Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cumartesi akşamı
Ölüme son çare olarak bakmalısın. Hiç kimsenin seni alıkoyamayacağını bil. Ama ölüme gidebileceğin için, onu yedekte tut; sonuna kadar. Diyelim ki gece bir kâbus gördün. Bunun bir kâbus olduğunu bilirsin ve kurtulmak için başını biraz oynatman yeter. Her şey daha basit, daha dayanılır hale gelir ve bir bakarsın en korktuğun şeyden zevk alır olmuşsun. Hayat seni korkutuyorsa, içini yakıyorsa, en yakınların çirkin maskeler takmışsa... hayat budur de, ikinci kez çağrılmayacağın bir oyun olduğunu söyle. Zevk verici ve acı çektirici bir oyun, inanç ve aldatma oyunu, maskeler oyunu, onu sonuna kadar oyna, ister oyuncu olarak ister izleyici olarak. İzleyici olman daha iyi, içinden kolay çıkarsın. 'Son kurtuluş çaresi' yaşamama hep yardımcı olmuştur. Elimin altında olduğu için, bu çareye hiç başvurmadım. Ama ahretin direksiyonu elimin altında olmasaydı, kendimi tuzağa düşmüş hisseder ve bir an önce kaçmaya bakardım."
Mülk yoksulluğunun çaresi kolay bulunur. Ruh yoksulluğunun ise çaresi yoktur
Reklam
"Pek kitap okumam, edebiyatla pek bir işim yoktur. Sizin gibi değilim, sizin gibi yetiştirilmedim. Ama hep aklımda olan bir söz var. Monte Cristo Kontu'nda derler ki, 'Her facianın iki çaresi vardır: Zaman ve sessizlik.' Oysa bizim zamanımız da sessiz kalma seçeneğimiz de yok. Eğer zamanı ve sessizliği seçersek işte asıl faciayı o zaman yaşayacağız. Şimdi senden istediğim tek şey bunları okuyup düşünmen. Düşün ve eğer bu plana benim istediğim şekilde devam etmeyi kabul ediyorsan sen de Nisan'a bir not yaz. Nisan Eren'e, Eren Bulut'a ve eğer herkes bunu kabul ediyorsa bugün yürüyeceğimiz kadar yürüyüp diğer eve ulaştığımızda önce onlara belli etmeden evdeki tüm kameraları, tüm mikrofonları bulup etkisiz hale getireceğiz. Sonra hep birlikte oturup ne yapacağımızı planlayacağız. Biliyorum, sen her zaman her şeyi kolaylaştırmaktan yanasın. Belki şu an benim her şeyi zorlaştırdığımı düşünüyorsun ama bir yolunu bulabilirsek inan bana, seni en kolay yoldan dışarı çıkaracağım. Bazen en kolay yol bizi ölüme götürmeyen tek yoldur. Hoşça kal Kumru." Sayfanı sonuna ulaştığımda Uraz'ın bir de bana not yazdığını gördüm. "Uraz Kayalar Buradaydı."
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Mustafa Kemal'in Misakı Milli'nin kabul edilmesinden sonra 29 Şubat 1920'de Berlin'de yaşayan Talat Paşa'ya yazdığı mektup önemlidir. Misakı Milli'nin ana noktalarına işaret eden Mustafa Kemal'in mektupta değindiği diğer bazı önemli noktalar şöyledir: Muhtelif İslam kitlelerini bağımsızlık için bugün Türkiye'ye musallat olan düşmanlar aleyhine tahrik ederek, Türkiye'nin üzerindeki baskıyı hafifletmek. Bolşeviklerle prensipte ve görüşte birleşme hususu bugün için kolay görülmemekle beraber, İngiliz boyunduruğu altında görmek uğursuz ihtimali karşısında, Bolşevik prensiplerini fiilen tatbik etmekte kurtuluş çaresi tahmin olunursa, tatbiki yönündeki müşkülata rağmen, bugün hâkim olduğumuz kuvvete dayanarak, o hususa da başvurmak lazım gelebilir. Görüşlerimde ve tasavvurlarımda mutaassıp değilim. Durum ve hadiselerin gereklerini kolayca takdir ederim. Türkiye'nin menfaatlarına uyan her türlü mesainin sonuçlarını saygıyla karşılarım.
Sayfa 272 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
İpi koparmak kolay, bir İstanbullu Hoca'yı tepeleyivermek ondan da kolaydı. Ama bu kazanç değil, kayıp olacak, meseleyi halletmeyecekti. Çünkü karşıdaki tek bir varlık değil, bir inanış, bir düşünüş düzeni idi ve doğumu, beslenişi, gelişimi, tutunuşu, yayılışı, bu topraklarla bu millet böyle olduğu için böyle olmuştu. Kendini kendine yarı yarıya düşman etmek gibi korkunç bir ihtimal varken "yavaş yavaş” dememenin çaresi ne idi? Yavaş yavaş ve anlayışla, iyi niyetle, sevgi ile. Bunu anlamak lazımdı. Bunu anlamak şarttı. Yoksa doğru yol, yoksa hakikat işe yaramaz, hattâ çirkinleşirdi. Zafer bunu anlayanların hakkıydı, şerefli hakkıydı
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
Seni ne kadar sevse de, seni terk ederek gitmekten başka çaresi yoktu. Senin yapmak zorunda olduğun şey de, onun o ruh halini anlamak ve kabul etmek. Onun o sırada yaşadığı ezici korku ve öfkeyi anlamalı, bir parçan olarak kabullenmelisin. Olduğu gibi alıp karşı saldırıya geçmek yerine. Başka bir deyişle, onu affetmek zorundasın. Elbette kolay değil. Fakat bunu yapmak zorundasın. Kurtuluşun için tek çare bu. Başka bir kurtuluş yolun da yok.
“Seni ne kadar sevse de, seni terk ederek gitmekten başka çaresi yoktu. Senin yapmak zorunda olduğun şey de, onun o ruh halini anlamak ve kabul etmek. Onun o sırada yaşadığı ezici korku ve öfkeyi anlamalı, bir parçan olarak kabullenmelisin. Olduğu gibi alıp karşı saldırıya geçmek yerine. Başka bir deyişle, onu affetmek zorundasın. Elbette kolay değil. Fakat bunu yapmak zorundasın. Kurtuluşun için tek çare bu. Başka bir kurtuluş yolun da yok.”
Sayfa 560
"Aşağılığından utanmamanın en kolay çaresi, yüksekliği küçümsemektir."
Sayfa 90 - Arkhe Yayınları
Ziyaretinize gelenleri işte böyle daha ilk bakışta başkalaştırma alışkanlığını edinmekte yarar var, bunu bir kere yaptıktan sonra onları anlamak çok daha kolay oluyor, her şahsiyetin özündeki devasa ve açgözlü bir solucan olma gerçekliği derhal ayırt edilebilir hale geliyor. İyi bir imgelem numarası bu. O kişinin pis prestiji böylece dağılıp uçuveriyor. Çırılçıplak olduğunda, önünüzde kala kala şu ya da bu tarzda gereksiz yere bir şeyler sayıklamak için yırtınan kendini beğenmiş, kibirli, âciz bir heybe kalır aslında. Buna kimse dayanamaz. Bir hamlede sorunu çözersiniz. Geriye yalnızca fikirler kalır ve fikirler de kimseyi asla korkutmaz. Onlar söz konusu olduğunda, hiçbir şey yitirilmiş sayılmaz, her şeyin bir çaresi bulunur. Oysa bazen hiç de kolay değildir giyinip kuşanmış bir insanın prestijine karşı koyabilmek. Enikonu pis kokular, gizemler sinmiştir o giysilere.
Reklam
"Ölüme son çare olarak bakmalısın. Hiç kimsenin seni alıkoyamayacağını bil. Ama ölüme gidebileceğin için, onu yedekte tut; sonuna kadar. Diyelim ki gece bir kabus gördün. Bunun bir kabus olduğunu bilirsin ve kurtulmak için başını biraz oynatman yeter. Her şey daha basit, daha dayanılır hale gelir ve bir bakarsın en korktuğun şeyden zevk alır olmuşsun. Hayat seni korkutuyorsa,içini yakıyorsa, en yakınların çirkin maskeler takmışsa... hayat bu dur de, ikinci kez çağrılmayacağın bir oyun olduğunu söyle. Zevk verici ve acı çektirici bir oyun, inanç ve aldatma oyunu, maskeler oyunu, onu sonuna kadar oyna, ister oyuncu olarak ister izleyici olarak. İzleyici olman daha iyi, içinden kolay çıkarsın. "Son kurtuluş çaresi yaşamama hep yardımcı olmuştur. Elimin altında olduğu için, bu çareye hiç başvurmadım. Ama ahretin direksiyonu elimin altında olmasaydı, kendimi tuzağa düşmüş hisseder ve bir an önce kaçmaya bakardım."
Sayfa 135Kitabı okudu
“Aşağılığından utanmamanın en kolay çaresi, yüksekliği küçümsemektir.”
Sayfa 286 - Kaktüs yayınlarıKitabı okudu
İlahiyatta 20 yaşında gerilere ve 60 yaşında ilerilere yeterince şahit oldum
İleri hamleler, geriye doğru çeken mürteci kuvvetle dövüş halindedir. Hatta hayatta ortadan kaldırılması kolay olan gerilikler fikirlerden böyle kolaylıkla silinemediği ve mürteci ideolojiler çok kere aldatıcı kisvelere bürünmeyi hayatlarını devam ettirmenin bazen muvaffak olan bir çaresi gibi kullandıkları için edebiyatımızda bu ileri-geri çekişmesi daha kuvvetle ve sarahatle hissolunuyor. Birbirlerine hiç kastetmez gibi görünen cereyanlarda bile birbirlerine karşı bir cephe alış sezmemek imkânsızdır. Maamafih gitgide kuvvetlenen ileri cereyan, dünden kendilerin bir türlü ayıramayanları yenmekte daha fazla gecikmeyecektir. Bu ileri-geri tarifim nesil meselesi falan değildir. Yirmi yaşında "geri"ler olduğu gibi altmış yaşında ileriler de vardır. Bu tarif dünyayı görüş, dünyanın temposuna uyuş bakımından yapılmıştır.
Aşağılığından utanmamanın en kolay çaresi, yüksekliği küçümsemektir.
- Siyasi bir harbin sakınılması o kadar kolay ki... Bir dümen kırışı, aklıselimin bir saniye için dönüşü her şeyi halledebilir. Fakat bir medeniyet krizini yenmek, onun arızaları içinde şuurunu muhafaza etmek, ona karşı gelmeğe çalışırken, dümeni ellerinden kaçırmamak, bir selde sürüklenmemek, bir tayfunda boğulmamak, bir yıldız müsademesinde toz
Sayfa 371 - DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: MÜMTAZKitabı okudu
388 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.