Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Peygamber efendimiz şöyle buyurur. Aleni bir küfür görürseniz bu müstesna. Eğer aleni küfür varsa Allah bize savaş izni vermiştir.
Sayfa 119 - Gümüş basımeviKitabı okuyor
Her şey mutlak surette aleni olsa, ahlâkın bünyesinde feraset mikropları barınamaz.
Reklam
Abdullah bin Ömer şöyle diyor ;
Resûlullah (sav) bize döndü ve şöyle dedi ; “Ey Muhacirler cemaati! Beş şey vardır ki onlarla imtihan olacaksınız. Onların sizi (hayatta iken) yakalamasından Allah’a sığınırım. Onlar şunlardır: ● Bir milletin içinde zina, fuhuş ortaya çıkıp nihayet o millet bu suçu alenî olarak işlediğinde, mutlaka içlerinde veba hastalığı ve onlardan önce yaşamış milletlerde görülmemiş başka hastalıklar yayılır. ● Ölçü ve tartıyı eksik yapan her millet, mutlaka kıtlık, geçim sıkıntısı ve başlarındaki hükümdarların zulmü ile cezalandırılır. ● Mallarının zekatını vermekten kaçınan her millet, mutlaka yağmurdan mahrum bırakılır (kuraklıkla cezalandırılır) ve hayvanları olmasa onlara yağmur yağdırılmaz. ● Allah’ın ahdini (emirlerini) ve Rasûlü’nün ahdini (yaptığı anlaşmaları ve sünnetini) terk eden her milletin başına, Allah mutlaka kendilerinden olmayan bir düşmanı musallat eder ve düşman o milletin elindekilerin bir kısmını alır. ● İdarecileri Allah’ın Kitabı ile amel etmeyip, indirdiği hükümlerden işlerine geleni seçtikçe Allah onların hesabını kendi aralarında görür (fitne, fesat ve anarşi belasına maruz kalırlar).” (İbn-i Mace, Fiten, 22
Davranışın içsel düzenleyicisi olarak vicdanın gelişimi, cezalandırılma korkusundan ziyade kişinin yakınlarının sevgi ve saygısını koruma arzusuna bağlıdır. Yani ebeveynleri tarafından sevilen çocuk, ailesinin ahlaki standartlarını benimseyecek ve onların kendisinden beklediğini yapmayı öğrenecektir çünkü ebeveynlerinden sevgi görmeyi sürdürmek ister, o sevginin azalmasından korkar. Karşılıklı sevginin egemen olduğu ailelerde çocuğun özsaygısı, aileden gördüğü sevginin sürekliliğine bağlıdır. Cezalandırmanın, özellikle de fiziksel cezalandırmanın artan bir öfke ve düşmanlık yaratma etkisi vardır; şiddetli cezalandırma misilleme görme korkusuyla, çocuğun aleni düşmanlığını bastırmasına neden olsa bile, gördüğü sevginin azalacağı korkusuyla vicdanın oluşmasında etkili değildir.
Ben ettim...
İsyankâr kelimelere mil çektim, Çektim ızdırabını asilce, tektim. Aydınlık yüzüne, ne hasretler çektim, Hû dedim, metruk dolunaya, Solum da bir incik, Ziyanlardan üç adım sektim. Leyl vaktidir ey yâr.!
Günümüz çocuk edebiyatı üzerine
On dokuzuncu yüzyılın ortalarında kağıt bi­raz ucuzlayıp çocuklarda okuryazarlık oranları hızla yükselince, çocuk edebiyatı da çocuk­ların gerçekten ne istediğini dikkate almaya başladı. Peri masallarının insanı içine çeken açlığı dizginlerinden boşalıp, geliştirilen yeni matbaalarla bir araya gelince çocuk roman­larının önü açıldı. Çocuklar için
Sayfa 34 - Domingo
Reklam
Ne “Tanrısızlığa” karşı silahmış gibi kullanılan aleni bir dinsellik, ne de ona karşı verilen amansız kavga dikkat etmeye değerdir. Çünkü bunların etkinleştirdiği mekanizmalar, basitçe insanlığa düşmandırlar ve başka bir kişinin köleleştirilmesine yol açar.
Bir şeyler teklif edilip de reddedince, karşımdakinin yüreğinde de kendi yüreğimde de sonsuza dek onarılmayacak aleni bir çatlağın oluşacağı korkusunu taşırdım hep.
Sayfa 103Kitabı okudu
Sıfırın altına indi kalbim. Hüzünden taşaklarım büzüştü, aleni kısırım senin yüzünden. Çocuğum olmayacak, belki bu şehre bir sinema bile gelmeyecek.
Erkeklerin argoda cinsel ilişki için kullandığı esas terim "sikmek"tir. Bu terimin anlamına dikkat edersek bize yol gösterir. Bir kadını sikmek onunla seks yapmaktır. Başka bir bağlamda birini sikmek ... o kişiye zarar vermek ya da kazık atmak anlamına gelir. Basit bir küfür olarak ortaya atıldığında ("siktir") niyet edilen şey aşa­ğılamadır ve söylenen çoğunlukla şiddet başlangıcı ya da şiddet tehdididir. Ataerkide seks sikmektir. insanların seks ve şiddet için aynı kelimeyi kullanmaya devam ettiği bir dünyada yaşıyoruz. Ama sonra seksin düzenli olarak şiddet içerdiği görüşüne direni­yoruz. Seks aleni bir şekilde şiddet içerdiğinde ise hiddetlendiği­mizi iddia ediyoruz. İşte bu, ataerkinin gücünün kanıtıdır.
Sayfa 97 - Bgst Yayınları, 2.Basım, Haziran 2021. *Robert Jensen, Patriarchal Sex
Reklam
Ergenlikteki cinsel toplumsallaşma oğlan çocuğun hayatında, ben­liğini ve cinselliğini ataerkil erkeklikle özdeşleştirmek zorunda kaldığı hassas bir dönemdir; teori ve pratiğin birleştiği yerdir. Oğlan çocuk, cinsel şehvetinin genelde yoğun olduğu bu gelişme yılların­da şunu öğrenir: Ataerkil kültür kendisinden, bir taraftan aleni eylemlerle cinselliği bastırırken diğer taraftan bu şehveti ve şehvetini tatmin etme isteğini gizlice beslemesini beklemektedir. Bu bölünme ataerkil erkekliğe kabul edilmenin bir parçasıdır; hayatı­nın yeni bir dönemine geçtiğini simgeleyen bir törendir.
Sayfa 92 - Bgst Yayınları, 2.Basım, Haziran 2021.
Aleni mistikler, keyfi ve hesabı verilemeyen “Tanrı iradesi”ni bir iyilik standardı olarak ve kendi etiklerinin bir gerekçesi olarak almışlardır. Neo- mistikler ise Tanrı iradesi yerine “toplumun çıkarı”nı koymuşlar; böylece “iyinin standardı, toplum için iyi olandır” gibi bir tanımın girdabına düşmüşlerdir. Mantıken bu, günümüzde dünyanın her tarafındaki uygulanmasında da olduğu gibi, “toplum”un tüm etik ilkelerinin üzerinde bulunduğu, çünkü toplumun etiğin kaynağı, standardı ve ölçütü olduğu, çünkü toplum neyi irade buyurursa, her neyi kendi refahı ve memnuniyeti olarak ifade ederse, onun “iyi” olduğu anlamına gelmektedir. Bunun anlamı, “toplumun” canı istediği her şeyi yapabileceğidir, çünkü “iyi” toplumun yapmayı istediği şeydir (çünkü toplum onu istemektedir). Ve “toplum” diye bir varlık olmadığından, toplum sadece belli sayıda münferit insan olduğundan, bu, bazı insanların (çoğunluk veya toplumun sözcüsü olma iddiasındaki herhangi bir çetenin) gerçekleştirmek istedikleri herhangi bir kaprisi (veya zorbalığı) etik olarak görmeye ve göstermeye yetkili oldukları ve öteki insanların da etik olarak hayatlarını bu çetenin arzularına hizmet edecek biçimde harcamaya yükümlü oldukları anlamına gelmiştir.
109 syf.
10/10 puan verdi
"Şu an ne mutluyum ne de mutsuz. Sadece her şey geçip gidiyor. Şimdiye kadar yaşamımı sürdürdüğüm bu soğuk insan dünyasında, gerçek olduğunu düşündüğüm tek şey bu. Sadece her şey geçip gidiyor. Bu sene otuz yedi yaşında olacağım. Saçlarıma aklar düştü diye insanlar beni kırkımı geçtim sanıyor." Kitaptan bir alıntıyla başlamak istedim
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · Sel Yayıncılık · 202033,2bin okunma
17. Yüzyıla gidelim lütfen
17. yüzyılda erkekler kamusal alanda aleni olarak ağlayabiliyorlardı, günümüzdeyse bu daha zor ve nadir hâle geldi. Sadece kadınlar bu imkâna sahipler; toplumsal olarak yalnızca onlara ağlama izni veriliyor- acaba daha ne zamana kadar?
Sayfa 35 - İletişim, 1. BaskıKitabı okuyor
Bugüne kadar bir san'at eserinin cezası, ona cemiyetin verdiği notta gizliydi; hiç bir san'atkâr, ceza kanununun menettiği bir suç yoksa, alenî tekdir, muvakkat tard veya ihraç gibi cezalara uğramamıştı; güzelliğe kasdinden dolayı hiç bir san'atkâr mahkemeye verilmemişti. Zira çirkinliğin cezası umumun nefretidir. Bu korkunç ukubet yanında, alenî tekdir ve teşhir değil, -hiç kimseyi kasdetmeden söylüyorum- cellâd satırı bile hafif bir okşamadan ibaret kalır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.