Lise yıllarım, abimin beni yönlendirdiği kitapları okumakla geçti.
Aziz Nesin de onlardan biridir. (Diğeri de yine çok değerli bir yazar. Onu başka bir incelemede anlatmak isterim.) Aziz Nesin'in kitaplarını kahkahalarla okurdum. Ama nereden bilirdim ki lisede beni güldüren adam, üniversitede ağlatacak. Evet ben Aziz Nesin diyince hep güldüm, ta ki
BİR DEFTERİN SONU
Bir defterim vardı benim. Adı Aşk'tı. İlk kapağı açıp da bir şeyler yazmadan önce, nasıl da masum ve korkaktım. Bir süre açmadım o defteri. Sonra bir gün aniden açıvermiştim ve doldurmaya başladım. İlk satırlar güzeldi, mutluydum, keyifliydim yazarken. Biraz daha yazmaya devam ettikçe bana acı vermeye başladı bu satırlar,
Ve o büyük gün geldi...
Neden bu kitap? Neden 6 aylık arayış ve nihayet kavuşma?
Ben uygulamaya yeni gelmiştim. Daha yeni keşfediyordum buraları. Bir öneri üzerine güzel bir sayfaya bakmıştım. Daha ilk günlerim ve yorum yazmaktan bile çekinirdim.
Bir alıntı çıktı karşıma. Şöyle diyordu;
"Vurma abla" dedim, "çocuktur o."
Elazığ Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi’nde tedavi gören ve 1965 yılında vefat eden fotoğrafta ortada olan ve deli denilen velinin Allah'a yazdığı muhteşem mektup;
“Ben dünya kürresi,
Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden,
El-Aziz (Elazığ ) Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden; İsmi önemsiz, cismi değersiz,
Çaresiz ve kimsesiz
Üniversiteli delikanlı Kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı.Okul salonundaydı maç. Tribünsüz minik bir salon.. Seyircilerle oyuncular arasında sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar..
Delikanlı bu tatlı bu güzel bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda.. Hoşlandığını fena halde hoşlandığını hissetti. Az sonra bir şeyi
Layla ve Leeds düğünde tanışıp ilk görüşte bir birlerine aşık olurlar. Bu ilişkiyi öğrenen Leeds'in eski kız arkadaşı da ikiliye saldırır. Saldırıdan aylar sonra hâlâ Layla'nın zihinsel sorunlarının düzelmediğini gören Leeds onu ilk tanışdıkları otele getirir. Buranın Layla'ya iyi geleceğini düşünür fakat Willow'la tanışana
Sanırım ayın 5'i bitmeden anketi bitirip hikayelere başlamamız gerekiyor. Ben değişimi istemiştim aslında, yine başaramadım ama:) SapSARI bir Eylül bekliyor bizleri.
Şimdi gördüm sevgili
Osman Y. önceki etkinlikleri ve beğendiği ikayeleri paylaşmış. İyi de olmuş(Çpk teşekkürler). Ben de yeni katılanlara etkinliği nasıl
Aydın Bayram / Boşanalım Aşkım
Üç harfin bir araya gelmesi ne kadar büyük bir anlam taşıyor. Hissettirdikleri ise hep uç noktalar oluyor. Ya sizi göklere çıkartıp mutluluktan uçuruyor ya da daha kötüsü olamaz dediğiniz büyük acılar yaşamanıza sebep oluyor. Hikayemizde aşkın iki halini de yaşayan bir çiftin hayatlarına misafir oluyoruz. Herkesin
Mayıs Ayı Hikaye Etkinliği
(Kaç nolu resim olduğunu ön yargıya kapılmadan okumanız için en sona bıraktım.)
(Mümkünse şu müzik eşliğinde okuyun.
youtu.be/A3CK21RhynY )
Kitap Arasında Çiçek Kurutangillerden ‘e nazik daveti ve muazzam kitap seçiminden dolayı teşekkür ediyorum. Yakın okur arkadaşlarımın şikâyetçi oldukları listende neden “yerli” yazar çok az isyanını bir nebze bastıran bu kitabı okumamı sağlamış oldu. :) Facebook gruplarında takılırken bana kitap önerin de gideyim
Üç gemi kalkmış Napoli'den bilinmeyen bir zamanda. Birisi mavi, diğeri kahverengi , üçüncüsü de griymiş. Üçünün de ismi birbirlerinden gizlenmiş. Napoli halkı hiç birinin ismini bilmiyormuş zaten. Her denizci sadece kendi gemisinin ismini biliyormuş. Üç geminin de ismini bilen tek bir kişi varmış Napoli'de. Alberto Ganhligei isimli bu ayakkabıcı
ARTIK, EN SIRADAN ÇİÇEĞİN AÇMASI İÇİN BİLE DÜNYANIN ŞİDDETLİ DOĞUM SANCILARI ÇEKMESİ GEREKİYOR...
(İlk kısımda anlatılanlar yarı gerçektir.)
1890 yılı FA Cup finalinde Blackburn Rovers ile Sheffield Wednesday takımları karşılaşmaktadır. Maç bitince Kraliçe Victoria saraya dönmüş beş çayını yudumluyordu. Güneşli bir Londra akşamüstüydü. Kapı