Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
:D :D Adrian being Adrian.
“Bu gecenin sonunda sana sözlerini yedireceğim Kolya.” Yan, kollarını sıvadı. “Beş kişiyiz. Bunu nasıl yapacağız?” “Ben oynamıyorum,” dedi Adrian. “Hadi,” onu dürttüm. “Eğlenceyi mahvetme.” “Oynarsam, her turu kazanırım ve asıl o zaman eğlencenizi mahvederim.” “Haklı.” Yan, gözlerini devirdi.
Sayfa 170 - RenKitabı okudu
Kolektif kurtuluş filan yok abi, biz diye bir şey yok, gemisini yürüten kaptan... Ötekiler kazansa ne değişecekti? Değişse kaç günlüğüne değişecekti? Politika dediğin kendi çıkarının peşinde koşanın maskesi... Hayvanlığımızı inkâr ettiğimiz için, hayvani isteklerimizi örtmek için icat etmek zorunda kaldığımız bir maske. İsterse azınlığın, ezilenin haklarını savunsun..." Hasan'ın itirazı netti: "Yok eşeğin siki!" Sonra, rakibini kıstırdığından emin bir satranç oyuncusu sükûnetiyle, "Niye siyaset okudun oğlum sen?" diye sordu, "İşletme filan okusaydın bu kadar bireyciysen." Alper umursamadı: "Valla abi ben hiç oynamıyorum, samimiyim... Ben müziğimi, basketimi, seksimi, bilgisayar oyunumu, çizgi romanımı, içkimi... Keyfimi ya keyfimi kovalarım. Bir kere geldim şu dünyaya, kimseye zarar vermeden, elimden geliyorsa yardımı da esirgemeden kendi hazzımı maksimize etmekten başka derdim yok. Benim kurtuluşum sevmediklerimden uzakta dev ekranda yurosıport izlemek... 'Halkım için,' diyen herkesten de kaçarım... Kimsenin bir şeyi değilim ben, kimse de benim bir şeyim değil. Keyfederek yaşarım, ölürüm biter gider..."
Sayfa 18 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
Reklam
İnsanlar garip bir körebe oyunu oynuyor gibi. Normalin aksine bu oyunda herkes ebe, herkesin gözleri kapalı ama kimse kimseyi aramıyor hatta herkes birbirinden kaçıyor. Gözlerini açıp başkasını, başkasının dertlerini, sıkıntısını gören oyunu kaybediyor. Kimse bana oyunu kaybediyorsun demesin, ben zaten oynamıyorum.
Yaşamak bu kadar dürüst olmamayı gerektiriyorsa ben oynamıyorum!
Ben oyun falan oynamıyorum galiba.
Eşya ile birlikte yaşamasını bilemiyorum...Sehpalar,perdeler,pencereler ve tavan yavaş yavaş yerlerini alıyordu odada. Daha kim bilir neleri görmüyorum?..Eşyanın sürekliliğinden çekiniyorum. Bu sürekliliğin kendisine bulaşmasından korkuyordu.
Sayfa 153Kitabı okudu
"Var olmak, bir yerde bulunmak anlamında mı soruyorsun?" "Bulunmak mı Mina? İyi düşün. Sadece yer alarak mı?" "Yok kendin olarak, tabii kendin olacaksın. Sen olarak var olacaksın. Yani kendin olarak orada olacaksın değil mi?" Gözleri yumuşuyor. Buradan doğru bir yerlerde gezindiğimi anlıyorum çok şükür. "Bunu iyi anla ve iyi anlat Mina. İnsan var olmadan, gerçekten yaşamış olmaktan bahsedemez. Yaşama sanatını icra edemez. Takılır kalır yaşamda. Kapılar hep suratına kapanır. Çünkü çakma kimliğindedir, ilerleyemez, yol alamaz. Her birimiz benzersiz bir tasarımla kendimiz olmak için buradayız. Yaşam bizden çakma bir versiyonumuzu değil, gerçeğimizi ortaya koymamızı bekliyor." Susuyorum ve bekliyorum. Devamı gelecek, biliyorum. Bu bakışı, bu duruşu artık iyi tanıyorum. Birazdan döküleceklerin çok önemli olacağını da. Nitekim geliyor: "Yaşamdan alabilmek için önce yaşama kendini sunacaksın. Sahneye çıkıp kendi gerçeğini oynayacaksın ki alkış alasın. Yoksa yok isen, 'Ben oynamıyorum, ben kendimi yaşama sunmuyorum, diyerek öyle kazık gibi yer işgal ediyorsun demektir. Bu durumda sen tekrar eden ayrılıkçı, hayırsız, korku kaynaklı düşünceler ve dolayısıyla bunları yansıtan oluşunla, sadece ortamı bulandırıyorsun demektir ki, o bulantı senin yaşamında da işte kendini gösterir. Bir bulantı girdabında döner durur hep daha dibe inersin."
Sayfa 310Kitabı okudu
Reklam
Yaşamdan alabilmek için önce yaşama kendini sunacaksın. Sahneye çıkıp kendi gerçeğini oynayacaksın ki alkış alasın. Yoksa yok isen, Ben oynamıyorum, ben kendimi yaşama sunmuyorum, diyerek öyle kazık gibi yer işgal ediyorsun demektir.
Ruhun sana sesini duyurmaya çalışır, sen onu görmezden gelmeye devam ettiğinde sana küser ve "Ben artık oynamıyorum seninle." der. Bu depresyondur. Yine dikkatini çekemediyse bu sefer seni hiç beklemediğin anlarda sallamaya başlar. Vücuduna temas edebileceği en yakın şeyi yapar, kendi hissini sana hissettirir, boğuluyor, ölüyor hissedersin ki bu da panikataktır. Bir sebep oluşturarak senin tarafından görünür olmaya çalışır ve en sonunda psikolog ve psikiyatr görüşmesi yapmak zorunda bırakarak dikkatini çekmeyi başarır. Aslında fedakâr yapıdaki insanların en büyük sorunu hiçbir şeye "Hayır." diyememektir.
... Adını yaşamak denilen bu filmde oynamıyorum, duygu kıyılarındaki rahatsız koltuktan izleyip, hiçbir işe yaramayacağını bildiğim halde üstüne düşünüyorum. Üzüme bakınca toprağı emeği, ve şarabı aynı anda görüyorum. Herkesi insan sanıyorum, herkesin bir kalbi olduğuna inanmıyorum. Ben, bile isteye kafa yaran taşlar gördüm ve ben ne zaman iç çeksem içim dışıma sert bir boş ver emri.
Sayfa 25 - Müptela yayınlarıKitabı okudu
Şu ilkeyi unutma: kapı hâlâ açık! Çocuklar gibi korkak davranmaktan vazgeç ve cesur ol! Nasıl ki çocuklar oyun oynarken, bir yer gelir ve sıkılırlar "Ben artık oynamıyorum." derler ve oyundan ayrılırlar. İşte sen de eğer yaşadığın şeylere karşı hoşnutsuz isen ve sıkıntılar karşısında daha fazla dayanacak gücün kalmadığını düşünüyorsan kapının açık olduğunu hatırla ve oyundan git, kurtul. Ama hayır, eğer illa ki Qoyuna devam etmek istiyorsan o zaman karşılaşacağın sıkıntılar ve zorluklar karşısında mücadele edip sonuna kadar savaşacaksın!
Sayfa 107
Reklam
Yaşamak bu kadar dürüst olmamayı gerektiriyorsa ben oynamıyorum!
Conrad, “Ben oynamıyorum,” dedi. Taylor suratını astı. “Bu kadar gay olma,” dedi. Jeremiah, “Gay lafını o şekilde kullanmamalısın,” dedi.
Sayfa 166Kitabı okudu
“Yaşamdan alabilmek için önce yaşama kendini sunacaksın. Sahneye çıkıp kendi gerçeğini oynayacaksın ki alkış alasın. Yoksa yok isen, ‘Ben oynamıyorum, ben kendimi yaşama sunmuyorum,’ diyerek öyle kazık gibi yer işgal ediyorsun demektir. Bu durumda sen tekrar eden ayrılıkçı, hayırsız, korku kaynaklı düşünceler ve dolayısıyla bunları yansıtan oluşunla, sadece ortamı bulandırıyorsun demektir ki, o bulantı senin yaşamında da işte kendini gösterir. Bir bulantı girdabında döner durur hep daha dibe inersin.”
Sayfa 517Kitabı okudu
Adını koyamadığım o kadar çok yanlış var ki bana doğurmamı değil ölmemi, öldürmemi söylüyor. Belki bunu iflah olmaz bir inatçı olduğum için söylüyor olabilirim ama böyle düşünüyorum işte! Yaşamak bu kadar dürüst olmamayı gerektiriyorsa ben oynamıyorum!
Dinleyin, bu...oyunu oynamıyorum ben. Ama köşemde bir mendili ağzıma tıkıp da oturmanın hiç âlemi yok. Söylemem gerekeni, bildiğimi söyleyeceğim.
286 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.