Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Üç Soru
Padişah bir gün kendi kendine düşünmüş; bir işe ne zaman başlanacağını, kimlerle çalışıp kimlerle çalışmamak gerektiğini, hangi işin daha önemli olduğunu bir bilseydim, demiş, hiç başarısızlığa uğramazdım. Bunun üzerine tutmuş, bir işin ne zaman yapılması gerektiğini, bu iş için kimlerin uygun olduğunu, bütün işlerin en önemlisini doğru olarak
Soluk ve ilgisiz ışığını rasgele her tarafa dağıtan ve yeryüzünün en korkunç hadiseleri karşısında bile alaycı sakinliğini muhafa eden bu parlak cisim,biraz evvel denizde Ömer'le beraber seyrettikleri ve insanı kendinden geçecek kadar sarhoş eden o güzel ve manalı ay mıydı? .... "Bana istenecek bir şey söyle ,uğruna can verilecek bir şey
Reklam
Anlamlı bir hikaye...
Babil hikayesinde insanlar Tanrı’ya meydan okumak için bir kule dikiyorlar. “Öyle bir kule dikeceğiz ki şanı her yerden duyulacak. Öyle bir kule dikeceğiz ki Allah’la yarışacağız.” diyorlar. Allah’da onların dillerini dolaştırıyor ve artık birbirlerinin lisanını anlamaz oluyorlar. Bu muazzam bir metafor. Kutsal kitaplardaki hikayeleri hep böyle derin anlamlarıyla, semboller üzerinden düşünmek lazım. Günümüzde insan, firavunlaşma temayülü içinde.
Kemal SayarKitabı okudu
... çaktırmadan aşıramayan, adam gibi cilalayamayan, intihalden faydalanmasını beceremeyen yazar, belasını bulmuş demektir!... cümle âlemin nefretine pek güzel nail olmuştur! artık insanlar kendisinden tek bir şey beklemektedir, o da bir an evvel nalları dikmesidir ki böylece zulasındaki numaraları yürütebilsinler! oysa intihalciler,tam aksine, güven verirler insanlara... ha ama bunların da olayı buraya kadardır, öyle caka falan satamazlar ortalarda!... ipleri milletin elindedir bunların... yeri gelir, aynı o millet, bir boka yaramaz, beceriksiz herifin teki olduğunu şak in uğunu diye hatırlatıverir adama... anlıyor musunuz?... kaç defa taklit ettiler be beni, kaç defa çalıp çırptılar benden, kaç defa sırtımdan paraya kondular, şimdi sorun kaç defa, hesabını ben bile unuttum!... mis gibi havadan para tabii!... havadan para!... sonunda ne oldu peki, olacağı baştan belli zaten, bana karayı bunların en rezilleri çaldı, gaza gelen cellatlar da boynuma ilmiği geçirdi!... eh bu işler böyle!... dünya dönmeye başladığından beri böyle!... — Çivisi çıkmış diyorsunuz yani bu dünyanın? — Sadist diyorum, gerici diyorum, üstüne düzenbaz, bir de kuş beyinli diyorum... oldum olası sahteye meyilli, tabiatında var... ölüyor bitiyor sahteye!... etiketleri değiştir, partileri değiştir, enlemleri değiştir, fark etmez, netice aynı!... sahte mal lazım bu dünyaya, cilalı mal lazım, her yerde, her şeyde!...
Hayat ve kaza sigortası da yaptırmıştım – evliysen bu tür şeyleri yaptırman gerekir, bana böyle demişlerdi. Bir gün ölecek olursan – o zaman ne olacak? Sigorta satmaya çalışan adamın işi sağlama bağlamak için böyle dediğini hatırlıyorum. Ona poliçeyi imzalayacağımı söylemiştim, fakat unutmuş olmalıydı. Hemen evet demiştim, alışkanlığım
Sayfa 165Kitabı okudu
Ateş'in kölelik yorumu
T. Dursun III. Kitabının 168. sayfasında Tevrât'tan bazı cümleler vererek dinlere göre kölenin, sâhibinin malı olduğunu, kölenin, öldüresiye dövülebileceğini; Kur’ân'da da "kölelik" kurumunun var olduğunu iddiâ ediyor. Şunu bilmek lâzım ki köleliği getiren, dinler değildir. Toplumda güçlüler, zayıfları köleleştirmişler ve bu kurumu
Reklam
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine. _Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri. _Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar. _Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
• Uluslar düşünmezler, yalnızca hissederler. Duygularını mizaçları aracılığıyla ikinci elden alırlar, beyinlerinden değil. • İnsan makinesi. Kişisel olmayan insan makinesi. İnsanın ne olduğu, kendi yapısıyla birlikte kalıtsal özellikleri, yaşam alanı ve ilişkilerinin getirdiği etkilere de bağlıdır. Sadece dış etkenler tarafından yönlendirilir,
"Yeryüzüne düşmüş kozmik kazazedeler miyiz biz?" diye soruyor. Yani anlam duygusundan nasibini almamış, hayatını tam manasıyla anlamlandıramayan bir kaza neticesinde yeryüzüne düşmüş ve absürdün peşindeki varlıklar mıyız? Yoksa bütün bu varoluşun bir hikmeti, bir kıymeti var ve biz de biricik varoluşumuzu bu dünyaya katmaya mı geldik? Bu
Sayfa 110Kitabı okudu
Bu Memleketi Kurtarmak İçin
Memleketi içinde bulunduğu gerilikten kurtarmak için herkesin kendine göre şifalı bir tedbiri var. Herkes için yalnız kendi tedbiri doğru, bunun dışında kalanlar ehemmiyetsiz, yanlış… Yarı münevverlere mahsus bir dar görücülük, bir ”basitleştirme” itiyadı ile birçok okumuş yazmışlar tutturuyorlar: “Efendim, bu memleketi kurtarmak için her
Sayfa 131Kitabı okudu
99 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.