Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Para herşeyi satın alır, ama ahlâkı asla.
Milletlerin en fakiri olan İskitler, dünyanın en kudretli hükümdarlarından birine karşı koydular. İki ünlü cumhuriyet dünya imparatorluğu için savaştı; birisi çok zengin, öteki çok fakirdi: Fakiri yendi, zengini yenildi. Roma İmparatorluğu da, dünyanın bütün zenginliklerini sömürdükten sonra, zenginliğin ne demek olduğunu bile bilmeyen insanların eline düştü. Franklar Galya'yı, Saksonlar İngiltere'yi ele geçirdikleri zaman cesaret ve fakirliklerinden başka hazineleri yoktu. Koyun postlarından başka bir şeyde gözleri olmayan birkaç yüz fakir dağ köylüsü, mağrur Avusturya'yı ezdikten sonra, Avrupa'nın en büyük krallarını korkutan zengin ve heybetli Burgonya Dukalığı'nı yere serdi. Charles Quint'in vârisi bütün kudreti, tedbirleri ve üstelik Amerika'nın bütün hazineleriyle bir avuç balıkçının önünde tutunamadı. Devlet adamlanımız lütfen hesaplarını biraz bıraksınlar da bu örnekler üzerinde düşünsünler; ve artık anlasınlar ki para ile her şey satın alınır, ama ahlak ve vatandaş satın alınmaz.
"Tek ihtiyacım biraz cesaret, nezaket ve kendi yolumda ilerlemem için biraz destekti. Sense bunun yerine bana başka yollar açtın ve benimkine engeller koydun. Belki iyi niyetliydin ama ben buna uygun değildim.."
Reklam
O zamanlar intihar etmeyi çok düşündüm, biliyor musunuz? Etmediysem o kadar cesur olmadığım için etmedim. Onu yapabilmek için insanda biraz cesaret olması gerekiyormuş.
Westminister Manastırı’nda bir mezar yazıtı.
“Genç ve hür iken, düşlerim sonsuzken, dünyayı değiştirmek isterdim. Yaşlanıp akıllanınca, dünyanın değişmeyeceğini anladım. Ben de düşlerimi biraz kısıtlayarak, sadece memleketimi değiştirmeye karar verdim. Ama o da değişeceğe benzemiyordu. İyice yaşlandığımda, artık son bir gayretle, sadece ailemi, kendime en yakın olanları değiştirmeyi denedim. Ama maalesef bunu da kabul ettiremedim. Şimdi ölüm döşeğinde yatarken birden fark ettim ki, önce yalnız kendimi değiştirseydim, onlara örnek olarak ailemi de değiştirebilirdim. Onlardan alacağım cesaret ve ilhamla memleketimi daha ileri götürebilirdim. Kim bilir, belki dünyayı bile değiştirebilirdim.”
Yaşamak için adım atmak lazım, hep yenilenmek lazım, yeni bir hayat yaşamak için değişmek lazım, biraz cesaret, biraz çaba, biraz da yiğitlik lazım. Korkaklar yine adımlar atamaz, onlar kendilerini korkunun ve utancın paslı zincirlerinden kurtaramazlar.korkan bir yürek,hiçbir zaman emeline ulaşamaz..."
Sayfa 305 - Sel yayıncılıkKitabı okudu
"Yasin, hiçbir şey yapmayacak ve durmaya devam edecekti. Ölene kadar. Sonra biraz da orada duracaktı. Toprağın altında. Sonra da yok olup gidecekti. Hiç gelmemiş gibi. Dünya üzerindeki bütün insanlardan farklı olarak. Çünkü bütün insanlar bir şeyler yapmış, yapıyor ve yapacaktı. Hatta öldükten sonra bile. Bazıları cennete gidecek, bazıları doğaya karışacak, bazıları da yeniden doğacaktı. Kimse Yasin kadar yok olup gitmeyi göze alamıyordu. Kimse, bir iz bırakmadan kaybolmaya cesaret edemiyordu. Dünyadan gelip geçtiklerine birilerinin tanıklık etmesi şarttı. Varlıklarını süslemek için. Yasin hariç, herkesin, içine gömüldüğü bir piramidi vardı. Öyle ya da böyle, herkesin bir ölümsüzlük planı vardı. Ama Yasin fazla ölü görmüştü. Hayatı boyunca bir savaş alanında yaşamış gibi. Dünya üzerinde hayatta kalan son insan kadar ölü görmüştü. Belki de bu yüzden yok olup gitmekten korkmuyordu. Var olmaktan yeterince korktuğu için..."
Sayfa 261Kitabı okudu
Reklam
Rimel ve ruj sürerken savaş boyaları, diye düşündü. Dünyaya göğüs germesine yardımcı olacak bir cesaret maskesi. Makyaj fırçasının her darbesiyle biraz daha güven sürüyordu.
Sayfa 108 - Doğan Yayınları 56. BaskıKitabı okudu
YAZICI Sürekli olarak barışsız yaşanmaz ki. RAHİP Bence savaşta bile barış var, yani küçük barış adacıkları var savaşta. Çünkü, savaş her ihtiyaca cevap verir, hatta barışınkilere bile. Bunun önlemi alınmıştır. Eğer barışın ihtiyaçlarına cevap vermezse sürüp gidemez savaş. Aynen sıkı bir barışta olduğu gibi, savaşın ortasında da bir güzel sıçabilirsin. İki mu harebe arasında her zaman bir bira içecek kadar zaman vardır. Hatta bombardıman sırasında bile, siperin bir köşesine kıvrılıp şöyle koluna yaslanıp biraz kestirebilirsin. Tabİİ bir taarruz sırasın da kâğıt oynayamazsın, ama ona bakarsan barışta tarlanı sürerken de oynayamazsın. Zafer kazanılınca belki buna zamanın olur. Bacağın kopabilir savaşta, başlangıçta danalar gibi böğürürşün, sanki bir şey olmuş gibi. Sonra aradan zaman geçer, iki tek atar sakinleşirsin. Çekirge gibi seke seke gezmeye alışırsın ve savaş, öncesinden daha kötü gözükmez gözüne. Ayrıca mesela, katliamın bütün hızıyla sürdüğü bir sırada yararlı bir iş yapabilirsin; bir samanlık veya benzeri bir yerde gizlenip neslini çoğaltacak zevkli bir İş yapabilirsin. Bu karmaşanın İçinde or taya saçhğm döller senin adına savaşı sürdürebilir. Savaş her zaman bir çıkar yol bulur. Öyleyse neden bitmek zorunda olsun?
Fareler ve Yılanlar
Yılanlarla yaşarken farelerin onu kurtarmasını bekleyen Nazan , ah Nazan , oysa tek eksiğin biraz cesaret .
Özlem ÖzdaşKitabı okudu
Her şey ekmek parası meselesi etrafında dönüyordu. Ekmek parası ve kira – uğruna savaşılacak tek şey buydu. Fakat savaşmanın açık, görünür bir yolu bulunmuyordu. Karşısına çıkacak her şeyi bozguna uğratabilecek güce ve donanıma sahip bir orduya, stratejik açıdan doğru olduğu için her gün biraz daha geri çekilmesini söylemekten farksızdı ve her gün biraz daha toprak, biraz daha silah, biraz daha cephane, biraz daha gıda, biraz daha uyku, biraz daha cesaret ile nihayet hayatın kendisi yitiriliyordu.
Reklam
Freud’a da salladı hocam
Sigmund Freud aydınlanmış bir adam değil, hatta biraz kaçık biri ama bazen salaklar da güzel şarkı söyler, bazen kayda değer fikirler oluştururlar. Örneğin, bir erkeğin kadınla sevişme fikrinin tekrar rahme girme çabasından başka bir şey olmadığını düşünüyor. Bunu incelemek gerekir. Bu adam bir deli, fikri çok uçuk görünüyor; ama Sigmund Freud gibi bir adam, deli olsa bile çok dikkatle dinlenmeli. Bu görüşünde bir gerçeklik payı olduğunu düşünüyorum: rahme ulaşma arayışı, çıkmış olduğu yere dönme arayışı. Rahme ulaşamaz, bu doğru. O yüzden birçok şey yaratmıştır; mağaralar, evler, uçaklar yapmaya başlamıştır. Uçağın içine hiç dikkat ettin mi?... Bir gün insanların tuzlu sulu küvetlerde yolculuk yaptığı bir uçak görürsen hiç şaşırma. Uçak sana benzer bir duyguyu yaşatabilir ama yine de tatmin edici olmaz.
Maria Puder... benim Kürk Mantolu Madonnam... dudaklarının kenarındaki ince kıvrıntı ve siyah gözlerinin derin bakışlarıyla karşımda duruyordu. yüzünde hiç dargınlık, sitem yoktu... Belki biraz hayret, fakat daha ziyade alaka ve şefkatle bana bakıyordu. Halbuki bende onun bakışlarını karşılayacak cesaret yoktu. On sene, tam on sene, zavallı ruhumun bütün kırgınlığıyla, bir ölüye kızmış, bir ölüyü suçlu tutmuştum.. onun hatırasına bundan daha büyük bir hakaret yapılabilir miydi? hayatımın temeli, gayesi, sebebi olan kimseden on sene hiç tereddüt etmeden, haksızlık edebileceğimi hiç düşünmeden şüphelenmiştim. onun hakkında en akla gelmeyecek şeyleri tasavvur etmiş ve bir an olsun durup da belki de böyle yapmasının ve beni terk etmesinin bir sebebi vardır dememiştim... Halbuki sebeplerin en büyüğü, en mukavemet edilmezi, ölüm varmış. utancımdan deli olacaktım, bir ölüye karşı duyulan hazin ve faydasız nedametle kıvranıyordum... ömrümün sonuna kadar diz çökerek, onun hatırasına karşı işlediğim cinayetin kefaretini vermeye çalışsam, bunda gene muvaffak olamayacağımı, insanları en günahsızına kabahatlerin en ağırını ;seven bir kalbi yüzüstü bırakmak ihanetini yüklemenin,asla affedilmeyeceğini seziyordum...
Sayfa 153Kitabı okudu
Hâlâ vakit var; bugüne kadar yaşamış olduğun zindandan çık artık! Sadece biraz cesaret yeter, biraz kumarbaz cesareti yeterli. Ve unutma, kaybedecek hiçbir şey yok.
Hayat için, yaşamak için adım atmalı. Yenileşmek, değişmek ve onurlu bir hayat için yeni adımlar, yeni hareketler lazım. Biraz güç, biraz gayret, biraz cesaret lazım.
Kök salmak, bitkilere has bir özelliktir; sen tek bir yere yerleşemezsin. Geleceksin. Seni ölüme, aykırılığa, başkaldırıya davet eden, ait olduğun, bu soktuğum cehenneme ge­leceksin. Bir çeşit love story meselesi! Ama cesaret, biraz da bü­zük meselesi! Sesim duyuluyor mu?! Sesimi işitmeye çalışanların kulakları var mı?!
Sayfa 10
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.