Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Vakit öğleni geçmişti. İnsanın yüzüne alev alev vuran yakıcı güneşin etkisi azalmıştı. Rüzgar yoktu lakin evin yanında akan derenin başındaki iğde ağacının yapraklarının hışırtısı ve kokusu insana huzur veriyordu. Bir müddet ağacın gölgesinde oturdu. Kokuyu içine çekti. Sonra yokuş yukarı yürümeye devam etti… Zeynep’in annesi ile birlikte
SÜRVEYAN HEKİM “Doktordan satılık araba” diye ilan verirler, çok doğru aslında. Ne o arabayı kullanacak vakit bulursunuz, ne de düzenli bir hayatınız olur. Hele bir de cerrahsanız, o uyku denen tatlı şeyle bir türlü buluşamazsınız. Ben de Güneydoğu’da görev yaparken hem uykudan, hem de arabamdan mahrum kaldım. Zaten kullanmaya vakit
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-3/Kitabı okudu
Reklam
Beyaz Mantolu Adam
Kalabalık bir topluluk içindeydi. Başarısızdı. Parası yoktu. Dileniyordu. Caminin önündeydi. Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filân hepsi tamamdı. Özellikle avlusu: dilenenler için en önemli yer. Bir kenarda duruyordu. Hiçbir hüner göstermediği için ya da acındırıcı bir garipliği olmadığı için
Sayfa 13 - Sinan Yayınları 1973 - İletişim Yayınları Bütün Eserleri 4 İstanbul 1987 2.BaskıKitabı okuyacak
Gigi ve Momo'nun bir masalı
"Bana bir masal anlatır mısın?" diye Momo yavaşça bir dilekte bulundu. "Peki" dedi Gigi. "Kimi anlatsın masal?" "Momo ile Girolama'yı en iyisi..." diye karşılık verdi Momo. Gigi biraz düşündükten sonra sordu: "Adı ne olsun?" "Belki Sihirli Aynanın Masalı?" Gigi başı ile olur dedi:
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
“Neredeydin? ” dedi yataktaki yaşlı kadın. “Tuvaletimi yapmam gerekiyordu ama yanımda kimseyi göremedim.” Genç adam. onun hırçın ses tonuna karşılık, ayakucunda duruyor ve sakin bir şekilde gülümsüyordu. Kelimelerin ne anlama geldiğini unutmuş gibi, belli belirsiz bir sesle “Tuvaletimi yapmam gerekiyordu” diye tekrarladı. Adam, “Sana
Reklam
Siz şimdi şaşırmışsınızdır. Kitabın bu sayfası geldi, hâlâ size "forwardlanan e-mail" yabancı öykülerden yok, hâlâ Amerika'dan örnek yok. Bütün örnekler Türkiye'den. Anlatılanların hepsi bu topraklar kokuyor. Kusura bakmayın, böyle de gidecek elinizdeki kitap. "O beyzbol topu, James'in bütün hayatını değiştirdi", "Obama böyle başardı" gibi örnekleri göremeyeceksiniz. Olur da buradan bir hikâye size elektronik postayla ulaşırsa bilin ki Şerif Hoca internetten almadı, internet Şerif Hoca'dan aldı.
Nasıl başladı, ne vakit başladı, bilemiyorum. Ama ilk belirtiler, dokuz yaşımda iken patlak verdi. Misafirlerle bahçede oturuyorduk. Yaşlı bir zat saati sordu. Aksi gibi, kimsede saat yoktu. Eniştem içeri, saate bakmaya koştu. Ben o aralık: “Üçü yirmi geçiyor” diyivermişim. Bu tutturuşa, önce kimse şaşmadı. Boğazda, geçen vapurlara bakıp zamanı
(COK UZUN VE KİTAPTA HERBİR SÖZÜN DÜŞÜNÜLESİ EN NAİF BÖLÜMÜ) “ Momo, şimdi o büyük salonun içindeydi. Burası en büyük kiliseden daha görkemli, en büyük istasyonların salonlarından bile daha genişti. Güçlü sütunların üzerinde yükselen tavan neredeyse görünmüyordu. Etrafta hiç pencere yoktu. Kocaman salonu aydınlatan altın renkli ışık çevrede
Telâşın Mânidâr
Engin bir sigara yakıyor. Aslında karanlığa bakmaktadır. Tam bu sırada -onların- masasından bir kadın da Engin'e bakmaktadır. Bir gazetesi olduğunu söyleyen, her şeyi bir kenara bırakıp Engin'in gözlerinin içine bakan zât, bu kısa süren kritik ânı yakalıyor. Dudaklarının ince kıvrımlarla bükülüp, bir garip tebessüme kaymasını engellemiyor.
Sayfa 69 - Dergah Yayınları, HikâyeKitabı okudu
Reklam
Kısacası, bu yaşadığın bütün hayatın değil. Sadece anlık. Sadece dalga. Her şey şimdilik. Bunu okuduktan sonra, hayatta böyle anların hepsinde bu dalga benzetmesini kullandım. Hiçbir şeyi genellemememi, karalar bağlamamamı sağlıyor. "Hooop dalga geldi" diyorum. "Bu da geçer yahu" diyorum. Geçiyor da. Yaralar kapanıyor, üzerlerinde çiçekler açıyor. İnsanın içinden, fısıldar gibi, "Bu geçip gidecek" demesi yeterli.
Geldik gidiyoruz
( İnsan eli boş geldi, eli boş gidecek). Sonuç böyle olduktan sonra sultan olmuşsun veya olmamışsın bir şey fark etmiyormuş.
261 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.