Toni Morrison’un Pulitzer ödüllü, 1987 tarihli romanı “Sevgili” -orjinal adı ve bence daha doğru bir çeviri ile "Sevilen"-, kölelik hakkında yazılmış en çarpıcı romanlardan biri. 1850li yılların Amerikasında, iç savaş ve takip eden zenci haklarının tanınması dönemi öncesinde geçen roman, köleliğin zenci toplumu üzerindeki travmatik
30dan fazla ülkeden yüz milyonlarca askerin katıldığı, 70 ila 85 milyon arası ölümle sonuçlanan, askeri personelden çok daha fazla sivilin hayatını kaybettiği ve sonuçları ile günümüzü biçimlendiren bu savaşı neredeyse gün gün, cephe cephe, tüm siyasi yansımalarıyla öğrenmek ister misiniz?
Savaşın askeri harekat detaylarını, ansiklopedik bir
"Aramakla bulunmaz lakin bulanlar arayalardır.”
(Bâyezid-i Bistâmi)
Arayışlar... Kitap incelememe başlamadan evvel beni bu arayışa yönelten süreçle ilgili sizlerle biraz hasbihal etmek niyetindeyim. Zira incelememi kaleme aldığım şu dakikalarda bile devam ediyor arayışım. Kendimi, esasen iki yıl önce
Matematik ve felsefe ilişkisi, matematiğin ülkemizde verilen eğitim durumu ve benzeri konular hakkında biraz konuşmak istiyorum. Seçtiğim bölüm ile ilgili bu kitabın bana çok yardımı dokunduğu için, içimden geçenleri buraya dökmek istedim.
Matematik ve Felsefeyi tek yumurta ikizi olarak düşünüyorum. Aynı anda oluşan, cinsiyetleri, ortaya
Değerli 1K Okurları!
Yaklaşık 1 ay önce İslam Düşünce Okumaları üzerine 1.Etkinliğimizi düzenledik.
Yapılan istişareler sonunda bu bağlamda 2.etkinliğimizi de düzenlemeye kara verdik:))
Amacımız;
1-Bir düşünürün kitabı belirlenip belli bir zaman diliminde okunması,
2-Veya kimde hangi düşünürlerin kitapları varsa onların
...Dil, kelimeler ve gerçekte olup bitenlerin anlatımları, yani hikâyeler vasıtasıyla gerçekleştirilen canlandırma edimidir.
Hikâyeler, Döblin'e göre, dünya deneyimimizi, kendimizi ve başkalarını kaydetme yöntemimizdir.
Belli koşullar altında, hikâyeler bize yardımcı olabilirler. Kimi zaman bizi iyileştirebilir, aydınlatabilir ve yol gösterebilirler. Her şeyden önce, bize halimizi hatırlatabilir, şeylerin yüzeysel suretini yarıp geçebilir ve altında yatan akımların ve derinliklerin farkına varmamızı sağlayabilirler...
Ah sonunda bitti..
Kitapta ciddi bir karmaşa söz konusu ve benim için tekdüzeydi.
Kitabın ilk cildinden ziyade ikinci cildi daha çok dikkatimi çekti. İlk cildi makale tadında anlaşılması zor ve yorucu. İkinci cildin başlangıcı roman tadında, bir düşünce için onlarca sayfa anlatım söz konusu. (Örneğin Hitler'in yıkıcılığı için Hitler'i baştan
1887-1933 yılları arasında yaşayan yazar/şair Ahmet Haşim’in denemelerinden oluşan eser “Bize Göre”.
Şahsına münhasır bir yazar Ahmet Haşim. Bunu denemelerindeki düşüncelerinden anlıyoruz elbette. Zaten çoğu önemli insanın, yazarın veya sanatçının; çok normal, sıradan insanlar olmasını bekleyemeyiz, diye düşünüyorum. Ahmet Haşim de enteresan duygu ve düşüncelerini korkusuz ve çekinmeden, “kendine göre” dile getiriyor. Bir deneme eseri için çok başarılı bir isim: “Bize Göre”. Baştan kabul ediyor yazar, söylediklerinin tamamen kesin net gerçekler olmadığını. Bize göre böyle diyerek işin içinden sıyrılıveriyor.
Bu bağlamda Haşim’in bazı düşüncelerine katılmayabilir, karşı çıkabilirsiniz, bu çok doğal. Karşınızda enteresan bir yazar var çünkü. Leylekleri, "ay"ı, akşamı çok seven; buna karşın köpeklerden, kargalardan, bahardan, güneşten nefret eden; bir tahtakurusundan cümlelerce “müthiş bir böcek” diye bahsedip, tahtakurusunu yere göğe sığdıramayan, başparmağı en önemli organımız olarak anlatan ve sayamadığım türlü değişik fikirlere sahip bir yazar Ahmet Haşim. Bu kitap, bu değişik düşünceleri bize aktaran bir eser.
Karşıt düşünceler duyduğunuzda “hadi oradan” deyip kestirip atan bir okur değilseniz, ki bir okur asla böyle olmamalıdır diye düşünüyorum, bize yazarının yaşadığı dönemi çok güzel anlatan bu kitabı keyif olarak bir çırpıda okuyacaksınız…
Bize GöreAhmet Haşim · Etkileşim Yayınları · 20133,615 okunma
1988 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Necib Mahfuz, aynı zamanda bu ödüle layık görülen ilk Arap ve Müslüman yazardır. Batılılar kendisine "Ortadoğunun Balzac'ı" lakabını takmışlardır. Balzac, dönemin Fransa'sını oluşturan her katmandan insanı romanlarında nasıl anlattıysa Necib Mahfuz da benzerini ülkesi Mısır için yapmış olsa gerek ki bu
Aşk oyunu buna derler güzelim, seçmelisin birini...
Öyle tatlış bir kitap okudum ki duygularımı kelimelere tam manasıyla dökemeyecekmişim gibi hissediyorum. İlk kez Balzac okudum ve bayıldım. Yazımına, diline, yerleştirdiği şaka yollu iğnelemelerine...
Şurada, https://1000kitap.com/gonderi/34700268, iletinin altına yazmıştım, matruşka bebekleri gibi karakter içinden karakter çıkartmış Balzac. A kişisini okuyorken, A kişisinin yolu B ile kesildiğinde bu kez B'den bahsetmeye başlıyor. Böyle böyle elindeki iskambil kartlarını birer birer masaya açar gibi karakterleri açıp, falı okuyor bize.
Anlatımdaki şiirselliğe, sürekli teatral metinlere ve mitolojiye yapılan göndermelere hayran oldum. Zaten kitap da biraz tiyatro havasındaydı bana göre; okurken karşılıklı diyaloglar, davranış biçimleri gözümde net bir şekilde oynadı.
Kitap aşk üçgeni dörtgeni değil, aşk kördüğümü mübarek. :) Herkesin hayran olduğu güzel Modeste kendisine eş olarak kimi seçecek beklentisi, lunapark trenindeymişim heyecanı verdi bana.
Önemli olan STATÜ mü? PARA mı? AŞK mı? Kalp mi mantık mı? Yoksa ailenin istediği mi? Balzac hepsini dantel dantel örmüş, aşkın gözü kaçıncı aşamadan sonra körleşir? E bir kızı bin kişi ister bir kişi alır denilmiş.
Modeste aşkı mı seçecek, ünvanı mı? Yoksa tümünü elinin tersiyle itecek mi? Hepsinin cevabı 1000k pembe dizi kuşağında, Modeste Mignon'da. ;)
Modeste MignonHonore de Balzac · İş Bankası Kültür Yayınları · 2017344 okunma
Baudelaire'ın Paris şehrini bir tımarhane gibi görerek bu tımarhanede yaşanan gündelik trajediler üzerinden, hangi şehirde olursa olsun, insanlar için bağlayıcılığı olan varoluş sorunlarını ele aldığı muazzam kitap. Aslında Paris şehri bu noktada bir imge sadece. Şehir yaşamları hemen hemen birbirine benzer bir formda oldukları için Paris'in adını
“Sözcükler ile yaşamınıza yaptığı yumuşacık dokunuşu içinizde hissedecek, kendi hayatınızı sorgulayan 'kısa ama anlam dolu' bir yolculuğa çıkacaksınız. Günlük rutinlerinize bir mola verin ve 'Ölü Ozanlar Derneği' ile tanışın."
~Ç News
*
SPIOLER vardır, SPOILER yoktur, hepsi birdir, hayat başlı başına bir SPIOLER değil midir?
*
Hayatımıza