Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Okşama gözleri vardı; gel git eden parmaklarıma Aşklardan gelenleri; aşkı da bir kullanışlı yapan Caz bakmaları, düğün bakmaları, dudaklar taşıyan bakmalar Bakmalar, ateşte, suda havagazında Ateşten, sudan, havagazındandı gözleri. Kar gözleri; soğuk -güzel, buğu gözleri hamamlarda En harlısı bu: savaşlarda, en ışıksızı ölülerdeki; Bitti gözleri onlar bitti..
“İnsanlar yıllar boyunca aşkı bulmak isterler, ama bulduklarında da nadiren hoşnut olurlar.”
Reklam
Sonbahara da aşk yakışırdı zaten. Gökyüzünde çalan tüm melodileri cebimize dolduralım. Bir de SEZEN lazım bize, Neticede aşkı en güzel SEZEN anlatı.
Bir sahaf, ünlü hocalardan birinin vefatın dan sonra kütüphanesini satın almıştı. Kitaplarla birlikte eline on beş kadar cep ajandası geçti. Her birinin ön kapağının ilk sayfasına bir cümle yazılıydı. Belli ki hoca 365 gün boyunca o sözü okuyor, içselleştirmeye çalışıyor, belki de nefsini terbiye ediyor diye düşündü. Bazıları şöyleydi: 2015: "Momento Mori (Ölüm vardır)!" 2014: "İnsan-ı kâmil olmağa sa'y eyle âdem ol" (Bakî) 2013: "Yaşadığın her an, kendi hakkını ister." (Goethe) 1912: "Yaşayarak ölebilmek için ölerek yaşamak gerekir." (Günlükler, Miguel de Unamuno) 2011: "Şekl-i aşkı gönlümün levhinde tahrîr eyledim / Yanar odu bir akar su üzre tas- vir eyledim" (Zatî) 2010: Sen çık aradan; girsin Yaradan. 2009: "Sakan hal Bütün işler Allah'a dondi. rülecek!" (Kur'an, Fåtr, 4) 2008:"Fenn-i aşka başladım dikatle gór düm bir nice båb / Metni derdü fash hicrân ile dolmuş bir kitåb"' (Nişani (.) 1999: "Hayat hakkı, hürriyet hakkı ve na- mus hakkı insana hakkullah olarak ve- rilmiştir, bunlara taarruz büyük günah- lardan saylır." (islam pkh! 1997: "Gerçek başarı hep ayakta kalmak değil, düştükten sonra da ayakta kalabil- mektir." (Vince Lombardi)
"Ama aşkın modası geçti artık, şairler öldürdü aşkı. Aşk hakkında o kadar çok şey yazdılar ki, kimse onlara inanmaz oldu; bence çok normal. Gerçek âşık acı çeker ve susar. Hatırlıyorum da, ben bir zamanlar... Ama artık önemi kalmadı. Sevda maziye karıştı."
Lise öğrencilerimiz sıklıkla sınav sonrası toplanıp tören havası içinde okul kitaplarını yakar. Neden peki? Bu ne anlama geliyor? Çünkü manen ölü okulumuz canlı fikirler yerine sıkıcı okul formüllerinin tozunu veriyor öğrencilerine. Öğrenme arzusu uyandırmıyor. Öğrencilerde bilim aşkını canlandırmıyor. Bilimi anlamayı ve ona değer vermeyi öğretmiyor. Bilim aşkı ve öğrenme arzusu olmadan ne bilim olur ne bilimciler. Aynı şekilde sanatsallık olmadan, sanat duygusu ve güzellik ihtiyacı olmadan sanat da olmaz. İlk önce bilimsellik, sonra bilim gelir. İlk önce sanatsallık, sonra sanat gelir.
Reklam
Tüm bunlar yalnızca bir saat otuz altı dakikada yaşanmıştı... İnsanın huyudur; baktığı bir hasta son nefesini verdiğinde ya da büyük bir deprem yaşadığında gözü farkında olmadan saate gider.
Bu susmuyor
"Üç türlü kadın vardır: Avam kadını, orta halli kadın, asri kadın. Avam kadını aç kalmazsa kocasını sever, aldatılmazsa aldatmaz: Bunlar mazinin kadınlarıdır. Orta halli kadın, sadıktır. Aç kalsa da kocasını sever. Aldatılsa da aldatmaz, çok sabırlıdır, aşkı uzun sürer, fakat bir kere de kızarsa en fena şeyi derhal yapar, derhal sukut eder ve hünersiz, aptal bir fahişe olur: Bunlar hâlin kadınlarıdır. Asri kadın, zekidir. Kendi zevkini her şeye ve herkese tercih eder. Mutlaka aldatmak ister, çünkü aile sistemini gülünç bulur ve bu sistemin günün birinde iflâs edeceğini bilir: Bunlar istikbalin kadınlarıdır."
Sayfa 166Kitabı okudu
Ben sevgilim ... Bir çocuk bayramı gibi yaşamak isterdim her aşkı Cezaya kaldım. Bir mutluluk şiiri yazamamaktan dolayı İmlamı iyice bozsam da fark etmez artık. Kime ne "de-da"ları ayırmasam? Noktalarda durmasam, Bir ünleme koşsam yalnızca, Sonu uçmak olan bir çığlığa. Kime ne anlatarak bitirsem hayatımı? Ölümüme de bir şiir yamar nasıl olsa birileri artık.
Renklerden Moru alıntılar
(1) Güldü. Sen kendini ne sanıyorsun, dedi. Kimseyi lanetleyemezsin. Baksana şu haline. Siyahsın, fakirsin, çirkinsin, kadınsın. Kahrolası dedi sen bir hiçsin. (...) Bir ses, dinleyen her şeye dedi ki, fakirim, siyahım, çirkin olabilirim, yemekte pişiremem belki. Ama buradayım. (2) Çok mutluyum. Aşkı buldum, işim var, param var, arkadaşlarım ve
Sayfa 1 - Doğan Kitap - Renklerden Moru
Reklam
"Yaşam, mevsimlere benzer. Kışın, karların toprağı örtmesi gibi, unutuş battaniyesi de, yalnızca anılardan ibaret olan aşkı büsbütün örter. Bizi hem üzen hem avutan hatıraları da yitiririz..."
Hayatımı başkalarının hayatlarıyla doldurmak kendimi iyi hissetmeme etmiyor bazen. Aşkı kaçırdığımı hissediyorum. Özen göstermeyi beceremedim. Onu gerektiği gibi budamadım. Üzerine düşen ölü yaprakları kaldırmadım. Aşkın doğuşunu, çiçeklenip meyve verişini gördüm ama sürmesi için hiç çaba harcamadım. Bunun yerine toprağa düşüp çürümesine izin verdim. Hayatımı ziyan ettim. Bu da bana acı veriyor.
“Karısına olan aşkı dilinin ucunda bir acı gibi dururdu, konuşma duyusunu köreltirdi; çünkü benliğinin tam ortasında açılmış bir yarayı andıran bu aşk, bildiği sözcüklere, okuyamadığı bütün o kitaplardaki sözcüklere sığmıyordu. "Hiç değilse bu vardı" diye düşündü, "ben layık olsam da olmasam da vardı.":::!!!
Aşk, sevginin cünûn hâli olarak tarif edilir. Cünûn, aklın zâyi olmasıdır. İnsan aşk halindeyken hesap yapamaz olur. Akıl doğası itibarıyla hesap yapar, kendini korur, muhafaza eder;ama aşk gelince insan hesap yapamaz olur. Bu aşk hâli, özellikle insanlarda karşı cinse duyulan temayül şeklinde ortaya çıkıyor m. Bu temayülün içerisinde aynı zamanda dürtüsel duygular da var. Çoğu insan bu fiziksel dürtüyle, içgüdüyle kalbi olan aşkı birbirine karıştırır. Karşı cinse duyulan aşk, kalbin tattıği ve en üst merhalede olan aşk hâli değildir. Dünyada birtakım zevkler vardir, bu zevkler bütün insanlara bahşedilmiştir; çünkü biz hayatı zevkle yaşarız. Aksi hâlde hayat, yaşanılacak bir macera olmaktan çıkardı. Mesela güzel bir yemek karşısında mutlu oluruz, lezzetle yediğimizde ondan zevk alırız. Bu, Allah'in verdiği bir nimettir. Dünyevi zevklerin en üst kademesinde karşı cinse duyulan eğilim vardır. Bunun da üstünde kalbin tattığı haz vardır.
Hayatını sürdürmek için yemek yemesi gerekiyordu; ayaklarını ıslatırsa üşütürdü. Ama asıl mesele bu değildi. Ruth, eğer açlığı ve susuzluğu, sıcağı ve soğuğu hissediyorsa, aşkı da hissedebilir, yani bir adama aşık olabilirdi. Eh, Martin de bir adamdı.
Sayfa 115
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.