Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendini ve doğruyu savunamayan insanlar ve toplumlar...
Yirminci yüzyıl insanının içler acısı, depresif, kendini savunmaktan aciz haline en güzel Kafka'nm eserlerinde rastlarız. "Dava"nın baş kahramanı K., tutuklanır ama neyle suçlandığından haberi yoktur. Yargıç-mahkeme-avukat üçgeninde koşturup durur; birilerinden ona suçunun ne olduğunu söylemesini rica eder ama bir kez bile " Artık geri çekilmeyeceğim, beni öldürseler de umurumda değil." demeyi başaramaz. Kilisedeki papaz ona "Hiçbir şey anlamıyor musun?" diye bağırdığında "İçinde ufacık bir parıltı bile kalmadı mı? Sen hiç ayağa kalkıp kendini savunamaz mısın?" demeye çalışmaktadır.
Sayfa 143 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okudu
"Normalde,'' Konuşmaya başladığımda gözyaşlarımın şiddeti artmıştı, yutkundum ve sakinleşmeye çalşarak devam ettim, "Aslında sadece birkaç güzel şey söyleseydi bile onun için bunu yapardım, biliyor musun? En acısı da bu. Bana hiçbir şey söylemedi, özür dilemedi. Doğrudan ve net bir şekilde söyledi, tek istediği bir organ bağışıymış ve benden bunu 'kardeşim için' yapmamı istedi. Ne var biliyor musun Uraz? Önüme hiç tanımadığım biri çıksa ve benden ona organ bağışı yapmamı istese bile tereddüt etmezdim, ama şimdi... Bilmiyorum."
Reklam
Unutulmaz Dayak
“Hak ettiğim zaman beni dövmelerine aldırmam. Ama bu kez hiçbir şey yapmamıştım.” “En acısı da, balonumun başına gelenler. Ne güzel olacaktı.” “Eminim. Çok güzel olacaktı. Ama sen merak etme. Yarın Dindinhalara gideceğiz ve ipek kâğıdı alacağız. Dünyanın en güzel balonunu yapmana yardım edeceğim. O kadar güzel olacak ki yıldızlar bile kıskanacak.” “Boşuna zahmet etme, Godóia. En güzeli ilk yapılan balondur. İlki başarılı olmazsa bir daha iyi yapamaz insan ya da yapmak istemez.”
Sayfa 135 - Can YayınlarıKitabı okudu
Neydi benim arkadan gelen günler içinde hissettiğim ? Öfke mi ? Yanılgının acısı mı? Hayal kırıklığı mı? Hayatın kırgınlığı mı? Nefret mi , kin mi ? Kurtulmak istediğim halde bir türlü kurtulamadığım bir aşkın acizliği mi ? Ne benin yürüyebildiğim ne bana doğru yürüyebilen bir aşkınlık halinin zahmeti mi ? Hak etmediğime inandığım halde maruz kaldığım netice mi ? Nedenini nasılını anlayamadığım bir hali ifade edememenin bunaltısı mı ? Bir daha ömür boyu karşılaşamayacağımı bildiğim çok güzel bir şeyi yitiriyor olma telaşı mı ? Onun bir daha ömür boyu karşılaşamayacağı kadar büyük bir aşkın sahibi olan benim yitmeme ölmeme dur bile demeyişine duyduğum hayret mi ? Ten mi ? Yürek mi ?
Sayfa 238
BİR ŞEYLER EKSİK Ya sevgiye, ya da arzuya ,nesne olmak istiyoruz. ...arzuladığımıza ulaşmak, arzulandığımızda da ulaşılmak istemiyoruz. ''Sevmeyi becerecek kadar kendi benliğimizden feragat etmeyi bilmiyor, arzulamayı becerecek kadar da bilinmeyene ve tehlikeli olana yelken açmaya cesaret edemiyoruz.''
BİR ŞEYLER EKSİK ," Lacan aşk hakkında konuşurken "Aşk sahip olmadığınız (sizde olmayan) bir şeyi, onu sizden istemeyen birine vermektir/vermeye çalışmaktır, Acınası bir durum gibi görünüyor, değil mi? Ortada verilecek bir şey yok, ama zaten onu isteyen de yok. Ancak "aşk" gene de var. Çünkü o öteki her kimse, onun
Reklam
YALNIZLIĞIN YARATTIĞI İNSAN Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı. – Üşüdün, dedim. Kaşını kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü avuçlarıma alıp ovaladım. – Neden böyle oldun, dedim. Güldü. Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
"Size Bay Butler’ı anlatayım," dedi. "Önceleri ötekilere göre hiçbir üstünlüğü yoktu. Babası bankada veznedardı. Yıllarca çektikten sonra Arizona’da veremden öldü ve Bay Butler, Charles Butler, dünyada yapayalnız kaldı. Babası Avustralya’dan gelmişti ve California’da hiç akrabası yoktu. Bir matbaada işe girdi. Birçok kere kendi
Sayfa 82 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Birinci kural yaradana hangi kelimelerle tanımladığımız kendimizi nasıl gördüğümüze aynı tutar şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak utanılacak utanılacak bir varlık geliyorsa aklına demekki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla yok eğer tanrı dendi mi evvela aşk merhamet ve şevkat anlıyorsan sen de bu vasıflardan bolca mevcut
Sen Ne Zaman Büyüdün?
eski duvar diplerinde karanlık sular ay vurmuş gölgelenmiş kuytular canım oğul güzel yiğit al gel kanlı gömleğini sana nasıl kıydılar! ben bu yürek yarasını bir gece elbistan'da duymuştum bir külüstür mapusâne zindanların en kötüsü gözlerinin moru vurmuş ak mendillere bir kelepçe sabahı ki türkülerin en acısı ben bu yürek yarasını bir gece
Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan anısına.Kitabı okudu
Reklam
Yine de bir insanın gülümsemesinden farklıydı. Bir şey eksikti. Kanın ağırlığı mı desem, hayatın acısı mı desem bilemiyorum. Özsüz gibiydi, bir kuşun değil, bir kanadın hafifliği gibi. Gülümseyen boş beyaz bir sayfa gibi. Yani tepeden dırnağa sahte hissettiriyordu insana. Ukalaca bir gülümseme demek yetmezdi. Samimiyyetsiz bir gülümseme demek yetmezdi. Yüzsüzcü bir gülümseme demek yetmezdi. Çekici bir gülümseme demek bile yetmezdi. Üstelik, dikkatli bakıldığında bu güzel yüzlü öğrencide hayalet hikayelerindeki gibi bir şeyler olduğunu hissedebiliyordunuz.
Chambord Kontu (V. Henri) olayını hatırlıyor musunuz? Bu da bir kral, lejitimist [iktidarın meşruluğunu soya dayandıran monarşi taraftarı]... İspanya'da Don Carlos'un yaptığı gibi, o da aynı dönemde Fransa'da iktidar arayışına girmişti. Hatta birbirlerini aynı aileden, aynı kökten sayabilirler, ama ne kadar farklı! Biri inançlarına
Sayfa 296 - 297, 298, 299,300, 301,302,303Yapı Kredi Yayınları
İhtimal, belki.
Kırıldım mı, kızdım mı anlamadım insanın kalbi kara kış bazen. Çerçevesini bozduğu hiçbir fotoğrafa benzemiyor tekrar. Nerede o taşrasını bırakıp kaçan küçük kara çocuk. Bir ipliğin üzerine dizilmiş kilometrelerce, her küstüğünde şehri terk etme isteği. Vardır hepimizin bir yolculuğu telaşlanınca gözlerimizin bile titrediği. Tarlanın ortasındaki o yalnız, bir gün tarla da yalnız kalacak. Benim koptuğum, bağımınsa hiç kopmadığı bu coğrafyada ruhuma yapılan her çiçek açışı bir tekmeyi getiriyor aklıma. Kış hani bu kadar uzun sürmeyecekti? Deneme. Bir iki. İhtimal, belki. Çerçeveyi düzgün kurduğun zaman erkekler de güzel ağlıyor, hele de yedikleri basit gollerde.
Sonra çıkar acısı:)
Gençlik ne güzel şeydi, en küçük bir olay bile yaşananların ağırlığını silmek için yeterliydi .
Mendilimde Kan Sesleri
Her yere yetişilir Hiçbir şeye geç kalınmaz ama Çocuğum beni bağışla Ahmet Abi sen de bağışla Boynu bükük duruyorsam eğer İçimden öyle geldiği için değil Ama hiç değil Ah güzel Ahmet abim benim
600 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.