Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
5. Yüzyıl yunanistanı'nın bir Atinalı vatandaşa nasıl gözüktüğü hakkında epeyce şey biliyoruz, fakat bir iranlı'ya ya da bir köleye yahut atinaya yerleşmiş bir korintoslu'ya nasıl göründüğü üstüne pek bir şey bilmiyoruz. Tablomuz rastlantıyla olmaktan çok, bilerek ya da bilmeyerek belirli bir dünya görüşüne sahip ve bu görüşü destekleyen olguların saklanılmaya değer olduğu düşüncesindeki kişilerce öncesinden bizim için önceden seçilmiş ve belirlenmiştir.
Sayfa 64
17 Nisan Hoş, kimileri tek bir insana değer gösterilmesini, onun şap şap kalabalıktan alınarak bir başına sahneye çıkarılmasını, üstüne de dünyanın tüm projektörlerinin sıkılmasını pek anlayamaz ama Ludwig bunları umurlayacak kişi değildir.
Reklam
Bugün anladım ki insanlar sen başını eğdikçe üstüne bastırıyorlar. Bir müsade ettin mi hayatına yaklaşmalarına, altından girip üstünden çıkıyorlar. Bir insanla tanıştığında, kendiyle barışık, kendine yetebilen bir insan olarak göstereceksin kendini. Kırılırlar mı, alınırlar mı diye düşünmeden. Kendi hayatına kabul etmiş olacaksın onu ve sen ne istersen onu yapacaksınız. Aman canı sıkılmasın, yalnız kalmasın vs. diye düşünmeyeceksin. Seni kendine benzetme çabalarına kayıtsız kalmayacaksın. İnsanlara değer vermeyeceksin boş yere, şımartmayacaksın. Tek derdin kendin olacak. Sorunlarını söylemeyeceksin kimseye. Planlarını kendi başına yapacaksın. Planlarınızın kesiştiği yerlerde buluşacaksın insanlarla. Kimseye uymayacaksın ucunda yalnızlık olsa da. Önce kendinden memnun olacaksın insanların senden memnun olmasını istiyorsan. Hiçbir şeyini israf etmeyeceksin, ne güleryüzünü ne yumuşak başlılığını.Taviz vermeyeceksin. Herşeyi yerinde kullanacaksın.
96 syf.
·
Puan vermedi
İran Sineması'nı severim. Anlatılmak istenen kısa, öz, hayatın içinden ve nettir. Ancak İran Edebiyatı icin durum biraz farklı. Çok İran Edebiyatı okudum diyemem ama okuduklarımda hep üstü kapalı anlatımlar vardı. Sadık Hidayet'in okuduğum ilk romanı Kör Baykuş. Yazarın hayatına çok hakim olmamakla birlikte kendi sanrılı hayatından
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,1bin okunma
Bir ulusun ahlak ve törelerini, onun değer verdiği şeylerden ayırmak boşunadır, çünkü bütün bunlar aynı ilkeye bağlıdır ve ister istemez birbirine karışır. Dünya yüzündeki bütün ulusların haklarında, beğenilerinde ağır basan doğa değil, kamuoyudur. Halkın görüş ve düşünüşünü yükseltin, ahlakı, töreleri kendiliğinden arınır. İnsan herzaman güzel olanı ya da güzel bulduğunu sever; ama asıl güzel üstüne verdiği yargıda aldanır: Demek, yapılacak şey bu yargıyı düzenlemektir. Töreleri yargılayan onuru yargılar, onuru yargılayan da kamuoyuna dayanır.
Sayfa 123 - 18. BasımKitabı okudu
480 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Kitabın orijinal ismi" The Crazy Ladies of Pearl Street ". Roman babası tarafından ikinci kez terk edilen Jean-Luc Lapointen'in annesi ve kız kardeşi ile İnci Sokağına taşınması ile başlıyor.Bu sokakta yaşayacakları sekiz yılı ve hayatta kalma mücadelelerini anlatıyor altı yaşındaki kahramanımız. Kitaptaki kadın karakterler gerçekten çılgın. Jean'in en sevdiği öğretmeni bayan Cox, eşinin dükkanının arkasında güzellik salonu işletip fal bakan aynı zamanda mahalle dedikodusu toplayan bayan Kane, tuttuğu şeye yapışan bayan Meehan, hasta kocasına bakıp kahramanımızla yalnızlığını gidermeye çalışan bayan McGivney ve bir yandan sağlık sorunlarıyla mücadele ederken diğer yandan çocuklarını iyi bir şekilde yetiştirmeye çalışan anneleri.Anneleri çocuklarını iyi yetiştirmeye çalışır çünkü onları geleceğin sigortası olarak görür,oysa bu kahramanımızda büyük bir baskı oluşturmaktadır. Tüm bunların üstüne bolca yoksulluk, ekonomik kriz ve savaş yılları işleri iyice içinden çıkılmaz hale getirir. Kitap Trevanian'ın diğer kitaplarına göre akıcı olmamasına rağmen okunmaya kesinlikle değer. Trevanian okumaya başlayacaklar için öncelikle Şibumi ve Katya'nın Yazı kitaplarını tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
İnci Sokağı
İnci SokağıTrevanian · E Yayınları · 2008254 okunma
Reklam
456 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
AKP Ekonomide Ne Yaptı?
İmge Kitabevi son zamanlarda harika çalışmalara öncülük ediyor. "Halkın Not Defteri Dizisi" adı altında hafızaları tazeleyecek, geçmişin tozlu ve saklı yerlerinde kalan gerçekleri ortaya çıkaran çok önemli bir eser. Üniversiteye girdiğim günden beri son 13 yıldır okuduğum tüm kitaplardan notlar alırım. Özellikle Ak Parti iktidarının bu
AKP Ekonomide Ne Yaptı
AKP Ekonomide Ne Yaptıİbrahim Ekinci · İmge Kitabevi · 20213 okunma
Gerçeği Aramak
''(...)Öhö, öhö,öhö..ö..ö. .......Yazları izin günlerimi plajlarda geçiriyordum. ........Plajlarda insanlar başkalarının giysilerini giymekten, başkalarına kavuk sallamaktan, başkaları gibi düşünmekten kurtuluyorlardı. ......Doğrusu ya, insanlar, kendi türlerine benzememeğe, herkesten başka bir adam olmağa pek çok değer veriyorlardı. Ama, çevrelerinden kaçmak, çevrelerinin üstüne çıkmak için attıkları her adım onları çevrelerine öykünmeye götürüyor, her davranış onları bulundukları yere çiviliyordu. ......İnsanlarda bir dışlanmak korkusudur gidiyordu. ......Bu ürkme kişioğlunu sinmeğe, düşünmemeğe, bir duygu sığlığı içinde kâh kumların üstünde kâh kumların altında yaşayan bir yengeç gibi ikili ve şaşkın bir yaşam sürmeğe de iteliyordu. ......İnsanların tümü böyle olsa, dış yaşamın sürekliliğini sağlamak, iç dünya ile dış dünya arasında denge kurmak, yüzdeyüz olanaksız bir hal alabilirdi. ......Bereket arada bir , elli yılda, yüzyılda bir ortaya çıkan bir şair, bir bilge, bir politikacı insanlara birtakım düşünce hapları, birtakım güzellik formülleri, birtakım güzellik reçeteleri sunuyorlardı da bu haplar, bu formüller, bu reçeteler, bu muskalar yüzü suyuna bir yüzyıl daha yaşayabiliyorlardı(...)''
Sayfa 26 - SelKitabı okudu
Sanatçı "güzel"in rahibi ise bu güzel de her konuda bulduğumuz o aynı, 'içsel değer' ilkesine dayanılarak aranmalıdır.
Sayfa 115 - HAYLAZ SANAT YAYIN., 2. BASIMKitabı okudu
Mecid Mecidi (İranlı yönetmen)
Ne var ki Mecidi'nin gözden kaçırdığı bir toplumsal gerçeklik vardır. İslam toplumları sinemayı kabul etmediler. Benimsemediler. Bunu kendisi de kısmen dile getirir: "Benim üç filmim de Batı'da ticari olarak da sanatsal olarak da çok büyük başarılar elde etti. Hatta Batı'da elde ettiği başarıyı ve etkiyi Doğu'da yakalayamadı." Türkiye'ye çağrıldığında yaşadıkları üstüne söyledikleri de manidardır. "Belediye başkanına kırgınım. Biz yokmuşuz gibi davranıldı. Geçtiğimiz günler Rusya'daydım ve St. Petersburg Hıristiyanları, bana Türkiye Müslümanlarından daha fazla değer verdi. Dolayısıyla jüri üyeliği için bir daha Türkiye'ye gelmeyeceğim."
Sayfa 23 - Rıza OylumKitabı okudu
Reklam
Hünkar bir akşam vakanüvise o gün neler yazdığını sorunca adam ,kayda değer birşey olmadığını söyledi.Bunun üstüne hünkar bir mızrak alıp ,yanında beklemekte olan mabeyinciye sapladi.Vakanüvise ,artık yazacak bir şeyin oldu ,dedi.
Sendeler insan çarpınca doğruluklara: Basar üstüne ezer kimini de,- öylesine boldurlar... Söz konusu olunca insanın eline aldıkları, kuşkuya değer bir şey yoktur aralarında kesincedir hepsi. "Doğrunun ölçü taşını ilkin ben tutuyorum elimde, ölçüyü ben belirleyebilirim ancak içimde-
Sayfa 97 - Say
Mutluluk Takva Sahibinedir
Hucurat 13.Ayet: "Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O´ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır." Müslümanların dünya görüşlerini ve değer ölçütlerini
Bir ulus başarı kazandığında, ötekilerin bakışı değişir, bu da onun kendisini değerlendirişine etki eder. Özellikle dünyanın Japonya'ya, ardından da Çin'e karşı takındığı tavrı düşünüyorum. Eleştirilen, korkulan, ama savaşma yetileri ve her şeyden önce ekonomik mucizelerinden ötürü saygı duyulan bu ülkelerin kültürlerini oluşturan her şey, diğerlerinin gözünde büyük değer kazandı; dilleri, sanat yapıtları, eski ya da çağdaş edebiyatları, atalardan kalma tıp yöntemleri, tinsel uygulamaları, mutfak gelenekleri, ayin dansları, savaş sanatları, hatta batıl inançları bile hayranlık uyandırmaya başladı. Bir halk, ne zaman muzaffer bir halk imajı kazansa, onun uygarlığını oluşturan her şey bütün dünya tarafından ilgiyle ve önsel bir saygıyla izlenir. Bundan böyle, kendisi de geçmişinden kopma olanağından yararlanabilir ve onu eleştirebilir. Çinliler bugün genelde geçmişlerine karşı duyarsızlık sergiliyor; Batılı ziyaretçiler, onların binyıllık uygarlıklarının "eski nesneleri" karşısında şaşkına dönünce, eğlenip buna bir anlam veremiyormuş gibi davranıyorlar. Araplarsa böyle bir konumda değil. Durmadan bozgun üstüne bozgun yaşadıklarından, dünyanın geri kalanı onların uygarlığına tepeden bakıyor. Dilleri küçük görülüyor, edebiyatları fazla okunmuyor, inançları insanlarda kuşku yaratıyor, yücelttikleri ruhsal liderlerle alay ediliyor. Başkalarının bakışını ruhlarının derinliklerinde hissediyor, sonuçta da bu bakışı içselleştirip kendilerine karşı kullanıyorlar. Bu yıkıcı kendinden nefret duygusu Arapların birçoğunda yaygınlaşıyor.
eğer ruhun değişik işlevlerini birbiriyle karşılaştırırsak, en yüksek ruhsal işlevlerimizin yetisi diye tanımladığımız felsefi kavrayıştan başka seçme­ye değer olan bir şey yoktur. çünkü ruhun anlayan kısmı kendi başına ya da diğer kısımlara birlikte ruhun toplam geri kalanından daha değerlidir ve yetkinliği de bil­me'dir.
Sayfa 37 - pencere yayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.