Taş Sektirme Ustası kitabı üzerine yazılan incelemeleri okurken fark ettim ki, taş üzerine söylenmiş ne kadar atasözü ve deyimimiz varmış. Oysa sıradan bir taş ama marifet bakmakta değil görebilmekte derler ya işte, yazar görmüş taştaki kerameti ve deyim
Bana kattığı bütün detaylar olmasa bile ilk defa duyduğum bu hoş deyim için kitabı okumaya değermiş. Şu deyimdeki inceliğe, espriye, bağlaştırmaya, ölçü ve kafiye ile oluşturulan müzikaliteye bakın bir!
Edebi eserler arasında yaptığım bu kurgu dışı okuma bana o kadar iyi geldi ki bu tarz kitaplara ilgi duyanlar için birkaç şey yazmak
“Bir masal iki parçanın bir araya gelmesiyle yapılır: Bu parçalardan biri masalın bedeni, öteki canıdır denebilir. Beden masalın kendisi, can ondan çıkan derstir.”
-
Jean de La Fontaine
1. Giriş:
Bu makale çalışması yalnızca Aisopos ve masallarına dair değildir. Aisopos öncesi Antik Yunan'da karşımıza çıkan masalsı metinlere, Aisopos'un hayatına,
Eşek kadar oldum ama halen ; Adıma imzalanmış, bana emanet edilmiş yeni bir kitap geldiğinde, hızlı hızlı her tarafını karıştırırım. Üç beş yerinden bir şeyler okurum. Tadına bakarım. Beni çekiyor mu? Koklarım beğendim miydi de öperim. İşte bu kitap da onlardan biri.
Ne çok atasözü , deyim vardır değil mi eşeğe benzetilerek nitelendirilen.
Zamanında bir video izlemiştim KPSS için oradaki beyefendi anlatıyordu bir anısını. Biri kızını getirmiş okula kayıt için ve şöyle demiş 'hoca buna okuma öğret ama yazma öğretme .' E tabi haliyle merak edip sormuş öğretmenimiz de 'niçin ?' diye aldığı cevap da 'yarın öbür gün erkeklere mektup yazar' olmuş. İşte biz
Site sakinleri huzurlu, mutlu, güzel bir akşam dileyerek, sizlerle keyifli bir sohbet açmak istiyorum. Bugün İbrahim Bey'le #29239222 bu alıntının altında güzel bir konu açıldı. Ben atasözlerini çok severim. Bilhassa yaşlılara denk geldiğimde onlarla uzun uzun konuşurum, geçmişi yad ettirmek için kırk muhabbet açarım. Onlarda öyle güzel atasözleri vardır ki, en iyi romanlarla aynı kefededir benim için. Hele bir de o atasözlerinin hikayesi de mevcutsa... Keyfime diyecek olmaz. Sizden bilhassa memleketinize özgü, ama elbette başka memleketlerde de kullanımı dikkatinizi çeken atasözü, deyim ve ünlemleri bu iletinin altına yazmanızı rica ediyorum. Ünlemden kastım misal bizim Karadenizli bir komşumuz vardı, şaşırınca ''Vıııı'' derdi. Ölürdüm. Çok tatlıydı yahu. Sonra İç Anadolu'da birbirine hitap etmek için ''Gı'' derler. :) Özellikle erkekler ''Gı'' derse, o an beni gülmemek için kimse durduramaz. Lise 1'de müdür yardımcımız vardı. Köy ağzıyla konuşurdu ve bir gün bizim bütün sınıfı odasına çekip ''Geberdirim sizi'' deyince, ben kahkaha atmıştım. Sonra bütün sınıf kahkaha atmıştı ve odasından kovulmuştuk. Koridorda gülmeye devam ettim. Her neyse, bu tür şirinlik içeren bütün yöresel ifade ve sözleri bekliyorum sizlerden. Eğer sözlerin hikayesini de biliyorsanız, lütfen onları da paylaşın benimle. :)
Hacker Selim bugün yazarından imzalı olarak elime ulaştı. Ve o heyecanla kitap elime geçer geçmez başladım.
Verdiği mesajlar bakımından değerli bir eser olmuş. Kendisi de bir Türkçe öğretmeni ve noktalama işaretlerinin kurgusal bir biçimde öğretilmesi eserin farklı bir eser olmasını sağlamış. Yalnızca noktalama işaretleri de değil: Eserde çok sayıda deyim, atasözü ve özdeyiş de yer alıyor.
Bilgisayar başında çok vakit geçiriyor musunuz? Eserin başkahramanı bu problemi yaşıyor ve bu nedenle sevdiklerini, okumayı, çalışmayı ihmal ediyor. Bu bağımlılığı onu farklı bir maceraya sürüklüyor. Bu macera sonunda ailesine, okumaya ve çalışmaya bakış açısında bir değişim gerçekleşiyor.
Eseri resimleme olarak da başarılı buldum. Okurken sıkılmıyorsunuz. Bir çırpıda bitebilecek bir eser. Ortaokuldan başlamak üzere okumaya, okutulmaya uygun. Hayatın kıymetli değerlerini başarılı bir şekilde özümsemenizi sağlıyor. Ben bir yetişkin olarak dahi keyif aldım. Öğrencilerime de okutmayı düşünüyorum. Böylece eminim noktalama işaretlerini daha çok sevecek, bilgisayarda geçirdikleri zamanı sınırlayacaklar.
Hacker SelimRecep Özkul · İki Kitap · 201963 okunma
1991 Ingeborg Bachmann ödülü başta olmak üzere çok sayıda uluslararası ödül kazanan bu otobiyografik romanı ile beni büyüledi Emine Sevgi Özdamar… Ancak neden bu kadar etkilendiğimi anlatmadan önce romana ve yazarına dair biraz bilgi vermem gerekir ki, söylemeye çalıştıklarımı düzgünce ifade edebileyim.
Romanın tam adı “Hayat Bir Kervansaray İki
Çocuk kitabı gibi görünen ama büyükler tarafından da okunsa iyi olur diyebileceğim bir hikaye kitabı. Aslında bilmediğimiz ya da yeni olan hiçbir şey söylememiş
Şermin Yaşar . Zamanında çocukken şikayetçi olduğumuz ama büyüyünce hayatın günlük hay huyu içinde unutup gittiğimiz, kaçırdığımız, belki de önemsemediğimiz noktalara değinmiş. Dün şikayet
Jean-Paul Sartre (1905-1980) sadece Nobel ödülünü değil diğer resmi kuruluşlardan kendisine layık görülen tüm ödülleri de reddetmiştir. O, ilkelerini ve felsefi doktrinlerini sadece ortaya koymakla kalmamış kendi hayatının zeminine de bilakis uygulamış ve uygulatma çabasına girmiş, ilkeli ve saygın bir
"Taşı sıksa suyunu çıkarır dedik." yiğitlerimize; taştan hikaye çıkaran kalemlerimizeyse sadece yazar, öykücü, hikaye anlatıcısı mı diyeceğiz? O bir taş ustası,taşları yerine koyma ustası, daha estetik ifade edecek olursa "Taş Sektirme Ustası". Taştan ev yapan gördük, yol yapan gördük,taşla savaşan,taş ile süslenen… gördük de
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun.
_İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir.
_Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur.
_İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz.
_Yanlış anlayanlar tarafından
"Her koyun kendi bacağından asılır" veya "Gemisini kurtaran kaptandır" gibi bir çok deyim ve atasözü var ki Anadolu Pedagojisi'nin özüyle taban tabana zıttır.
"The Cruel Prince" (Zalim Prens), özellikle yurt dışında aşırı derecede popüler olan ve her yerde ana karakterlerin "fan art"larını görebileceğiniz birkaç fantastik seriden biri. Şahsen ben Türkiye'de bir türlü çevrilip basılmadığı için devam kitapları ve ünlü de bir seri olduğundan en azından birkaç yıl daha önce