Selçuk Baran, son zamanlarda başıma gelen en güzel şey...
"Tortu" isimli eserini okuduktan sonra cümlelerimi özenle seçmiş, abartılı ifadeler kullanmaktan kaçınmıştım. Çünkü okurları etkilediğimiz bu tür kitap yorumlarında daha dikkatli hareket etmeli ve hiçbir okuru yanlış yönlendirmemeliyiz. Özellikle de genç okurları... Fakat
Bir kitabın filmi çekilmiş ise önce kitabından mı filminden mi başlarsınız?
Kendi adıma kitabı derim. Çünkü anlatılmak istenilen olayın görselliğiden çok okurken betimlenmesini daha dogru buluyor ve seviyorum. Böylelikle farklılıkları daha net anlayabiliyorsunuz. Kitabı okudum filmini izleyip daha da pekiştirmiş oldum. Doğrusunu söylemek
Fransız yazar Emile Zola’nın ‘’Nasıl Ölünür’’ adlı eseri biz okuyuculara mecburen şu soruyu sormaya mecbur bırakıyor: Ölüm dediğimiz ve herkesin önünde sonunda eline alacağı bu tek yönlü gidiş bileti, gerçekten de herkesi sanıldığı gibi eşit kılıyor mu? Ölüm zengine ayrı fakire ayrı mı davranıyor? İşte Emile Zola’nın bu eserinde beş ayrı sınıfın
“Kadınlar muhteşem canlılar. Düşünün şimdi, o küçücük fırça ile ojeyi sürüyor ama sıçratmıyorlar. O saçlarla banyoda verdikleri mücadele en az 30 dakika. Hala nasıl yaptıklarını bilmiyorum fakat o incecik topuklularla kilometrelerce yürüyebiliyorlar. Babalarından para sızdırmaktaki başarılarına hala akıl erdiremedik ( Biz babalarımızın ceplerinden çalardık ). Biz erkekler yaptığında itici görünen birçok davranış onlar yaptığında hoş görünüyor. Bütün bunların yanında bir de aşık olabiliyorlar, daha da şaşırtıcı olan.. Onlara deli gibi aşık adamları peşlerinde süründürüp kendilerinin burnunu boka sokan erkeklere köpek olabiliyorlar. Kadınlar demiştim, muhteşem canlılar. Erkekleri doğuruyorlar, adamları öldürüyorlar..”
Meltem Hınçal / Megapik ‘yeniden’
Donanımlı ve özel gemilerle uzayda yolculuğa çıkacağınız ve gidilen gezegendeki canlılar ile tanışıp özel bir ekiple maceralara atılacağınız bir bilim kurgu kitabı #Megapik . Kuantum fiziğine ve meditasyona ilgisi olanların da seveceğini düşünüyorum. Fiziksel olarak insana benzeseler de, zihinlerine istediği
Okumada geç kalmış olduğum bir kitap. Armand Davul ile Marguerita Gautir’in tutkulu ve bir araya gelmelerinin nerdeyse imkansız olan aşklarını akıcı şekilde anlatan Kamelyalı Kadın eseri okuduğunuzda siz etkisi altında alabilecek güzel bir kitap.
Kitap şimdiye kadar okuduğum en güzel kitaplar arasında ilk 10’a girebilecek bir eser. Aşkın yanında
İnsanların çevresine yapabileceği vahşetin sınırı nedir ?
İnsanların çevresine göstereceği sevgi ve merhametin sınırı nedir?
İkisinin de sınırı yok her halde. Peki insanları vahşet veya sevgi davranışlarına iten sebepler neler olabilir? Çok cevabı var bu sorunun. Biraz daraltalım o zaman. Beş yaşında kız çocuğuna tecavüz ederek ölümüne sebep
Nehirler, göller, denizler ve okyanuslar birden kızıla boyandı o an. Gökyüzü koca bir karabulutu andırıyordu. Dünyanın sonunun geldiğini düşündü, dünya üzerinde yaşayan tüm canlılar. Hepsi birden dikkat kesildi ve durdu hayat bir anlığına. Yeryüzünde yaprak kımıldamıyor, gökyüzünde tek bir canlı bile uçmuyordu. Sonra birden gökyüzü hareketlendi. Gökten düşen cisimleri ise kimse görmemişti. Bir ışık gibi göğü delip düşmüşlerdi ardı arkasına. Yeryüzüne indiklerinde dünya eski haline döndü. Bütün sular yine mavi, gökyüzü yine beyaz bulutlu ve maviydi. Dünya bir anlam verememişti bu olanlara ama kısa sürede unutuldu bu değişiklik.
Katherine May / Kış Geçerken
Herkesin hayatında iyi ve kötü zamanları olur. Bazen her şey o kadar üst üste gelir ki kasvetli kara günler içinde buluruz kendimizi. Tıpkı kış mevsimi gibi. Unutmamamız gereken ise kışın bile kendine göre bir beyazlığı ve bir güzelliği olduğudur. #KışGeçerken otobiyografik bir eser. Yazar, eylül ayından başlayarak
"Hayvanlar, yaşadıkları ülke hakkındaki gerçekleri gösterir."
Sessiz, sakin ve içine kapanık biri olarak bilinen Janina, Polonya'nın bir köyünde yaşıyordu. Janina kışı, o yaylada geçirmeye cesareret eden üç kişiden biriydi. Garip, Koca Ayak ve Janina.. Yaylanın sert geçen kış sakinleri işte bu kadardı. İsimler size de garip geldi değil
Ahtapotun anneliği hiçbir canlının anneliğine benzemez. 🌱🤱🐙
Dişi ahtapot çiftleşmeden sonra bir oyuk bularak oraya yerleşir. Yumurtlamaya başlar ve yumurtlama işlemi bittikten sonra kuluçkaya yatar. Yumurtalarını yuvanın tavanına çengelle asar gibi dizer.
〰️🔹
Yumurtalara devamlı su pompalayarak onların temiz kalmalarını sağlar.Her ne pahasına olursa olsun yuvasını terk etmez.
〰️🔹
Yavrular yumurtadan çıkmadan açlığa dayanamazsa kendi kollarından birkaçını yemekten kaçınmaz. Bu şekilde tüm yavrular yumurtadan çıkıncaya kadar hayatta kalmayı başarır ve yumurtalarını korur...
〰️🔹
Ancak uzun süren kuluçka dönemi onu aç ve bitkin bırakır. Tüm yavrular yumurtadan çıkınca o da yuvasında can verir.
〰️🔹
Hayata yeni başlayan yavrular için anne ahtapotun cansız vücudu yaşama tutunmaları için iyi bir besin kaynağı olur. Bu yüzdendir ki, hiçbir dişi ahtapot yavrularının büyüdüğünü göremez...
#alıntı #fotoğraf trt belgesel
Hesap onayı 👉
"Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız Tanrı'yı görürsünüz. Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz."
-Charles Manson
Peki bir Yabancı'ya bakınca ne görebilirsiniz? Farklılıkları mı, anormallikleri mi, rahatsızlık verdikleri mi, eksiklikleri mi yoksa fazlalıkları mı? Gerçekten bir