sonra da dünyayı çok büyük görüyoruz.
Reklam
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu...
Yediği Haltlar Yanında Şarap Nedir ki ?
Yeryüzünü gül bahçesine çevirmekten Daha güzeldir bir insanı sevindirmen Bin kulu azad edenden daha büyüktür Bir hür insanı iyilikle "kul" edebilen. Sen içmiyorsan, içenleri kınama bari; Bırak aldatmacayı, iki yüzlülükleri; Şarap içmem diye övünüyorsun, ama; Yediğin haltlar yanında şarap nedir ki? Ey kara cübbeli, senin gündüzün gece; Taş atma dünyayı bilmek isteyenlere. Onlar Yaradan'ın sanatı peşindeler: Senin aklın fikrin abdest bozan şeylerde. Seccadeye tapanlar eşek değil de nedirler? Küfelerle riya çamuru yüklenirler gezerler. İşin kötüsü, din perdesi arkasında bunlar, Müslüman geçinirken gavurdan beterdirler.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bağnazlık nedir ? Bağnaz kimdir.
İnsanların toplumunu dost ve düşman, yandaş ve hasım, kahramanlar ve caniler, inananlar ve dine karşı gelenler diye bölen şey, düşüncenin ve zorbalığın birleşmesinden doğma bir piç olan bağnazlıktır. Bu bağnazlık, tek bir kişinin düşüncesinin diktatörlüğünü, egemen olmasına izin verilen tek inanç ve yaşama biçimi niteliğiyle tüm dünyaya benimsetmek ister. Yalnızca kendi sistemini tanıdığından ve yalnizca kendi doğru bildiğini gerçekleştirmek peşinde olduğundan, Tanrı'nın bir çeşitlikler dünyası olmasını istediği dünyada başka herkesi susturabilmek için kaba güce başvurmak zorundadır. Inanç ve düşünce özgürlüğünün tüm kısıtlamalarını, Engizisyon'u ve sansürü, insanların yakıldağı odun yığınlarını ve idam sehpalarını dünyanın başına saran, gözü kör zorbalık değil, ama bir tek yanlılık dehası, evrenselliğin düşmanı, tek bir düşüncenin bütün tutsağı olan, dünyayı da kendi hapishanesine çekmek ve kapatmak uğruna sürekli çaba harcayan bağnazlıktır.
Sayfa 104Kitabı okudu
Uygulamadaki başarılar akıllı olmanın ölçüsü olarak kabul edilecek olursa, zeki yerine konmak, sadece korkudan veya mahcubiyetten hiçbir işe kalkışmayan bilgeye ya da hiçbir şeyden kaygı duymayan budalaya yakışmaz mı? Budala mahcubiyet nedir bilmez, olası tehlikeleri hesaba katma alışkanlığı da yoktur. Bilge kendinden evvelkilerin yazdığı kitaplara sığınır ve bunları karıştırmak suretiyle sözcükler arasında eşelenip durur. Budalaya gelince, o her işe kendi soyunur ve başarılı olmak için elinden geldiğince gayret eder. Hal böyle olunca da gerçek zekâ olduğuna inandığım olguyu elde eder. Kör Homerus dahi görmüş nitekim bunu: “İşler olup bittikten sonra budalanın da aklı başına gelir."..
Reklam
Tembellik ve Kölelik Arasında ki İlişki
"Tembel, açgözlü inansanlar bencildirler. Psikolojik olarak neredeyse hiçbirinin kölelerden farkı yoktur: inançlarının köleleri, kendilerine benzeyenlerin köleleri, ihtiraslarının köleleri, tamahkârlıklarının köleleri. Ve eğer bunlardan biri efendi olarak doğmuş veya daha sonra öyle olmuşsa, özgürlüğüyle ne yapacağını bilemezdi. Tekrar, telaşla köleleşir: zenginliğinin kölesi, olağanüstü bir lüksün kölesi, sefahat düşkünü dostlarının kölesi, kölelerinin kölesi. Fazlasıyla atıl ve fazlasıyla cahildiler. Köleliklerinin kökleri tembellikte ve cehaletteydi; tembellik ve cehalet de yeniden ve yeniden köleliği doğurduğunu ise idrak edemezlerdi."
Aklı Kurban Ettik Akılsız İnsalara
“Hiçbir devlet, bilim olmadan gelişemez; komşuları yok eder onu. Sanat ve genel kültür olmazsa devlet kendini değerlendirme ve böylece çeki düzen verme yetisini kaybeder, her saniye ikiyüzlüler ve alçaklar doğurmaya başlar, yurttaşlarında tüketim çılgınlığı ve kibir gelişir, sonunda da daha akıllı komşularının kurbanı oluverirler.”
Sayfa 146Kitabı okudu
Bu devir pek uzak olmasa gerek...
Halbuki Dördüncü Murat devrinde tütün, kahve içtiklerinden dolayı on binlerce insanın boynu vurulmuş... Devirler değiştikçe hükümlerin değiştiği yüzde yüz... Acaba bir gün gelip sadece düşündüğünden, mesela evladını sevdiğinden dolayı da insanları mahpusa atacaklar mı? Şimdiden okuma-yazma, tehlikeli, şüpheli sayılmaya başladığına göre, herhalde böyle “yalınkat”, böyle insanlıktan, şefkatten nasipsiz bir devir pek uzakta olmasa gerek.
Sayfa 323Kitabı okudu
Gözüm, kör degilsen, bunca mezari gör; Dünya’ yi saran yalan dolanlari gör; Krallar, padisahlar cürüyüp gitmis: Ela gözlerine kurt dolanlari gör! HAYYAM
Hain bir gönül tereddüt devresini geçirip de bir fikir de karar kıldığında ne kadar korkak olursa o derece hilekarlığa başlar.
Sayfa 119 - iş BankasıKitabı okudu
Reklam
Mutluluk ve erdemin sırrı; yapmak zorunda olduğu şeyi sevmek. Tüm şartlandırmaların amacı budur: İnsanlara, kaçınılmaz yazgılarını sevdirmek...
En sevinçli olduğumuz zaman en mutsuz olduğumuz zamana yaklaştığımız andır.
Sevincin en çoştuğu yerde dert en çok yerinir, Bir dokunmada dert sevince döner, sevinç dertlenir. Madem bu dünya bile yok olacak bir gün Sevginin bitmesine insan neden üzülsün? Sevgi mi kaderi kovalar, kader mi sevgiyi? Daha kimseler çözmedi bu bilmeceyi...
Bizim bu büyük mutluluğumuzla ne kadar güçlü olduğumuzu,onunsa mutsuzluğuyla ne kadar zayıf olduğunu unutma...
Sayfa 269Kitabı okudu
Kadınlar bizde şaheserler yaratma arzusu uyandırıp sonra da o şaheserleri yaratmanıza engel olurlar...
O zamandan beri, kötülüğü beklemenin kötülük yüzünden acı çekmekten daha ağır olduğunu gözlemledim...(sayfa:199)
Sayfa 199 - iş BankasıKitabı okudu
Hayata dair...
O yazın hayatının en mutlu günleri olduğunu söyleyecekti... Bilmeliydim dedi, onlara. Tanrı onun gibilere sadece, daha sonra geri alıp büyük acılar çektirmek için iyi şeyler verirdi.
Reklam
Dünyayı tek tip gören insan
Sorun, baba'nın dünyayı siyah beyaz görmesiydi. Ve neyin siyah neyin beyaz olduğunun karar verişinde. Hayatı böyle yaşayan birine duyduğunuz sevgide daima bir korku eşlik eder. Belkide biraz da nefret.