Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Uzun süredir kendimi amaçsızca uçan bir balon gibi yitik hissediyordum.
Sayfa 70
İmdi, doğanın insanı donattığı kuvvetlerin, başlangıçtaki amacı, onu dört bir yandan tehdit eden açlığa karşı savaşmaktır. Ama bu savaş bir kez kazanıldığında, insanın kullanılmayan kuvvetleri ona yük olurlar; bu yüzden şimdi onlarla oynaması, yani onları amaçsızca kullanması gerekir: Yoksa, insanın acı çekmesinin öteki kaynağının, can sıkıntısının eline düşer. Bu yüzden, can sıkıntısından özellikle büyükler ve zenginler acı çekmişlerdir...
Reklam
Alın teriyle yaşamayı bilecek inisiyatifi taşımayanlar, sokaklarda amaçsızca gezinmeye itilir, adalet de onların ateşini söndürmek zorunda kalır.
Hiç kimseyi suçlamamalısın. Çünkü eğer yapabiliyorsan insanı düzelt. Bunu yapamıyorsan, sorunun kendisini düzelt. Eğer bunu da yapamıyorsan, birini suçlamanın ne yararı var? Hiçbir şey amaçsızca yapılmamalı.
"Psikopatlar, doğanın bilinen tek tür içi yırtıcılarıdır. Diğer canlılar belirli koşullar altında öldürürler. Ancak hiçbiri kendi başına amaçsızca avlanmaz. Psikopatlar istisnayı temsil eder. Ve bu tür davranışlara izin veren onların habis narsisizmidir." George Simon
Sayfa 69 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Bir süredir kanepenin arkasında hareketsiz duran eli, şimdi dizinin üzerinde duruyordu. Eteğinin ekose desenlerini takip ederek amaçsızca parmaklarına baktım. Onlarda merak uyandırıcı bir şey vardı, parmak uçlarından yayılan görünmez ipler tamamen yeni bir zaman kavramı etrafında tekrar örülüyordu sanki. Gözlerimi yumdum, karanlığın içinde karşımda girdaplar parıldıyordu. Sayısız girdap doğuyor ve usulca ortadan kayboluyordu. Uzakta bir yerlerde Nat King Cole “Sınırın Güneyinde”yi söylüyordu. Şarkı Meksika hakkındaydı, ama o zamanlar hiçbir fikrim yoktu. “Sınırın Güneyinde”nin sözlerinin tuhaf, çekici bir havası vardı. Sınırın güneyinde muhteşem bir şeylerin olduğuna kesinkes inanmıştım.
Doğan Kitap
Reklam
"İnsan neden ölümsüz değil" diye düşünüyordu. Beynin merkezi ve kıvrımlarını, görme ve konuşma kabiliyeti, bu sağlık ve deha, bütün bunlar toprağa karışarak eninde sonunda yerkabuğuyla birlikte soğumaya ve sonrasında dünyayla birlikte güneşin etrafında milyonlarca yıl anlamsızca ve amaçsızca dönmeye mahkumsa neye yarar?
Bazen bu şarkı beni çok hüzünlendiriyor. Neden bilmem, kendimi sık ağaçlı bir ormanın ortasında amaçsızca dolaşırken hayal ediyorum. Yalnızım, soğuk ve karanlık; kimse beni kurtarmaya gelmiyor.
Sayfa 145Kitabı okudu
Amaçsızca çiçeklere bakarken insanların da gerçekten iyi tarafları olduğunu düşündüm. Çiçeklerin güzelliğini keşfeden de, çiçekleri seven de insanlardı sonuçta.
Yalnızlık
Bir insanın yalnızlığı, yalnızlığın boşluğuna ve ürkütücülüğüne karşı geliştirdiği savunma mekanizmalarıyla da anlaşılabilir. Sürekli ve aşırı yemek yeme, anlamsızca ve sürekli bir şeyler satın alma, seçim yapmaksızın art arda film ya da TV seyretme, amaçsızca vitrinleri izlemeyi alışkanlık haline getirme bunlar arasında sayılabilir. Gerisinde bir kaygının varlığı açıkça belli olan bu davranışların kapsamında ikinci bir insan ya da insanlar yoktur, dolayısıyla umut da.
Reklam
Ne zaman yürüyüşe çıksa kendisini geride bırakıyormuş gibi hissediyordu, kendini sokaklardaki harekete teslim etmekle, gören bir göze indirgemekle, düşünmekten kurtuluyordu ve bu da ona öncelikle bir nebze huzur veriyor, içinde sağlıklı bir boşluk yaratıyordu. Dünya onun dışındaydı, çevresindeydi, önündeydi ve dünyanın değişme hızı, herhangi bir şey üzerinde uzun boylu oyalanmasına engel oluyordu. Önemli olan hareket etmekti, bir ayağını ötekinin önüne koymak ve kendini bedeninin gidişine teslim etmekti. Amaçsızca dolaşınca her yer birbirinden farksız oluyor, nerede bulunduğunun önemi kalmıyordu. Hiçbiryerde olmadığını hissettiği yürüyüşleri, en iyi yürüyüşleriydi. Ve bu da onun çevresinden istediği tek şeydi aslında: hiçbir yerde olmamak.
rafine, şehvet uyandıran zehirden bir yudum daha...
Odaya karanlık çökmüştür; kahramanımızın ruhu boş ve huzursuzdur; etrafındaki hayal dünyası kaybolmakta, hiçbir iz bırakmadan, sessiz sedasız yitip gitmekte, bir rüya gibi silinmektedir ve kahramanımız gördüğü rüyayı bile anımsamaz. Ama hafifçe göğsünü sızlatan, kabartan karanlık bir duygu, yepyeni bir arzu, hayalgücünü cilveli cilveli gıdıklamaya, dürtmeye başlar ve sezdirmeden yeni bir hayaller akınını başlatır. Küçücük odada sessizlik hü­küm sürmektedir; yalnızlık ve atalet hayalgücünü kışkırtır; hayalgücü usulca hareketlenmeye, ihtiyar Matryona'nın mutfakta işlerle uğraşırken bir yandan pişirdiği kahvenin suyu gibi hafif afif kaynamaya başlar. İşte artık küçük parlamalarla kabarmaktadır, işte öylesine, amaçsızca aldığı kitap, daha üçüncü sayfa bile çevrilmeden hayalperestimizin elinden kayıp gitmektedir. Hayalgücü yeniden ayağa kalkmış, harekete geçmiş ve birden yeni bir dünya, yeni nefes kesici bir yaşam gözünü kamaştırarak ışıldamıştır. Yeni bir rüya, yeni bir mutluluk! O rafine, şehvet uyandıran zehirden bir yudum daha! Ah, artık bizim gerçek yaşamımız onun için nedir ki!
Tanrı’nın insanı, çevremizi saran düşünsel sefaletin ortasında amaçsızca çırpınmaya bırakmak için yarattığını mı düşünmeliyim? Buna inanamam: Tanrı Avrupa toplumları için daha istikrarlı ve daha dingin bir gelecek hazırlıyor; niyetini bilmiyorum fakat niyetini kavrayamadığım için buna inanmaktan vazgeçmeyeceğim, onun adaletindense kendi bilgimden şüphe etmeyi tercih ederim.
Görünüşe göre o, benim gibi hayatta amaçsızca sürüklenen biri değildi.
Ne yöne gidemeyeceğimi bilemez şekilde amaçsızca ,sisin içinde debelendim..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.